Gidişatı hiç beğenmiyorum

Yarın, bıyığına adam asılacak heybetteki babayiğitlerin; saç uzatıp, arkadan at kuyruğu yaptığını görürseniz şaşmayın.. Hatta ilk mektepli kızlar gibi at kuyruğunun ek yerine bir de beyaz kurdela takabilirler..

Bunun böyle olacağını taaa iki üç sene önce yazmıştım.. Hatta "Ey erkek milleti, kendinize mukayyet olun!" diye başlık atmıştım.. Sonunda korktuğum başıma geldi..

Resimli roman kahramanlarında başlayan deformasyon cırtım cırtım ilerliyor.. Bugüne kadar karizmayı çizdirmemiş olmamız bundan sonra da çizdirmeyeceğimiz mânâsına gelmez..

Yarın, bıyığına adam asılacak heybetteki babayiğitlerin; saç uzatıp, arkadan at kuyruğu yaptığını görürseniz şaşmayın.. Hatta ilk mektepli kızlar gibi at kuyruğunun ek yerine bir de beyaz kurdela takabilirler..

***

Oturduğumuz yerden "deprem tahmini" yapan jeologlar gibi "Üç vakte kadar taş üstünde taş, baş üstünde baş kalmayacak.." türünden senaryo üretmiyoruz.. Erkekliğin geleceğine düşen kara gölgeden söz ediyoruz..

İşaretini de Aktüel Dergisi'nin son sayısında gördüm.. Bundan böyle dünyayı Cüneyt Arkın gibi, Batman gibi Superman gibi delikanlı kahramanlar değil, eşcinseller kurtaracakmış..

Bunun adı yeni trend..

Resimli roman dünyasında böyle bir trend varmış.. (Trendi batsın..) İnsanlık üçüncü cinsiyete yöneliyormuş.. (Globalleşme veya küreselleşme, yani alemin top olması meselesi..)

Üçüncü cinsiyetten olanlar demode resimli roman kahramanlarını gördükçe "Bizim neyimiz eksik? Neden bize de böyle bir görev verilmiyor?" diye içleniyorlarmış..

Aktüel yazıyorsa doğrudur.. Çünkü Aktüel memleketimizde bu işlere heves edenlerin yarı resmi yayın organı sayılır.. Aynen Mısır'daki yarı resmi El Ahram gazetesi gibi..

Aklıma estikçe onların bu hizmetlerini övdüğümden bir önceki sayısında bana gönderme vardı..

Editörleri Metin Soysal eşcinsellerin hallerine dair son gelişmeleri müjdelerken haftalık yazısına "Yine Selahattin Duman'ın diline düşeceğiz ama.." diye başlamıştı..

Ben dergiyi görmemiştim.. Patronum tavlanın orta yerinde müjdeledi.. "Sana çok fena bulaşmışlar.." dedi.. Dergiyi okuduğumda aslı olmadığımı anladım.. Belli ki partiyi kazanmak için "sinirimi bozma.." siyaseti yapmış..

***

Mesele bu değil.. Mesele derginin son sayısındaki müjdeli haber.. Müjdenin şimdilik bizlerle bir ilgisi yok, eşcinsellerin ruhuna ferahlık verecek bir müjde..

Dünyanın en büyük resimli roman şirketlerinden biri olan DC Comiks'in çıkardığı "The Authority" dergisinin (Otorite Dergisi) kahramanları bir sonraki sayısında "nakka" olduklarını ilân edeceklermiş..

Derginin iki süper kahramanı var.. İkisi de kaslı, heybetli adamlar.. Biri zenci, yani Amerikan şoparı.. Diğeri beyaz, New York'tan.. Ama içinden değil köyünden..

Beyaz olanın adı Apollo, zenci olanın ise Midnighter.. İkisi de Superman gibi adam azmanı ve icap ettiğinde uçabiliyorlar.. Hem de daha hızlı.. (Superman dizeldi..)

İşte bu iki kahramanın yanak yanağa tasvirini basmışlar.. İkisinin de gözleri kaymış, ağızları yarı aralık.. Dilleri dışarı sarkmış hallerde.. Birbirlerine hissi alaka duydukları bu hallerinden belli..

Haftaya ikisi de ne olduklarını maceranın orta yerinde açıklayıp "Ey okuyucu.. Sen bizi bastığı yeri titreten adam azmanı erkek belledin ama bizim rikkat kalbimiz gelinlik kız gibidir.." diyeceklermiş..

Aktüel de bunu müjdeliyor işte.. Müjdelerken de bu tür resimli romanlarda neden kadın motifinin kullanıldığını böylece açıklıyor..

Yüzbaşımı harcadılar mı?

Demeye getiriyor ki eskiden de resimli roman kahramanlarının hayatında kadın, kız yoktu.. Demek ki bunlar da gizliden gizliye böyleydi..

Doğru mu değil mi tartışmam.. Oralarda değilim.. Gerçi vakti zamanında şahsen Yüzbaşı Tom Miks'ten çok şüphelenmişimdir.. Sakalı, bıyığı çıkmayan cillop gibi bir oğlan..

Sürekli Konyakçı adında bir sakallı ve Doktor Sallaso adında bir şişko herifle dolaşır.. Onlarla aynı odada yatar, aynı odada kalkar.. İkisi de sarhoş.. Gece gündüz içerler..

Eeee! İçki bu.. Bütün kötülüklerin anası.. Şişede durduğu gibi durmaz, adamın aklına olmadık şey getirir.. Doktor ile Konyakçı kafayı bulup bulup otele geldiklerinde, yumurta gibi çocuk olan Tom Miks'i uyur vaziyette görünce fikirleri bozulmaz mı?

İşte bu soruya cevap veremiyorum..

***

Hayatım boyunca iki şeyin cevabını verememişimdir.. Birincisi bu Tom Miks ile iki kankası arasındaki ilişki.. İkincisi de diş macununun ağzı kapalı bir tüpe nasıl sokulduğu..

Bunun dışında istediğinizi sorun bana..

Temsil uzaydaki kara delik ne işe yarar? Ozon tabakasını yırtan Şereflikoçhisarlı bir kamyoncu mu? Vikingler müslüman olsaydı iftarı neyle yaparlardı?

Hepsine verebileceğim bir cevap vardır ama Tom Miks vak'asında biraz şaşırırım.. Belki ona yarım yamalak bir cevap bulurum lakin iş diş macunu meselesine geldiğinde tamamen çaresiz kalırım..

O sebepten Aktüel Dergisi'nin iddialarına tam katılmıyorum.. "Baltalı ilah Zagor ile yakın silah arkadaşı Çiko ormanda günlerce başbaşa kaldıklarında ne yapıyorlardı?" şeklindeki imaları şiddetle reddediyorum..

Gerçi bir tarihlerde Baltalı İlah Zagor'la ilgili bilimsel bir makale yazmış, Zagor'un aslında balta değil nacak kullandığını ispat etmiştim ama (Türk basınında ilk kez) yine de yeri geldiğinde bu ikiliye bizzat kefil olurum..

Ne yazık ki yerimiz bitti..

Konunun devamını yarın getirmeyi plânlıyorum.. Kısmetse bu meseleye yarınki risalemizde devam edeceğiz..

Unutmayın.. İyi bir köşe yazarının yeri biter ama fikirleri bitmez..