kapat

05.04.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Dayakçı dadıya kamerayla suçüstü
3.5 yaşındaki oğlunun bakıcısı tarafından dövüldüğünden şüphelenen anne, gizli kamerayla bakıcı dayağını ortaya çıkardı

ÜSKÜDAR Selami Ali Caddesi'nde oturan Süleyman ve Yasemin Öztürk çifti, çalıştıkları için gündüzleri çocuklarına bakacak bir dadı aramaya başladı. Komşularının önerisi üzerine binalarında oturan kapıcılarının ilkokul mezunu 16 yaşındaki kızı Çiğdem Sarpaşar'ı henüz 6 aylık olan bebekleri Ahmet Akif'e ve 3.5 yaşındaki Arif Emre'ye bakması için işe aldılar.

ÇOCUK ÜRKEKLEŞTİ
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde muhasebe şefi olarak çalışan Yasemin Öztürk ve özel bir şirkette finansman müdürü olarak çalışan baba Süleyman Öztürk, Çiğdem'i sevmiş, ona güvenmişti. Temiz, saf, iyi yürekli, sevecen, melek gibi bir insana benziyordu Çiğdem. Ve Öztürk çifti, çocuklarını ona emanet edip gönül rahatlığıyla işlerine gidiyordu.

Bir süre sonra Arif Emre, huysuzlaşmaya, ürkek bir çocuk olmaya başladı. Her ani hareketten korkuyor, televizyonun sesi biraz fazla açılsa korkup ağlamaya başlıyordu. Üstüne üstlük vücudunda her gün bir morluk, bir çizik, bir ezik oluşuyordu. Çocuğun bu hallerinden şüphelenen annesi ve babası, dadı Çiğdem'e neler olduğunu sordu.

Çiğdem o masum ifadesini takınarak, "Hep koşturuyor, sonra da düşüp orasını, burasını yaralıyor" dedi. Ama bu cevap Yasemin Öztürk'ü tatmin etmedi. Ne de olsa anneydi o, hissederdi yolunda gitmeyen bir şey olduğunu. Arif Emre'yi karşısına aldı, "Oğlum, neyin var?" diye sordu. Çocuk önce biraz çekindi, sonra da "Çiğdem Abla beni dövüyor" dedi, yeni yeni öğrendiği kelimeleri peşpeşe sıralayarak. Anne Yasemin Öztürk, şaşkına döndü bir anda. Hiç ummuyordu Çiğdem'den böyle bir şey yapmasını. Hem neredeyse 1 yıldır evlerindeydi, nasıl olur da güvenlerine ihanet ederdi?

KAMERA YERLEŞTİRDİ
Genç kızın günahını almak istemeyen Yasemin Öztürk'ün aklına bir fikir geldi. Evin gizli bir yerine kamera yerleştirecek, gerçekten de Arif Emre'ye zarar verip vermediğini kendi gözleriyle görecekti. Hemen teknisyenler çağırdı, bir kamerayı çiçeklerin arasına yerleştirdi. İşte şimdi bütün düğüm çözülecekti...

Yasemin Öztürk, ertesi sabah işe giderken, gizlice kamerayı çalıştırdı, çocuklarını öperek yola çıktı. Ama aklı fikri evdeydi. O gün hiç geçmek bilmedi. Acaba yine dövecek miydi Çiğdem küçük oğlunu? Ya ona çok zarar verirse, ne yapardı o zaman? Akşamı zor etti, sonra koşa koşa eve geldi. Çiğdem'i, "Sen yorulmuşsundur" diyerek evine gönderdikten sonra kameranın başına geçti, görüntüleri izlemeye başladı. Dehşet görüntülerini... Bir melek olarak tanıdıkları Çiğdem, oğlu Arif Emre'yi uyumadığı için dövüyordu, hem de kıyasıya... Sonra oğlu gözyaşlarına boğuluyor, Çiğdem ise hiç aldırmadan rahat rahat oturuyordu.

Yasemin Öztürk hemen harekete geçti ve Çiğdem'i çağırdı, "Artık bu eve adım atmayacaksın" dedi. Sonra, genç kızın başka aileleri de üzmemesi için, polise haber verdi. Böylece hem oğlunu kurtarmış, canavar dadının cezalandırılması için ilk adımı atmıştı.

BÜLENT AYDOĞDU


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır