Zaman zaman, Türkiye ile ilgili olarak güzel şeyler duymaya da ihtiyacımız oluyor. İnsanlar, sürekli olarak boş tarafını anlatmak, onlarla bazen bıkkınlık yaratabiliyor. O nedenle, ara-sıra bardağın dolu tarafından da söz etmek gerekiyor.

Son birkaç aydır, bardağın dolu taraflarından biri de "faiz oranları" ile ilgili. Çok değil, iki yıl önce yüzde 150'lere ulaşan, bir yıl önce de yüzde 100'e yakın olan faiz oranları, son birkaç ayda iyice düştü. Mevduatın vade yapısına göre değişen son oranlar, yıllık yüzde 35 civarında seyrediyor...

Faiz oranları yönünden bazı yabancı ülkelere göz attığımızda, ilginç bir tablo ile karşılaşıyoruz. Tabloda yer alan ülkelerde (Japonya hariç), faiz oranları bir yıl öncesine kıyasla artmış durumda.

Bazı yabancı ülkelerdeki faiz oranları, o ülkelerdeki enflasyon oranlarına da yer vermek suretiyle tabloda belirtildiği gibi. Görüldüğü gibi, diğer ülkelerin tamamına yakın kısmında faiz oranları yükselirken, Türkiye'de faiz oranlarının düşmesi, üstelik de yüksek oranda düşmesi, Türkiye ekonomisinin çok olumlu bir yönü olarak göze çarpıyor. 2000 yılı enflasyon hedefi, TEFE'de yüzde 20, TÜFE'de yüzde 25 olarak belirlenmişken, tablodaki 69.7 oranı nereden çıktı? Diyebilirsiniz. Hemen açıklayalım, bu oran bir önceki yılın aynı ayından bu yana olan TÜFE oranını gösteriyor. Çoğunuzun bildiği gibi, Ocak ve Şubat 2000 ayları TÜFE oranları olan yüzde 4.9 ve 3.7 1999 yılı Ocak ve Şubat aylarına ait yüzde 4.8 ve 3.2'nin üzerine çıktı. Oranların, önümüzdeki aylarda düşük çıkmasına bağlı olarak, 2000 yılı enflasyon oranı da, 1999'dan düşük olacak. Özetle, şu anda "Şubat 2000 itibariyle son bir yılın enflasyon oranı, bir önceki yıla göre düşmüştür" demek mümkün değil, aksine artmıştır.

Yabancı ülkelerle kıyaslama yaparken, tablodaki oranlara bir de kaç haneli olduğu açısından baktığımızda, bizi biraz üzecek biraz da düşündürecek bir şeyi fark ediyoruz; yabancı ülkelerde, enflasyon oranları da, faiz oranları da tek haneli.

Ne diyelim, darısı başımıza...

Şükrü KIZILOT