kapat

27.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
İPEK CEM(ipek.cem@sabah.com.tr )


Tüpraş zamanı

8 Nisan'da yapılması beklenen Tüpraş'ın halka arzı, hem Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, hem de Türkiye için önemli bir sınav olacak. Ülkenin petrol ürünlerinin yüzde 86'sını karşılayan Tüpraş, Türkiye'nin tekel konumundaki petrol rafineri işletmesi. Yaklaşık yüzde 4'ü halka açık olan şirketin, bu sefer, yüzde 15'inin ikincil halka arzı yapılıyor. Şu anki piyasa değerine göre, bu payın değeri yaklaşık 810 milyon dolar.

Politik açıdan ele alındığında, Tüpraş'ın halka arzı, ÖİB'nin uzun süredir kırmaya çalıştığı "özelleştirme korkusu'nu azaltması açısından önem taşıyor. Özelleştirme mantığının ardında, rekabetçi kaynak ihtiyacı olan işletmelerin, devletin sahipliğinden çıkarılması yatıyor. Oysa, hızla değişen rekabet şartlarında, kamu kuruluşlarının özel sektör kuruluşları kadar 'atak' davranması beklenemez. Özellikle de kaynak aktarımı konusunda, farklı gündemlerle uğraşan hükümetlerin, özel sektör mantığıyla düşünmesi beklenemez. Dünyanın birçok ülkesinde devletler, ekonomideki rollerini düzenleyici ve kural koyucu olarak seçmekteler.

Türkiye'de özelleştirmeyle ilgili sık başvurulan bir savunma vardır. Devlet, vatandaşın ihtiyacını, özel sektörden daha fazla dinlemez mi? Aslında, vatandaşın aynı zamanda hem maaş ödeyen, hem de müşteri konumunda olduğu işletmelerdeki çıkar karşıtlığı ortada. Vatandaş olarak, zarar eden veya yatırım ihtiyacı olan kamu kuruluşlarının giderleri benim vergilerimden alındıktan sonra, bu kurumların bana düşük fiyatlı hizmet sunması pek birşey ifade etmiyor. İşte bu pencereden bakıldığında, devletin asıl görevlerine konsantre olmasının gerekliliği bir kez daha ortaya çıkıyor.

Tüpraş halka arzı öncesinde, Internet de dahil olmak üzere her türlü medyada, hisse alımı için başvuru koşulları ve detaylı bilgiye rastlamak mümkün. Özellikle Tüpraş çalışanlarına ve küçük yatırımcıya ön talepte sağlanan avantajlar olumlu. Türkiye'nin ekonomide nispeten olumlu bir rüzgar yakalamış olması da, bu halka arzın zamanlaması açısından pozitif sinyal vermekte.

1945 yılında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı kurulmuştu. 1984 yılında ise, tüm devlet rafinerileri Türkiye Petrol Rafinerileri Anonim Şirketi, Tüpraş altında toplanmıştı. Tüpraş, 1990'da ÖİB'ye devredilmişti. Şimdi ise şirket yeni bir döneme girmenin hazırlığı içinde. Aslında, hisse satışı, Tüpraş'ın yönetim ve stratejilerinde bir değişiklik getirmeyecek. Yine de, yaratacağı kaynak ve ülkemizde hissedarlık kültürünü geliştirmesi açısından önemli.

11.2 milyar hissenin satılması planlanırken, ilk üç günde 14.6 milyar hisse için ön talep başvurusu yapılmış bulunuyor. Ön talep başvurusu yapanlar nihai alıcı olmayabilir. Kesin talep dönemi ise 5-7 nisan arasında olacak. Şimdiye dek küçük yatırımcıdan gelen taleplerin toplamın yüzde 73'ünü oluşturduğunu gözlemleyen ÖİB, sanırız bilgilendirme aşamasında işlevini başarıyla tamamlamış bulunuyor. Şimdi sırada, halka arz fiyatıyla, şirket performansını iyi ilişkilendirmek gibi her hisse satışında öne çıkan bir optimizasyon var. Hisselerin satış fiyatının yanı sıra, satış sonrası istikrarlı piyasa performansı da, halka arzların başarılarını belirliyor. Önümüzdeki haftalarda gelişmeleri birlikte izleyeceğiz. Ancak, sonuç ne olursa olsun, Tüpraş'ın ikincil halka arzına özellikle küçük yatırımcıların gösterdiği ilgi, ülkemizde de hissedarlık kültürünün yayılmaya başladığının önemli bir göstergesi.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır