Durup dururken...
Önce şuna cevap arayalım.
- Nerden çıktı bu problem?
Kim çıkardı?
Odalar Borsalar Birliği mi çıkardı? TÜSİAD mı? Üniversite mi? Basın mı?
Haydar Aliyev mi, Türkmenbaşı mı, kim?
Kestaneci mi, kokoreççi mi çıkardı bu problemi? Fenerbahçeliler mi, Galatasaraylılar mı? Kim çıkardı?
....
Düşünün ki, güzel bir birliktelik yakalanmıştı...
DSP'yle MHP maziye sünger çekip elele vermiş, üstelik yanlarına ANAP gibi bir sigorta eklenmiş, adeta tek parti gibi bir uyum sağlanmıştı.
Ekonomik darboğazı geçmek için, bütün bir millet, her türlü fedakârlığa razı olmuş, toplumun her kesiminden bu iktidara avans ve kredi açılmıştı...
Peki, durup dururken ne oldu da Ankara'nın kimyası bozuldu?
Kim bozdu bunu? Problem nerden çıktı?
Önce buna cevap lâzım.
*
İki adım sonrasını iyi düşünün diyerek, koca bir meclisi tehdit niye.
Ne olabilir iki adım sonra? Meşruiyet içinde çare tükenmeyeceğine göre ne olabilir sahi? En kötü ihtimalle ne olabilir?
- Kriz çıkmaz / Türkiye, Cumhurbaşkansız kalmaz / Hükümetsiz de kalmaz.
Öyleyse ne demek istenmektedir iki adım sonrası'yla?.. Haa, bir ihtimal... Yakaladığımız şu uyum bozulur.
Keşke bozulmasa.
Ama bozulursa sorumlusu kim olur?
İş âlemi mi, esnaf mı, köylü mü, şoför mü, öğretmen mi?.. Kim olur sahi sorumlusu?
Önce buna cevap lâzım.
....
Huzur ortamını ve iç barışı bu iktidarda aradık. Bütün hatlarımızla cepheye koşup ekonomik hedefleri hep birlikte sırtladık... Bütün gücümüzle destek verdik. Yetmedi, Apo'yu bile oy'a tahvil ettik... Avrupalı bir Türkiye uğruna, dışardan gelen tâcizlere seve seve katlandık. Deprem gibi âfeti bile lehimize çevirdik.
Peki... Ne oldu da bozuldu tılsım?
Beyler... 5+5 için siz elinizden geleni yaptınız. Samimiydiniz de... Buna herkes şahittir. Ama olmadı... Olmuyor...
Israrı bırakıp, artık yolunuza devam...