kapat

16.05.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
RUHAT MENGİ(rmengi@sabah.com.tr )


"Yenilikçiler" ne kadar yenilikçi?

Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan öncülüğündeki "yenilikçiler", bütün baskılara rağmen Fazilet Kongresi'nden başarıyla çıktılar.

Abdullah Gül'ün, adına uygun güleryüzüne, ılımlı sözlerine ve görüntüsüne bakanlar, Tayyip Erdoğan'ın değişim geçirdiğine inananlar modern dünyayla ve Türkiye'deki sistemle daha iyi uyum sağlayacak yeni bir anlayışın geleceğini, bunun da gerekli olduğunu düşündüler ama acaba "yenilikçiler" bu anlamda gerçekten yenilikçi ve değişimci mi bunu kimse bilmiyor.

İran'da Hatemi'yi destekleyenler, mollaların aşırı baskısından bıktıkları, dinin siyasete alet edilmesinin sonuçlarını gördükleri, Hatemi'nin daha ılımlı bir siyaset yapacağına emin oldukları için bu desteği verdiler. Acaba Fazilet Partisi'ndeki değişim rüzgârı yönetimde değişiklik sağlayabilse FP'ye daha ılımlı bir siyasi anlayış getirebilecek miydi? Yoksa tam aksi mi olacaktı?

Refahyol döneminde Sincan'da, Arap, dinci teröristlerin posterleriyle süslü salonda yapılan toplantıya da İran destek vermiş, diplomatları katılmıştı. Daha sonra Hizbullah cinayetlerinin, Uğur Mumcu cinayetinin ve şimdi de Ahmet Taner Kışlalı'nın katillerinin hepsinin İran bağlantısı bir bir ortaya çıkıyor. İran bağlantılı örgüt mensupları Sincan'da (toplantının yapıldığı yerde, ne tesadüf) bulunan ve daha yüzlerce insanı öldürebilecek dinamit ve silâhları da kendilerinin attığını söylüyorlar.

Bütün bu olup bitene, Refah Partisi'nin devamı olduğu kongrede iyice ortaya çıkan İslâmi parti FP'den bir kınama gelmiyor. "21. yüzyılda artık din adına cinayet işlenemez. Bunlar vahşi ve çağdışı olaylardır. Müslümanlık tam aksine, dostluğu, insan sevgisini, hoşgörüyü temel alan bir dindir. En son ve en modern dindir.." şeklinde bir itiraz, lânetleme duyulmuyor.

Onlardan duyulmuyor ama aynı şekilde "yenilikçi" denilen kanattan da duyulmuyor. Ne Abdullah Gül'den, ne de yanındaki isimlerden..

Acaba onların değişimden kastı zihniyet değil de sadece koltuklara oturanların değişmesi mi?

Şampiyonun şarkısı
Geçen Cuma Galatasaray'a da artık hep bir ağızdan söylenecek bir şarkı lâzım demiştim, ne şarkı sözleri geldi. "Yirmi yıldır Galatasaray Kongre üyesiyim" diyen Ali Kocatepe'nin Milenyum Galatasaray Şarkısı single kaset olarak da yayınlanmış, sözleri de çok güzel..

"Seninle gururluyuz, seninle çok mutluyuz

Yücesin Galatasaray

Seninle yürüyoruz, birlikte gidiyoruz

Ya sen, ya hiç Galatasaray" diye başlıyor.

Çoğunuzun kaseti dinlemiş olacağını düşündüğüm için (Biraz da yerim izin vermediği için) tamamını yazmıyorum..

FB'li olan Koral Ak'ın GS için yazdığı şarkının sözleri ise şöyle;

"Dün gece bir rüya gördüm kafam karışık

Ülkem olmuş sayende hepten barışık

Haydi Cim-Bom basamakta en üste çık

Atatürk gençlerisiniz alnınız açık

Haydi Cim-Bom Bastır Cim-Bom Sen Arsenal'e

Gideceğiz hep birlikte Kopenhagen'e"

Vuslat Sadıkoğlu ise çağrımı duyunca hemen yıllar önce oğlu için yazdığı Galatasaray şarkısını hatırlamış;

"Kırmızısı yanıyor

Bayrağımdan kanımdan

Sarısında pırıltı

Atamın saçlarından

Öyle bağdaşmışlar ki

Canım kanım yanyana

Sarı kırmızım benim

Herşeyim feda sana"

Ben hepsini çok beğendim. Önemli olan, bunların sayısının arttırılması ve arasından milyonların benimseyeceği sözlerin seçilmesi. Yarınki maçta Galatasaray'a başarılar diliyorum.

Güle güle Cumhurbaşkanım!
Süleyman Demirel 7 yıllık Cumhurbaşkanlığı görevini bugün bırakarak Köşk'ten ayrılıyor. Dün yaptığı basın toplantısında yine konuşmasıyla, hazırcevaplığı, zekâsı ve karizmasıyla herkesi etkilemeyi başardı.

Bundan sonra ne yapacağı konusundaki sorulara verdiği "Ne yaparsam yapayım asla Cumhurbaşkanlığımı gölgeleyecek bir iş yapmayacağım" cevabı, "ülkeye verilen siyasi hizmetin getirdiği onurun asla gölgelenmemesi" konusunda son yıllardaki titizliğini (aile fotoğrafı hariç) açıkça ortaya koyuyor.

Demirel her vatandaşının tek tek gurur duyacağı bir şekilde yerine getirdi Cumhurbaşkanlığı görevini.. Siyaseten onu sevmeyen, benimsemeyenler bile Cumhurbaşkanı olarak takdir ettiler.

Cumhurbaşkanlığı süresinin uzatılması konusunda "Demirel'in imajını sarsar" başlığıyla yazdığım yazının O'nu kızdırdığını duydum. Oysa ben de, aynen kendisi gibi, bu çok başarılı döneme gölge düşmemesi gerektiğini kastetmiştim o yazıda.. Nitekim sonuç haksız olmadığımı gösterdi.

O'na hem güle güle diyor hem de teşekkür ediyorum. Bizi en iyi şekilde temsil ettiği için.. Yapacakları daha bitmedi. Türkiye'ye deneyimiyle daha çok yararlar sağlayacağına hiç şüphe yok!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır