


Baba ne yap(ma)malı?
Süleyman Demirel: 15 Mayıs'ta basın toplantısında, bir entelektüel çizgi çizdim... Ortaya Türkiye ile ilgili hedefler koydum; AB gibi, yatırım gibi, ihracat gibi, istihdam gibi.. İşte o hedeflerin takipçisi olacağım...
Güniz Sokak-31... Alt kat... "Yedi yıl öncesinin alt katının" yerinde yeller esiyor... Koltuklar, halılar, duvardaki resimler değişmiş... Her şey değişmiş.
Alt kat eskiden "Kırat" doluydu.
Gümüşten... Pirinçten... Bakırdan... Seramikten Kırat'larla.
Salonda şimdi "tek Kırat" bile yok.
Ya ne var?" diyecek olursanız...
Üzerinde "Süleyman Demirel" yazılı, yedi tane tabanca var.
- Efendim bunlar "yabancı" mı?
- Yerli de var, yabancı da... Türkiye'de silah sanayii çok başarılı.
Salonda ayrıca "bir eski tabanca."
"İki kılıç."
"Dört kama."
- Efendim "diğer eşyalar... Armağanlar" nerede?
- Yüzde 90'ı Isparta'ya gitti... Üniversiteye. Burada kalanlar da... Organize edilecek.
- Neden hepsi müzeye gönderilmedi tartışması var... Ne diyorsunuz?
- Bak, burada "Uçan Şahin" duruyor... Bu uçağı yapan fabrikanın hediyesi... Uçan Şahin'i mi müzeye vereyim?
PROGRAM
- Efendim, programınız nedir?.. Gelecek aya... İleriye dönük program?
- Buraya geleli daha 72 saat olmadı... Hiç program yapmadım.
- Kazakistan'a gidecek misiniz?
Onlar başkenti Almati'den, Astana'ya taşıdılar... Gelecek ay Astana Üniversitesi açılacak.
- Açılışı sizin yapmanızı istemişler.
- Evet... Ama... Bilemiyorum.
- Şu anda "neyle" meşgulsünüz?
- Görüyorsun, eve yeniden "entegre" olmak istiyorum.
- Kütüphaneyi düzenlediniz mi?
- Hiçbir şeyi düzenleyemedim... Vakit de olmadı... Peki bu Cumartesi, Pazar.
- Kitaplar "yerli yerinde" duruyor mu?... Eksik, gedik var mı?
- Referans kitaplar lazım... Onları yendien "tedarik etmem" gerekiyor.
ANA HEDEFLER
Herkes bilir ki "Demirel boş duramaz."
"Eve yerleşmesi bitince" Baba ne yapacak?
Yanıt:
- Türkiye'de halkın nabzı nasıl?.. Hangi hava esiyor?... İki gündür onu koklamaya çalışıyorum.
- Havayı koklayınca... Ne yapacaksınız?
- Ben bir entelektüel çizgi çizdim... 15 Mayıs'ta, basın toplantısında... Ortaya bazı hedefler koydum.
- Onlar "kendinizle ilgili hedefler" değildi.
- Türkiye ile ilgili hedefler koydum.
- Evet, koydunuz.
- Türkiye bakımından önemli hedeflerdi.
- Evet... Avrupa Birliği gibi... Yatırım, istihdam, ihracat gibi... GAP'ın gecikmemesi gibi.
- İşte o hedeflerin takipçisi olacağım.
UZLAŞMA
Baba "bazı konular" saydı.
Yine "hedef" konular.
"Kalkınma... Eğitim... Çağdaşlaşma" gibi.
Ve devam etti:
- Bunlar, kamuoyunun tümünü ilgilendiren konular... Böyle konularda toplumsal uzlaşma lazım... Onların takibi gerekiyor.
TRAFİK
Derken kapı açıldı.
"Alt kat" bir anda doluverdi.
Gelenler... Gidenler... Yine gelenler... Yine gidenler.
Bu kadar insanı oturtacak yer yok.
Demirel:
- Henüz misafir ağırlayacak halde değilim... Ama... Ayakta bırakmayacak kadar da tedbir almaya çalışıyorum.
"Dışardan" iskemle getirildi.
Yine yetmedi.
Birkaç kişi ayakta kaldı.
- Efendim, dün (Perşembe) kaç kişi geldi?
- İkibuçuk saat ziyaretçi kabul edebildim... 250 kişi geldi.
TRAKTÖR
Yine kapı açıldı.
İçeriye Bedirhan Çelik girdi.
Demirel:
- Traktör üretimi... İhracatı... Stoklar... İç piyasa... Ne durumda?
Bedirhan Bey:
- Bu yıl Amerika'ya dörtbin traktör satacağız... İç piyasaya 16.500 vereceğiz.
Demirel bize döndü:
- Bedirhan Bey, "UZEL" grubundan... Türkiye'de bir milyon traktör var... Her yıl yüzbini yenilenmeli... Demek ki, yılda en az yüzbin traktör üretmek şart... Ama maalesef olmuyor...
Olmuyor zira "köylüde para yok."
ÜST KAT
Konuklar gidiyor.
Sonra yeni konuklar geliyor.
Saatler ilerliyor "herkes gidiyor."
Demirel'in önünde "dünya haritaları."
Kafasında, masasında "büyük projeler... Devlet politikaları."
"Üst katta" ise Nazmiye Hanım "yerleşmeye çalışıyor."
Çankaya'dan "Nazmiye... Nazmiye" diye bağıran papağanını getirmiş.
Konuşmayan "iki küçük papağanını" da.
Ayrıca "muhabbet kuşlarını."
- Hanımefendi, ya bıldırcınlarınız?
- Getirdim... Bahçedeler."
- Balıklar... İki köpek.
- Onları getirmedim.
DOĞRU
Demirel "doğrusunu" yapıyor.
"Yapmaya" da devam etmeli.
"50 yılın deneyimi" ile bir "bilge kişi" olarak ülkeye hizmetini sürdürmeli.
Düşüncesini söylemeli... Yol göstermeli.
DEVLET BABA
Demirel'in evine "her partiden" siyasetçi de geliyor.
Milletvekilleri...
Eski milletvekilleri...
"Örgüt" mensupları.
Bunların içinde "Baba ne yapacak?" diye merak edenler az değil.
"Baba bir şey yapmalı... Dönmeli" diyenler de.
Demirel "işte bu konuda" dikkatli olmalı.
"Özetle" söyleyecek olursak...
Siyaset "inanç... İddia... Enerji... Mücadele gücü" ister.
"Kendine güvenen" siyasete girer, kavgasını verir.
"Kavgasını veremeyenler... Ya da kavgada yenik düşenler" Demirel'i bir "cankurtaran simidi... Sığınacak bir liman" olarak görmemeli.
Ve Demirel de "böylelerine... Kendini rahatsız edenlere... Kendisinin sırtından siyasi ikbal peşinde koşanlara" mesafe koyabilmeli.
Yıllar içinde edindiği itibarı "titizlikle korumalı."
Düne dair izlenimimiz o ki...
Baba "birinci Baba... Devlet Baba."
"Gel... Başımıza geç... Şunu yap... Bunu yap" diyenlere karşı "dikkatli bir Baba."
"Doğrusu"da bu.