Çankaya için derin kulis
5+5 için imza veren, ancak geçmesini istemeyenler Fazilet oylarını kesmek istiyor. FP'den oy gelmezse belki formül yatabilir; Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Çankaya yolu tıkanır, başkasının önü açılır.
Ruslar'ın bir oyuncak bebeği vardır: Matruşka... Bebek içinden bebek çıkar... Açarsınız, bir daha çıkar... Sonra, onun içinden bir bebek daha.
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili "derin kulis" işte bu "oyuncak bebeğe... Matruşka'ya benziyor."
Zira...
"Oyun içinde oyun" var.
"Bir taşla birkaç kuş vurmak" isteyenler var.
"Başkasının üzerinden siyaset yapma arzuları" var.
Açıkçası...
"Var oğlu var."
Çelişkiler
Anayasa ile Siyasi Partiler Kanunu arasında bazı "kopukluklar... Belirsizlikler... Çelişkiler" vardı.
Ayrıntıya girmeden söyleyecek olursak.
Anayasa 69/6 ile Siyasi Partiler Kanunu 103 arasındaki çelişki. (Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak)
Bu çelişki giderildi.
Anayasa 69/8 ile Siyasi Partiler 95 arasında bir çelişki vardı. (Siyasi yasakların süresi)
Bu da giderildi.
Geriye "bir çelişki" kaldı.
Anayasa 69/7 ile, Siyasi Partiler 96. (Kapatılan partinin devamı olma durumu)
Bu giderilemedi.
"Giderilir, giderilmez" o ayrı. Yüce Meclis'in bileceği iş.
Ama bu konu konuşulurken Fazilet'e "fazla... Çok fazla" yüklenildi.
Açıkçası "Fazilet itildi... Dışlandı."
Sanki "Cumhurbaşkanlığı konusunda senin oyuna ihtiyaç yok... Sen oy verme" havasına girildi.
Neden dersiniz?
Taktik
"İnce taktik... Derin kulis" işte burada.
Beş artı beş için imza veren, ancak "geçmesini istemeyenler" Fazilet'ten gelebilecek oyları "kesmek" istiyorlar.
Öyle ya...
Fazilet'ten hiç oy gelmezse...
Belki "beş artı beş" formülü yatabilir.
Yatarsa...
Demirel'in yolu tıkanır, "başkasının... Başkalarının önü açılabilir."
Fazilet
Tabii, Fazilet de "kendi derdinde."
Zira, Anayasa Mahkemesi'nde davası var.
Ya "kapatılıverirse..."
Eğer kapatılırsa...
"İki sebepten" kapanır.
Bir:
"Odak olma" suçundan.
Bu durumdan kapanma halinde "11-12 kişinin milletvekilliği düşebilir."
İki:
"Kapatılan partinin devamı olma" suçundan.
Bu durumda ise "çanak çömlek patlar... Milletvekilliği sona ereceklerin sayısı artar..."
Artınca da...
"Ara seçim" gündeme geliverir.
MHP
Teknik bir ayrıntı...
"28 koltuğun boşalması halinde" ara seçim "anayasal zorunluk."
Şu anda "altı boş" var.
Fazilet kapanır ve "22 koltuk daha boşalırsa."
Ver elini "ara seçim."
Ara seçim "kimin" işine yarar?
MHP'nin.
Zira Fazilet'in "Orta Anadolu'da boşalacak koltukları... Orta Anadolu'nun güçlü partisi MHP'ye geçer."
Ve MHP bir anda "birinci parti" olur.
DSP
Ecevit'in "ara seçim istikrarı bozar" diye konuşması boşuna değil.
Zira ara seçim DSP'yi "ikinciliğe" itiverir.
Ecevit
"Demirel ile devam" konusundaki samimiyete gelince...
Ecevit, gerçekten samimi.
Ayrıca...
Biliyor ki mecliste "sağ çoğunlukta."
Öyle olmasaydı, Yıldırım Akbulut Meclis Başkanlığı'na seçilir miydi?
Eğer ara seçim olur ve "aritmetik" bozulursa...
Meclis Başkanlığı'ndan sonra "hükümet başkanlığı" da, DSP'nin elinden kayıverir.
Yine ayrıca...
"Sağ ağırlıklı" meclisten, "sol parti Cumhurbaşkanı çıkaramayacağına" göre...
"İyi anlaştığı" Demirel ile devam, Bülent Bey için en uygunu.
Çiller
Önceki gün Prof. Çiller'le konuşurken...
Söz hükümetten açılınca...
Tansu Hanım "gitsin bu hükümet" gibi sözler etmedi.
Bilakis...
"Tabii ki alternatifi var ama... Şu dönemde istikrar bozulmamalı... Ekonomi zarar görür" gibi, "yumuşak sözler" etti.
Neden dersiniz?..
Eğer Mesut Bey'den yana "problem" çıkacak olursa...
Hükümet "riske" girerse...
Koalisyona "DYP'yi monte etmek" zor olmasa gerek.
Mesut Bey
Mesut Bey diyor ki "Demirel ile devam." Arkadaşları diyorlar ki "Hayır... Demirel insin... Siz çıkın."
Eğer "Demirel'le devam edilirse..."
ANAP, karışacak.
Mesut Bey Çankaya'ya çıksa...
Yine karışacak."İkisinin dışında bir isim" Cumhurbaşkanı olursa...
"Daha da" karışacak.
Sanıyoruz, Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra ANAP'ı "sancılı günler" bekliyor.
DYP
Zaten "sürecin sonrasındaki sancıları" tahmin ettiği içindir ki...
Tansu Hanım "gelişmelerin dışında duruyor."
Fazla karışmıyor... Konuşmuyor.
Tabii, DYP'nin içi de "bulanık."
Zira "Baba insin... Başımıza geçsin... Parti büyür" diyenler var.
"Aman inmesin" diyen ve Çiller'in etrafında "kitlenenler" var.
Akbulut
Dün öğle yemeğini birlikte yediğimiz TBMM Başkanı Yıldırım Akbulut'a sorduk:
- Sonunda ne olur?
Çarşamba günü TBMM'deki "önemli oturumu" yönetecek olan Akbulut dedi ki:
- Fazilet oy verir.... Ne diye vermesin?.. DSP fazla fire vermez... MHP de öyle görünüyor... Beş artı beş geçer... Sayın Demirel yeniden seçilir... Sorun görmüyorum.
Sonuç
"İş" öyle bir noktaya geldi ki...
Ya "ortalığın toz duman olmaması için" Demirel ile devam. Ya da...
Demirel'den vazgeçip "ara seçimli... Yeni hükümetli... Partilerin içinin kayganlaşacağı... Meclis aritmetiğinin oynak hale geleceği" yeni bir dönem.
Yıldırım Bey "bunu" görüyor.
Ve kimsenin de "bu riski" kolay, kolay göze alamayacağını.
"Beş artı beş... Demirel" demesi de galiba bu yüzden.