Bize etik değil estetik lazım..

Bundan sonraki gündemimiz belli.. Meclis'te su koyveren milletvekillerinin Baba'ya söz verdikleri halde oy vermemeleri etik mi değil mi diye tartışacağız.. Veya milletvekillerinden baskı ile söz almanın etikliğini..

Çankaya'nın, beşer yıllık süreler içinde devremülk olarak teslimini öngören Anayasa değişikliği oylaması milletin fikrini şaşırttı.. En çok da Baba şaşırdı..

Kendisi için birşey istemediği ve cumhurbaşkanlığı seçimi ile hiç ilgilenmediği için; yurt içi ve dışı gezilerinin tamamını iptal edip, Ankara'da kalmaya karar verdi..

Baba'ya oy vermeyip liderlerine asi olan milletvekilleri üç beş tane olsa icabı yapılacak.. Lakin elimizin altında yüz kadar isyancı var.. Gerçi işini bilen bir politikacı;

Yediyi sekiz ettim..

Sekizi dokuz ettim..

Unuttum hep yüz ettim..

Yüz içinde yüz nedir?

Demez, mücadelesini yılmadan sürdürür ama bu kez Anayasa değişikliği paketinin ambalajı fena patladı.. Yeniden toplaması biraz zor..

***

Baba eskiden bu işleri hiç ihmal etmezdi, bir oylama yapılacağında kaç kelle lazımsa hepsini tek tek takip ederdi.. Birinci Milliyetçi Cephe hükümetinin kurulduğu günlerde yaptığı gibi..

Birinci Milliyetçi Cephe (MC) koalisyonu için güvenoylaması yapılacaktı.. Meclis'te hava gergin, hesaplar kıl üzerinde.. Biz de medya leşkerleri olarak basın locasına dikilmişiz..

Çalıştığı kurumun kasasından para alıp at yarışına yatırmış veznedar gibi heyecanla oylamayı takip ediyoruz..

Dayak ikna edicidir..

Oylaması açık yapılıyor.. Başkanlık kürsüsünden adı okunan milletvekili "kabul" veya "red" diye bağırarak oyunun rengini söylüyor..

Bir milletvekili için şaibeli durum vardı.. Adını vermeyeceğim.. Bağımsız mıydı yoksa Baba'nın partisinden mi, hatırlamıyorum..

Hatırladığım sağcı olduğuydu.. CHP ile anlaşıp "red" sözü vermişti.. AP'liler de bunu duyduklarından adamı alıp aralarına oturtmuşlardı..

Adı okunduğunda salondaki bütün uğultu kesildi.. O milletvekili ayağa kalktı.. CHP'liler anlaştıklarını düşündüklerinden alkışlamaya başladılar.. AP'liler ise laf atıyor, küfür kafir adamı tehdit ediyorlardı..

Adam da şaşırdı.. Ayakta lâl olmuş, öylece boş boş kürsüye bakıyor.. Belli ki "red" diyecek ama oturduğu yer yanlış olduğundan dayağı da yiyecek.. "Kabul" dese öbür taraf isyan edecek..

Tansiyon tepelere çıktı.. CHP kanadı "Red.. Red.." diye bağırırken, MC tarafı "Kabul.. Kabul.." diye tempo tutmaya başladılar.. Adam iyice şaşırdı.. İki eli önündeki masaya dayalı, öne eğilmiş bakınıyor..

Demokrasi çare rejimidir..

İri yarı bir AP'li yerinden kalktı.. Adama arkadan yanaştı.. İçinden "Ya Gaffar, Ya Seyyad!" diye naralanmasıyla sillesini adamın sırtına vurması bir oldu..

Öyle bir vurdu ki sesi ta Meclis kulislerine kadar taştı.. Kırkpınar başpehlivanı olsan, bu silleden sonra kispetine vurur, pes edersin..

Silleyi yiyen milletvekili önündeki sıraya kapaklandı, yanındaki arkadaşlarının yardımıyla doğrulurken "Kabuuul.." diye bağırdı.. Yediği sille zihnini açmıştı..

MC sıraları alkışa, CHP sıraları da hakarete başladıklarında "görevini yapmanın huzuru içinde" yerine oturuyordu..

***

Demokrasi böyledir işte.. Vatandaşı hiçbir durumda kendi haline bırakmayacaksın.. Sakaldan kesip, bıyığa ekletecek, ne yapıp edip dizginini elinde tutacaksın..

Eşeğin aklına karpuz kabuğu düştü mü anırır.. Demokrasilerde de seçmenin aklına aykırılık fikri düştü mü başını kıçını oynatmaya başlar.. O saatten sonra tövbe diyeyim, zaptedemezsin.. Nereden mi biliyorum, gördüğüm yaşadığım şeyler var da oradan..

Vaktiyle Ege'deki turistlik ilçelerden birinde tatil yapıyordum.. Seçimler yeni yapılmış.. Ortalık taze siyaset dedikoduları ile dolu..

İlçe ahalisinin son seçimlerde neler yaptığını merak ettiğimden arada bir yerlilerle laflıyoruz.. Kapatılan Refah Partisi'nin de hızlı olduğu yıllar.. Refah'ın durumunu merak ettim..

- "Burada tutmadı.. Bundan sonra da tutmaz.." dediler..

Aile içi oy kazığı..

Eh, yöre turistik.. Her taraf içkili balıkçı lokantası dolu.. İlçenin gelirinin büyük kısmı turizmden.. Turistler de memleketimize sıcaklarda gelme adetinde olduklarından; kadın, erkek don gömlek geziniyor..

Refah muhafazakâr bir parti.. Belli ki bu yöreye dokusu uymuyor.. Anlatacağım o değil.. Öyle bir seçim geçirmişler ki.. Demokrasi dendiğinde oğuldan babaya hayır olmadığının en önemli göstergesi..

O seçim Refah'ın belediye başkan adayı olan zat, iki kadınla evli ve dört yetişkin çocuk babası.. Çocukların da ikisi evli olduğundan dokuz oyları kendi hanelerinde var..

Ayrıca Belediye Meclisi'ne yedi aday göstermişler ki hepsi de evli.. İkişerden ondört oy eder.. Diğer arkadaşları, yakın akrabaları hiç saymıyorum..

***

Seçim günü saat 17.00 olmuş.. Sandıklar açılmış.. Sayım yapılmış.. Bakmışlar ki muhafazakar adaya topu topu iki oy çıkmış..

Başkan adayı, kendi oyunu kendisine attığını biliyor.. Peki ya öbür oy kimin? Daha da önemlisi aileden kendisine oy vermeyen kimler? İki oydan belli ki evdeki hanımların birinden biri kendisine oy vermemiş..

Çocukları sorarsanız, bu hesaba göre en azından üçü babaya hainlik etmiş.. Ya oğlanlardan biri oyunu babaya vermişse, bu durumda hanımların ikisi siyasi ihanet içinde..

Adam kafayı yiyecek..

İlçe halkının anlattığına göre oğullarını evlerini basıp dövemiyor.. Ancak diğer iki seçmeni; biri imam diğeri belediye nikâhlı eşleri elinin altında.. Seçim sonuçları aklına geldikçe basıyor sopayı.. Basıyor sopayı..

Seçmen konumundaki hanımların ikisi de yemin billah "Oyumuzu sana verdik" demekteler ama what fayda?

Kocanın siyasal karizması çizilmiş bir kere.. Kasabalının alaylarına dayanamamış.. Malı mülkü satıp ilçeyi terk etmek zorunda kalmış..

Eskiler "hırsız evden olursa mandayı bacadan aşırır.." derler ki doğrudur.. O ilçedeki muhafazakâr baba ile Çankaya'daki Baba'nın başına gelen de budur..