Dün dündür bugün ise bugün...
Öyleyse biz de artık bugünü konuşalım.
Dünkü başarısından dolayı Meclis'i kutlayalım;
Ecevit'in dünkü hezimetten gereken dersi çıkardığını dileyelim;
Bundan böyle Meclis'ten bir şey geçirmeye kalkanların Meclis aritmetiğini hesaplarken kelle hesabı yapan koyun tüccarları gibi davranmayacaklarını umalım;
Fazilet Partisi'nin bu ülkenin ve parlamentonun önemli bir gerçeği olduğunu anlamamakta direten varsa onlara da dünü unutmamalarını tavsiye edelim;
Ve yolumuza devam edelim...
Kesinlikle emin olduğum birinci isteğim şu ki, ben artık cumhurbaşkanının "baba" olmayanını istiyorum. Baba olmadığı gibi dede, amca, dayı gibi yakın akraba da olmasın. Benimle duygusal bir ilişki içine girmesin; ne sevsin, ne sevgi beklesin. Ne merhamet etsin ne de sadakat beklesin. Kin beslemek vefa göstermek gibi duygulardan arınmış "nötr" bir insan olsun.
Ayrıca aile çevresi de o kadar geniş, aile bağları öyle kuvvetli olmasın. Olmasın ki, yeğenler, kayınçolar, manevi evlatlar etrafını sarıp ufkunu daraltmasın.
Rakamları, yüzleri hatırlamasa da olur. Yeter ki yaşanan olayları unutmasın ve unutturmaya çalışmasın. Bugünün bir başka gün olduğunu hissetsin tabii. Her yeni güne bu heyecanla başlasın. Ama bazı şeylerin yeni doğan günle birlikte değişmediğini, bu değişmeyen şeylerin adına da ilke dendiğini iyi kavrasın.
Benim cumhurbaşkanım ikide bir "Şunu da ben yaptım, bunu da ben yaptım" diye kafama kakıp durmasın, kalkınmanın kendi eliyle gerçekleşebileceği hayali kurmasın.
Kalkınmanın devlet değil toplumun işi olduğunun farkında olsun, gölge etmesin, otursun.
Her ne kadar devletin başında oturuyorsa da, oturduğu yeri öyle ulu katlar sanmasın. Toplumun, devletin velinimeti olduğunu unutmasın. Unutmasın ki küçük dağları ben yarattım havasında dolaşmasın. Bir de kendini devlet sanıp devletin menfaati diye kendi menfaatini, devletin bekası diye kendi bekasını, devlet sırrı diye kendi sırlarını savunmasın.
Belki de en önemlisi, benim cumhurbaşkanım kapalı kutu gibi olmasın. Sır küpü olmayı, entrika yapmayı, kafasında dokuz tilki dolaştırmayı politika virtüözü olmak sanmasın. Yüzü ayna gibi değli, cam gibi olsun. Bastığımda kendi aksimi değil, onun kafasının içini göreyim. Orada tilkiler dolaşıyorsa, o tilkileri ben de göreyim. Kuyrukları birbirine dolanmadan dolaşıp durmalarına bakıp eğleneyim.
Neyi istediğimi değil, neyi istemediğimi söyleyecektim ama hadi bir cümlede özetleyeyim:
Ben cumhurbaşkanın demokrat, vizyonlu ve aynı zamanda şeffafını severim.