kapat

16.05.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.


Dibe vuranlar

Dibe vurmuşsan ya da hala düşüyorsan" diye başlıyor Teoman'ın o güzel şarkısı... Gençliğin yeni ilahı olacak gibi genç müzisyen. Ama şarkıları hep mutsuzluk yüklü, hüzün ve acı dolu.

Teoman'ın, Onyedi adlı albümünü dinlerken, "Keşke diyorum", "Keşke daha neşeli sözler yazsaydı bu güzel parçalara".

Sonra düşünüyorum, bütün bir gençlik ne kadar meraklı hüzne, acıya, ezilmeye ve bunu dile getirenlere bağlanmaya. Neden mutsuz insanlar bu kadar çok etrafımızda? Neden yaşamın içindeki, "Küçük mutlu anlar"ın değerini bilemiyoruz? Onları çoğaltmak yerine, yok etmeye çalışıyoruz? Bizi yavaş yavaş uçuruma sürükleyen, geçici keyiflerin peşine düşüyoruz da, neden mutluluktan korkuyoruz?

Bir sayfa sonra bir Sergen röportajı okuyacaksınız. Zaten başlık hemen ilginizi çekecek. Bir itirafın, bir teslim olmuşluğun, bir dibe vurmuşluğun resmi o başlık: "Benden bir bok olmaz".

***

Bu ülke futbolunun en önemli günü 17 Mayıs. G.Saray, UEFA Kupası'nı kazanmak için Arsenal'le karşılaşacak. Sergen de muhtemelen bir barda eğleniyor olacak. Ne Beşiktaş, ne F.Bahçe, ne de G.Saray da aradığını bulamadı Sergen. Hakkında çok şey yazıldı, çok şey söylendi. "İçki içmem, sigara kullanmam" diyerek eleştirilerden sıyrılmaya çalıştı. Kumarda çok büyük paralar kaybettiği, hatta uyuşturucuyla tanıştığı bile iddia ediliyor oysa. İnanılmaz yetenekleri olan, temiz kalpli bir insana kıydı Sergen... Sadece futbola ve ona inananlara ihanet etmekle kalmadı. Kendi ipini kendi çekti...

Bu ülkede Sergen gibi onbinlerce, hatta yüzbinlerce genç var. Yeteneklerini kullanmaktan çok, yaşamın keyif çukurlarına düşen... Yapabileceklerini yapamayan, olabileceğini olamayan. Ve gülerken, eğlenirken kaybettiğini, çok geç anlayan... Ancak dibe vurduğunda kendine gelen, "Benden bir bok olmaz" diyecek kadar kendinden nefret eden, çok ama çok genç var...

***

İlk yarıdaki F.Bahçe-Beşiktaş maçında hiç unutamadığımız bir sahne yaşanmış; Alpay, Boliç'in golünün ardından Beşiktaş tribünlerine "çirkin" hareketler yapmıştı. Ne federasyon ne de F.Bahçe Alpay'a ceza vermeye kalkışmadı. Eski kulübüne, eski formasına, eski taraftarına saygısızlık etmişti Alpay. Nedeni ne olursa olsun çok ayıp etmişti.

Aradan 17 hafta geçti. Pazar akşamı Beşiktaş seyircisi Alpay'la uğraştı. Ama tam onlar unutmak üzereyken, Preko'nun golüyle yine tribünleri tahrik etti Alpay. Maç biter bitmez de üstündeki formayı çıkartıp, Beşiktaş seyircisine ders verdiğini sanarak, İnönü Stadı'nın çimlerine bıraktı...

Alpay dipte değil... Futbolcu olarak iyi seviyede. Ama psikolojik olarak hızla düşüyor. Dostlarını kaybediyor, sevenleri azalıyor. Yarın Fenerbahçe'den ayrılırsa, kendilerine de aynı haraketleri yapar mı diye düşünüyor çoğu Fenerbahçeli...

Dikkat et Alpay, düşüyorsun... Sergen gibi dibe vurmadan kendine gel. Futbolculuk sadece tekmeye kafa uzatmak, ya da bir maçı kurtaran adam olmak veya tribünlere yumruk şov yapmak demek değildir. Saygılı olmaktır, kişilikli davranmaktır, tahriklere kapılmamak, formanı asla ve asla yerlere atmamaktır...

Binlerce Beşiktaş seyircisi de o akşam eski futbolcusu Alpay'la uğraştı, küfür etti. Karısına ve annesine... Küçük mutlu anların peşinden koşacaklarına, futbolcularını motive edip, şampiyonluk şanslarının bir hafta daha sürmesine uğraşacaklarına, Alpay'ın annesine küfür etmeyi tercih ettiler. Hem de Anneler Günü'nde... Üzüldük...

***

14 Mayıs'ı doyasıya yaşamıştım oysa... Bir annenin, uzaklardan gelen çocuğunu gördüğünde neler hissettiğine şahit oldum. Bir babanın gözlerindeki ışıltıyı farkettim. Küçük de olsa, "Mutlu bir an" yaşadım o gün... Akşam, binlerce insanın Alpay'ın annesine küfür etmesiyle kendime geldim. O küfür edenlerin, sabahleyin kendi annelerinin Anneler Günü'nü kutlayıp kutlamadıklarını düşündüm. Sonra "Ne farkeder ki" dedim kendi kendime...

Mutluluk ya da mutsuzluk diye birşey yok bu ülkede. Yaşamdaki "Mutlu anlar"ın kıymetini bilenler, ya da Sergen gibi, Alpay gibi, Anneler Günü'nde bir anneye küfür edenler gibi, hızla düşenler ve dibe vuranlar var...

Spor Yazarlari sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır