Zihnim açýk, görüþüm net..

Güzel güzel konularým vardý.. Galatasaray maçý bunlarýn üzerine geldi.. Öyle ki oturup yazsam, Aða'nýn düðününde davulcu yellenmesi gibi gürültüye karýþýp gidecek.. O yüzden kendimi tutup üç gündür topu taçlara atýyorum..

Hayat yavaþ yavaþ normale dönüyor.. Bugün gazeteye gelirken yollarýn tenhalýðýndan da belli oldu.. Demek ki millet, iki günlük kudurmanýn karþýlýðýnda bugünü dinlenerek geçirmeyi tercih etmiþ..

Gerçi fanatiklerin yorulmasý 19 Mayýs Gençlik ve Spor Bayramý'na denk gelmiþ ama olsun.. Benim bildiðim Ýstanbul her durumda dolup taþar..

Þimdi ben hangi sivri akýllýnýn çýkýp; 19 Mayýs yerine 17 Mayýs'ý bayram olarak kutlayalým, diyeceðini merak ediyorum..

***

Dünya durdukça uygun adýmlarýný þaþýrmayasý baþbakanýmýz Bülent Ecevit bile medya leþkerlerinin karþýsýna çýkýp "Galatasaray mesajý" okudu.. Hayatýnda, çocukken mahalle arasýnda dahi futbol oynandýðýný görmeyen Bülent Bey'in mesajý bana mânâlý geldi..

Özellikle Baþkan Faruk Süren ile Teknik Direktör Fatih Terim'in isimlerini kullandýðý ifadenin içinde birleþtirmesini beðendim..

- "Sayýn Faruk Terim'i kutlarým.." diyerek iki ayrý kiþilikten, tek bir kahraman imal etmesine laf söyleyenler var ama iþin aslý öyle deðil..

Bülent Bey, iki kiþinin baþarýsýný tek bir tebrik cümlesinde birleþtirirken hükümetimizin tasarruf konusunda ne kadar kararlý olduðunun altýný çizmek istedi..

Sezer uðurlu geldi..
Bir de Galatasaray'ýn kazandýðý tarihi baþarýnýn Baba'nýn gidiþinin ertesi gününe denk gelmesine takanlar var.. Ýstemezlerin söylediðine göre Baba'nýn bastýðý yerde ot bitmezmiþ.. Eðer final maçý 17 Mayýs deðil de 15 Mayýs'ta oynansaymýþ Galatasaray'ýn kazanmasýna imkân yokmuþ..

Baba'nýn "Maþallah.." dediði bir kiþinin siyasi ömrü altý ayý geçmediðinden böyle bir yargý doðmuþ olabilir..

Nitekim geçmiþte de insanlarýn uðuruna veya tersi etkisine inananlar çok olmuþtur.. Mesela cennetmekân sultanýmýz Ýkinci Abdülhamid Han, tahta kendisinden sonra çýkan kardeþi Sultan Reþad'ýn gözlerinden çok korkardý..

Sultan Reþan Han'ýn gözleri çakýr mavi olup, nazara müsaitti.. Abdülhamid Efendimiz þehzadeliðinde dahi kardeþi Reþad Efendi ile yanyana gelmemeye gayret edermiþ..

Birgün ziyaretine gelen kardeþine güvercinlerini göstermek istemiþ, ertesi gün kuþcaðýzlarýn bulunduðu kümese hastalýk girdiðinden cümlesi telef olmuþ..

Bir keresinde de Reþad Efendi, þehzade biraderinin çiftliðini ziyaret edip atlarýna bakmýþ.. Sultan Abdülhamid'in en sevdiði at ertesi gün kaza geçirip, ölmüþ..

Sultan Reþad'ýn þimdi hatýrlayamadýðým böyle bir iki vukžatý daha var.. Tabii bunlar ister istemez akýlda kalýyor..

Nitekim, kardeþinin nazarýndan sýtký sýyrýlan Abdülhamid Han; eline iyi birþey geçtiðinde çevresindekilere "Aman.." dermiþ.. "Bunu biraderim Reþad Efendi'ye göstermeyin.."

Þimdi ayný muamelenin Baba'ya yapýlmasý, gýyabýnda ileri geri konuþulmasý canýmý sýkýyor.. Üstelik bu durumun altýný çizmek isteyenlerin ýsrarla "Ahmet Sezer uðurlu adam.. Gelir gelmez Cimbom þampiyon oldu.." demeleri Baba'nýn nam-ý hesabýna gücüme gidiyor..

***

Gazete içinde de hayat normale dönmek üzere..

Fener'i tutup da dilhžn olanlar aðýr aðýr kendilerine geliyor.. Bir tek Erdal Þafak hâlâ zaferin þokunu atamamýþ..

- "Bu Galatasaray Avrupa þampiyonu oldu mu? Oldu! Biz bunlarý yendik mi? Yendik! Peki nasýl oldu da Pendik bizi yenip eledi?" diye düþünmekten helak olmuþ.. Sayfalarýn yapýldýðý bilgisayarlardan birinin baþýna geçip, monitördeki þekle boþ gözlerle takýlýyor..

Ne zaman biri yanýna yanaþsa birden gerilip ters ters bakmaya baþlýyor ki yakýndan tanýyanlar bunun Erdal Bey'e mahsus "Kaþý gergin yay gibi, göt atýyor tay gibi.." öfke halleri olduðunu bilirler..

Yanýna gelenin maçla ilgili deðil de habere dair birþey söylediðini algýlar algýlamaz yeniden normal posizyonunu alýyor..

Tahrik etmemek gerek..
Onun bu hassasiyeti yüzünden yanýna, toplumsal þefkate muhtaç "Caretta tosbaðasýna" yaklaþýr gibi gidiyoruz.. Katiyen maç lafý açmýyoruz.. Laf bulamazsak "Tesbihim var mercandan, kahve içtim fincandan.." türü diller döküyoruz..

Ondan daha fanatiði Zafer Mutlu'dur ki finalde baþýna geleceði anlayýp Ýstanbul dýþýna kaçtý.. Nerede olduðunu bilen yok.. Ama olsun, gazete huzur içinde.. Ahmet Vardar'ý ise final arefesinden beri görmüyorum..

Bir tek Can Ataklý var Fener'li olup da yerinde duranlardan.. Onun da yüzünden þoka girip girmediðini anlamak mümkün deðil.. Çünkü Can arkadaþým, günlük hayatýnda da böyledir..

Herþeye beklenmedik hamilelik haberi almýþ da zihni durmuþ gibi bakar.. Böyle olunca onu kýzdýrmanýn tadý yok..

***

Bir de sevincini abartanlar var.. Mesela yazý iþlerinde Deniz diye bir kýzcaðýz gördüm.. Saçýný at kuyruðu yapýp; dibine biri sarý, diðeri kýrmýzý renkte iki eþarp birden baðlamýþ..

Üstelik de Erdal Þafak'ýn kafayý kaldýrýr kaldýrmaz göreceði bir yere oturmuþ.. Arkadan bakýldýðýnda kafasý, sarý kýrmýzýlý pankart asýlmýþ meteoroloji balonu gibi duruyor.. Bu da haliyle Fenerliler'in sinirine dokunuyor..

Yadýrgadýðým baþka hallerden biri de dans olayý.. Yazý Müdürü Yardýmcýlarý Aydoðan Kaçýra ile Korcan Karar'ýn iki de bir birbirlerini dansa kaldýrýp, yazý iþlerinin orta yerinde vals yapmalarý asap bozucu..

Haydi sevindiniz de böyle oldu, diyelim.. Dans edecekseniz yazý iþlerindeki kýzlarý kaldýrýn bari.. Söyledim, bahaneleri þeritlendi..

Efendim kýzlar kýzýlderili kültüründen gelmiþ gibi çekingen duruyorlarmýþ.. Ýyi de! Diðer gazetelerin adamlarý bu halleri duyup aranýzda "hissi iliþki" olduðunu düþünmezler mi?

Bunlarý da hesap etmek lazým.. Çok þükür bitti yazým..