kapat

27.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Sizi borsayla yatırım fonları tanıştırsın
Faiz ve dövizin gözden düşmesiyle dikkatler borsaya çevrildi. Zaman ve bilgi gerektiren hisse senedi yatırımı yerine fonların cazibesi artıyor

Tasarruf sahipleri açısında oldukça zorlu bir dönem başladı. Yılların birikimlerini değerlendirecek adres bulmak iyice zorlaştı. Faiz ve döviz cephesindeki yüksek kazanç dönemleri bir anda sona erince gözler borsaya yöneldi. Ancak borsa diğer yatırım araçlarından farklı olarak bilginin, analizin, tecrübenin ve tahminlerin birleştiği bir piyasa olduğu için, zaman ayırmak ve sabırlı olmak gerekiyor. Borsa yatırımcısının önce gelişme potansiyeli olan sektörü, daha sonra o sektörde en iyi olan şirketi seçmesi gerekiyor. Seçilen şirketin kârlılığı borçları ve yatırımlara ayırdığı kaynak bakılması gereken temel bilgilerin başında geliyor. Makro göstergeler, siyasi gelişmeler de borsa yatırımcısının takip etmesi gereken konular arasında.

NE ZAMAN ALMALI?
Borsada para kazanmanın öncelikli yolu "en düşük fiyyatan al, en yüksek fiyattan sat" kuralıdır. Bir şirketin ödenmiş sermayesinin bine bölünüp fiyatıyla çarpılmasıyla bulunan piyasa değerinin sektördeki diğer şirketlerle ve dünya örnekleri ile karşılaştırılması yoluyla en basit değerleme hesabı yapılabilir. Örneğin A şirketinin hisse değeri 1.000 lira diyelim. Aynı sektördeki B şirketin hisse fiyatı ise 5.000 lira. A şirketinde 100 milyar sermaye olduğunu var sayalım. O şirketin değeri, 100 milyar liradır. B şirketinin sermayesi ise 10 milyar olsun. B şirketinin değeri de 50 milyara gelir. Yani hisse fiyatı A şirketinin 5 katı olan B şirketi aslında A şirketinden daha ucuz demektir. Yatırımcısının hisse alıp uzun süre elinde tutması halinde diğerlerinden daha fazla getiri sağlayacağını unutmaması gerekiyor.

HANGİ SEKTÖR?
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de, teknoloji ve internetle ilgili şirketlere ilgi hızla artıyor. TMT olarak adlandırılan (Teknoloji, Medya, Telekomünikasyon kelimelerinin baş harfleri) şirketler geleceğe yatırım olarak görülüyor. Türkiye'de direkt olarak bu sektörlerde faaliyet gösteren şirketler az olsa da, bunlara iştirak eden ve taşıyıcı şirket (Wehicle company) olarak adlandırılan kuruluşların yakından takip edilmesi gerekiyor. Ekonominin canlanacağı varsayımıyla otomotiv, beyaz eşya sektörleri önümüzdeki dönemde ilgi çekebilir. Yaz aylarında çimento sektörü ve bu yıl dünya demir çelik fiyatlarının hızlı artışıyla demir-çelik şirketleri ön plana çıkabilir. 1997 yılından bu yana oldukça kötü durumda bulunan ve toparlanma sürecine giren tekstil ile turizm sektörleri fon yöneticileri tarafından yakından takip ediliyor. Kısaca sanayi son 4 yıllık mali sektör hegemonyasını bu yılla beraber kıracak gibi gözüküyor.

Türkiye fon pazarı Avrupa'nın en gerisinde
Türkiye gibi tasarruf eğiliminin fazla olmadığı bir ülkede fon büyüklüğü AB standartları ile karşılaştırıldığında oldukça düşük seviyelerde bulunuyor. Türkiye'de A ve B Tipi fonların toplam büyüklüğü son borsa çıkışı ile birlikte 3.9 milyar dolara ulaştı. Bu rakam Türkiye'nin milli gelirinin yüzde 1.9'una denk geliyor. Örneğin komşumuz Yunanistan'da yatırım fonlarının toplam büyüklüğü 27.4 milyar doları (ki bu 98 rakamı, 99 sonunda miktar 40 milyar dolara yaklaştı) buldu. Bu rakam Yunanistan'ın milli gelirinin yüzde 21.82'sine denk geliyor.

Özellikle düşük enflasyon ortamında fon rakamları da hızla büyüyor. Gerileyen enflasyonla sabit getirili enstrümanlarda yatırım imkanın sınırlanması, istikrarın sağlanması ile de reel getiri oranlarının düşmesi parayı yatırım fonlarına yöneltiyor. Uzmanlar Türkiye'de de yatırım fonu pastasının Yunanistan rakamlarına erişebileceği öngörülüyor.

Fon yöneticileri, paranın adresini yatırım fonları olarak gösteriyorlar. Ancak kârlı yatırımı için doğru fon seçimi başlı başına önem kazanıyor

Risklere göre fonlardaki alternatifler değerlendirilmeli

Faizlerdeki hızlı düşüş ve hükümetin enflasyon programında kararlılığı ile birlikte 'kolay para kazanma dönemi' sona erdi. Bu dönemde yatırımcının tasarufunu profesyonellere teslim etmesi gerekiyor. Yüksek getiri düşük risk mantığının hayata geçirilmesi için yatırım fonu tek adres gibi gözüküyor. Fonların çeşitli olması yatırımcının istediği riske ve getiriye göre alternatif sunma imkanı tanıyor. Sıradan yatırımcının borsadan hisse alması için vakit ayırması lazım. Ayrıca özellikle A tipi fonlardaki vergi avantajı diğer enstrümanlara göre katılma belgelerini ön plana çıkarıyor. Enflasyonun düşmesiyle beraber, fonların önemi daha da artacak. Portföy yönetim şirketleri çoğalacak. Bu şirketlerin verdiği hizmetler gelişecek. Fon alırken mutlaka hizmete performansa ve yönetim anlayışına bakmak da gerekiyor.

B tipi fonlar tercih edilmeli
Bence hisse yatırımı şu anki fiyat seviyelerinde hiç de mantıklı değil. Bu nedenle A Tipi fon yatırımını da getiri açısından iyi bir yatırım olarak görmüyorum. Yatırım fonu almak demek hisse senedi riskinden kurtulmak demek değil. Aksine aynı riski almak demek. Yatırım fonlarına ilişkin Türkiye'de bir derecelendirme ya da yatırımcının seçme şansını kolaylaştıracak herhangi bir sistem de yok. Bence şu dönemde, küçük yatırımcı faizde kalmalı. B tipi fon alınarak, faizlerdeki dalgalanmalardan kısmen de olsa profesyonel yöneticiler aracılığıyla korunabilinir.

Önce gerçek değere bakın
Yatırımcıların artık tatlı para kazanma döneminin sona erdiğini öğrenmeleri gerekiyor. Yıllık yüzde 15-20 reel getiriler bitti artık. Bir geçiş dönemi geçiriyoruz. Bu dönem bitecek. Yatırımcılar tabi ki yatırım fona aracılığıyla borsaya yatırım yapmalılar. Ancak Türkiye her türlü istikrarsızlığı yaşandığı bir ülke. O nedenle bir kısım tasarrufun repo gibi enstrümanlarda değerlendirilmesini uygun buluyoruz. Burada faizlerin yükseldiği dönemler alım fırsatı olarak değerlendirilebilir.

Ancak borsada yatırım yapmak isteyen kitleler için de 'piyasa değeri' kavramına dikkat etmelerini istiyoruz. İlk sormaları gereken soru 'Bu şirket bu değeri eder mi etmez mi' önemli olan kriter şirketin gerçek değeri. Hisse seçiminde geçen yılki durgunlukta kötü durumda olup, düşük faiz ortamında borçlarını azaltmış ve işleri açılan şirketlere bakılmalı. Sektören olarak telekom, perakende, enerji, inşaat gibi sektörleri öneriyoruz. Tüm dünyada olduğu gibi teknoloji yatırımı yapan şirketlere talebin olacağını düşünüyoruz.

Fon yönetimini iyi analiz edin
Bence küçük yatırımcı tasarruflarının yüzde 80'ini fonlarda, yüzde 20'sini de bono ve repoda değerlendirmeli. Bu şekilde hisse senetlerine yatırım yapmak isteyen kitle yüksek oynaklıktan kendisini kısmen koruyabilir.

Ancak kimse gözü kapalı yatırım fonu almamalı. Fonu yöneten kuruma, yönetim tekniğine, geçmiş performanslarına mutlaka bakılmalı. Bir de araştırma kadrosu çok önemli. Ancak son dönemde fonlar konusunda aracı kurumlar arasında rekabet oldukça arttı. Rekabet hizmet kalitesinin artırılmasını getiriyor.

Zamanı olmayana yatırım fonu
Hisse senedi yatırımı yapmaya zamanı olmayanın imdadına yatırım fonları koşuyor. Oldukça düşük tasarrufunuz var, faizde düşüş yaşanıyor, borsa çıkıyor, ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. İşte tam bu noktada yatırım fonu katılma belgesi alarak bir anlamda kendinize bir 'yatırım danışmanı' tutuyorsunuz. Banka ve aracı kurumlar tarafından kurulan ve yönetilen yatırım fonları şu mantıkla çalışıyor: Yatırımcıların tasarrufları belli bir havuzda toplanıyor. Belli bir büyüklüğe gelen bu portföy normalde küçük yatırımcıların satın alamadığı yatırım araçlarına da yatırım yapabiliyor ve getirisini yine yatırımcısıyla paylaşıyor. Portföyünün aylık ortalama yüzde 25'ini hisse senedinde tutma zorunluluğu bulunan A Tipi ve genellikle bono, repo gibi sabit getirili araçlara yatırım yapan B Tipi fonlarda Ocak itibariyle 775 bin kişinin tasarrufu bulunuyor. Peki neden yatırım fonu küçük yatırımcı için önümüzdeki dönemde daha da cazip olacak?

Fonların avantajları?
* Özellikle hisse senedi ağırlıklı olan A tipi fonların en büyük avantajı paranın profesyonel yöneticiler tarafından idare ediliyor olması. İMKB'nin hızlı düşüş ve çıkışları gözönüne alınırsa, özellikle düşüş döneminde fonlar çoğu zaman İMKB'den daha az düşüş gösteriyor.

* A tipi fonlar vergiden muaf.

* Fonlarda istediğini vade ve risk grubuna göre yatırım seçeneği bulunuyor. Fonlar aracılığıyla aslında faize, dövize yatırım yapabilir. Ya da tüm seçeneklere dolaylı da olsa aynı anda yatırım yapabilirsiniz.

* Fonlarda nakde dönme kolaylığı bulunuyor. Rahatlıkla alım satım yapabiliyorsunuz.

* Çok düşük miktarda tasarruflar için bile yatırım fonu katılma belgesi alma şansı var.

Cüneyt TOROS


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır