Mühür kimde ise Süleyman odur!
Bizde uzlaşma kültürü eksiktir.
Bu yüzden kriz senaryolarına bayılırız.
Olabilecek en kötü ihtimalleri bir bir sayarız.
Pandora'nın kutusunu açmakta üstümüze yoktur.
Haftalardır; "5 artı 5 çıkmazsa perişan oluruz, yıkılırız, krize gireriz!" sözleriyle korkutulduk.
Sonra bir de baktık ki herşey yerli yerinde.
Beş artı beş çıkmadı ama Türkiye yoluna devam ediyor.
Normali de bu değil mi?
***
Şimdi başka korkutmacalar başlıyor: "Cumhurbaşkanlığı seçimi ülkeyi krize sokar! Hükümet istifa eder! Borsa çöker!"
Oysa Türkiye çok olağan bir süreçten geçiyor.
Süresi dolan cumhurbaşkanının yerine bir yenisini seçiyor.
Birçok ülke bu işi tatlılıkla çözümlüyorsa biz niye yapamayalım?
Elbette siyasi mücadeleler olur.
Elbette partiler arasında gerilim yaşanır.
Elbette rakipler birbirlerini karalar.
Bunlar, Amerika ve İngiltere başta olmak üzere her ülkede rastlanan şeyler.
Ama sonunda bir kişi seçiliyor ve tartışmalar son buluyor.
Her cumhurbaşkanlığı seçimi, kriz demek değildir.
***
Göreceksiniz Türkiye'ye de bir şey olmayacak.
Demirel'den önce de var olan sorunlarımız ve başarılarımız devam edecek.
Kendimizi boşu boşuna kriz beklentisi içine sokmayalım.
Unutmayalım ki beş artı beş, aslında var olmayan, hükümetin kendi kendine yarattığı bir zorlama, dolayısıyla yapay bir krizdi.
Aşıldı bitti.
***
Süleyman Demirel'in gücü, Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil etmesinden kaynaklanıyordu.
Sade bir yurttaş olarak bu güce erişmesi mümkün değildi.
Şimdi yetki başkasının eline geçince, aynı güç ona aktarılacak.
Ve ünlü söz bir kez daha yerini bulacak:
Mühür kimde ise Süleyman odur!