Tiyatrolar Günü..!
Malum, Pazartesi "Dünya Tiyatrolar Günü" kutlanacak tüm ülke sathında.. Biz de karınca kararınca üç beş "oyun" önerisi sunuyoruz.... Hem de gerçek hayattan gözümüzün önünde gelip geçenlerden..!
İşte bir "27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü" daha geldi çattı.. Yarından sonra Türkiye'nin pek çok salonunda kutlamalar yapılacak, tiyatronun sorunları konuşulacak ve dertler sıralanacak...
Tiyatro adamları "bir söyle bin ah işit" misali bir bir yakınacak; salonsuzluktan, devletin ilgisizliğinden, telif haklarından vs. sözedecekler..
Tamam bunlara kimsenin itirazı olmayacak sanırım..
Ama eğer ki bir tek kişi "konu bulamıyoruz efem!" diye şikayet edecek olursa işte buna önce ben karşı çıkacağım..
Ülkenin her yanından "hikaye"nin fışkırdığı, "oyun"ların tezgahlandığı, dramların sergilendiği ve düzeysizliğin sahneye konulduğu şu günlerde hâlâ "konu sıkıntısı çekiyoruz!" diyorlarsa aşk olsun onlara doğrusu..
Şu son bir haftada olup bitenleri ele alsalar üç sezona yeter..
Ancak "okumaya, görmeye zamanımız olmadı, gözümüzden kaçtı!" diyorlarsa bu hizmeti de karınca kararınca ben vermeye hazırım..
İşte Pazartesi'nden bu yana ekrandan, sayfalardan ve "Hayatın İçinden" gelip geçenler... Hem de adıyla sanıyla!
***
"Bir politikacının dayanılmaz temizliği!"
Cumhurbaşkanı aday adayı, TBMM Başkan vekillerindenKamer Genç, bir İstanbul ziyaretinde aklanıp paklanmak için soluğu Cağaloğlu Hamamı'nda alır... Ancak "reklamın iyisi kötüsü olmaz" diyen uyanık hamamcı, Kamer Bey'in keselenmesini fırsat bilip hemen telefona sarılır ve medya mensuplarını çağırır. Kameraman ve fotomuhabirlerini birdenbire karşısında gören Genç, peştamalların açılıp saçılmasına aldırmadan "vücut havliyle" onların üzerine yürür. Bir iki film ve kasete el koyar ama çeken çekmiş, kalan fotoğraflar Meclis'in olmuştur!
***
"Magazin Gazetecileri'nin utanç gecesi.."
Yazan, Aykut Işıklar.. Akşam Gazetesi yazarı, Magazin Gazetecileri Derneği kurucusu..
"Bu kadar çok anlamsız ödülün dağıtılmasını anlayışla karşılayalım. Salonun organizasyonu neydi öyle? Erken gelen bir sandalye bulup oturmuş. Kimler yoktu ki? Bu piyasanın işsiz güçsüz ne kadar güzel kızı varsa. Her gece maydonoz olan tipler.. Sonradan gelenler ise ayakta kalıp çekip gittiler."
"Ben en çok neye üzülüyorum biliyor musunuz? Her şeyi eleştiren hatta yerden yere vuran biz magazinciler, bu gecelerde herkesin gözü önünde rezil oluyoruz. Geceye katılan konuklar bizim gibi yanlışları, komiklikleri yazmıyor ama nereye gitse anlatıyor. Peki neden? Niçin böyle olsun. Sonra onu beğenmeyen, eleştiren kalemlerin değeri kalır mı? Şimdi ben kendi adıma konuşuyorum, Magazin Gazetecileri Ödülü'nü gördükten sonra kimi eleştirebilirim?"
"Bir Ölünün SSK'daki ikinci ölümü!"
"Köylü kurnazlığı" ve "uyanıklık"ta "Dünya birinciliği"ni kimseye kaptırmıyoruz yine.. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, devlet ve SSK adına konuştu; SSK'dan maaş alan ölüler var... Battıkça batan SSK'ya bağlı hastanelerdeki içler acısı duruma mı kahrımızdan ölelim! Yoksa ölüler adına maaş almaya devam eden yakınlarının utanmazlıklarına mı yanalım!
Sahnelenmesi düşünülen bu oyunun (kurnazlığımız ve aptallığımızla ilgili rakamlar veren) Aziz Nesin'e ithaf edilmesi rica olunur!
***
"Türüt'e İsyan!"
Her ne kadar "Gemide İsyan" filminin adını çağrıştırsa da bu oyuna konu olan "kahraman"ımıza (türkücü İsmail Türüt olduğu tahmin ediliyor) neye, kimin isyan ettiği tam belli değil. Saat başı ekranları işgal eden bir türkücünün antipatik olmasına rağmen nasıl da kendisini sempatik bulduğunu anlatıyor oyun! Finali ise şöyle; Milyonlarca İnternet kulllanıcısı bu türkücü için açılan sitenin kapatılmasını istiyor ve "Türüt kapatılsın! Günde 35 bin kez suratını görmek zorunda kaldığımız şişirme şöhretlerden bıktık!" diye pankart asıyorlar sahneye...
"İspat hakkı!"
Bir içki masasınının "nelere kadir" olduğunu anlatan, entrika ve hafif liklerle gelip geçen bir hikaye... Kapatılan bir parti liderinin gelmişi ve geçmişi sadece fotoğraflara dayanarak sahneye konur. Özel efekt-kurgular hazırlanır.. "Öyle sarhoş olsam ki" şarkısı fon olarak kullanılır..
Hatta, bu parti liderinin çocukken yaramaz olup olmadığı, ki eğer yaramazlık yapmışsa, hapse girmesi için bundan daha iyi kanıt bulunamadığının da mesajı verilir.. Sahne, dev bir ekrana dönüşebilir.. Milyonlarca TV izleyicisi de jüri üyesi olup "Hoca geçmişte rakı içti mi!" diye ispat hakkı istenir.
Yargıç yerine Muhtar ve ihtiyar heyeti de kullanılabilir!
***
"Barda Yangın"...
Bu oyunun adı Lüküs Hayat'tan mülhem "Rezil Hayat" olarak da kullanılabilir... Kenan Doğulu'nun "Yakarım yakarım, Roma'yı da yakarım" şarkısını yanlış anlayıp eğlencenin çivisini çıkaran bir grup "dünyalı"nın, "Düttürü Dünya"sını anlatan bir tiyatro oyunu.. Gece klübü ve barlarda "sanatçı"ların başından aşağı gül atmakla yetinmediler... Hatta sirtaki usülü tabak kırmak da az geldi.. Önce peçete attılar.. Sonra ceket ve masa yaktılar, yine yetmedi şampanya banyosu yaptılar.. Fakat bir kötü haberle sarsıldılar;
"Bar magandaları için İstanbul Cumhuriyet Savcılığı soruşturma açmaya başlamıştı!" Oyunun finalinde "Kendim ettim kendim buldum!" şarkısı çalınacaktır...
***
Meraklısına duyurulur... Üstte sıraladığım oyun metinleri, önümüzdeki günlerde daha ayrıntılı biçimde kitap haline getirilecektir.. Önsözünde de Neyzen Tevfik'in şu dizeleri yer alacaktır;
Gitti Gelmez gönül virane kaldı...
Ne sabre mecal ne takat kaldı...
Yadınla teselli bahane kaldı...
Üç beş gündür ömür var daha ne kaldı...
Gitti Gelmez gönül virane kaldı...
Bana Bekri diyorlar mestim ezelden...
Badeyi doldurup verin tez elden...
Anlamam kadından, kızdan güzelden...
Talihime bakar bakar ağlarım...