Müslümanlar'dan ve Yahudiler'den özür dilemek
Papa II. John Paul, Müslüman ve Yahudi dünyasının önünde diz çöktü ve Katolik kilisesinin geçmişte işlediği suçlardan dolayı özür diledi. Yalnızca bu büyük din mensuplarından değil, kadınlardan ve çocuklardan da özür dilemeyi ihmal etmedi.
Pazar günü St.Peter Kilisesi'ndeki ayin sırasında, bazen gerçeğin hizmetinde olduğu sanılarak, Hristiyanlar arasındaki diğer gruplara uygulanan vahşetten ve başka dinlere mensup olanlara gösterdikleri güvensizlik ve düşmanlıktan pişman olduklarını söyledi.
Böylece Vatikan Kilisesi tarihte ilk kez, Yahudiler'e uyguladığı engizisyon işkencelerini ve Haçlı Seferleri sırasında akıttıkları Müslüman kanını kabul ediyor ve bu suçlardan dolayı bağışlanmayı diliyor.
Papa'nın bu tarihi "af dilemesi"ne diğer kilise liderleri de katıldılar.
New York'taki St.Patrick Katedral'inin piskoposu Patrick Ahern dedi ki: "Kendi doğrularımıza inanmamız, bizi körleştirdi ve bütün insan yaşamlarının onurunu ve her kültüre mensup insanların içindeki iyiliği görmemizi engelledi. Birçoğumuz Yahudiler'in, Allah kelimesini ilk kez duyan insanlar olduklarını unuttuk."
Ve ekledi: "Başkalarından korkmamız bizleri, ırkçılığın, cinsel ayrımcılığın ve aşırı milliyetçiliğin günahlarını kabul etmeye, onları hoş görmeye itti."
ooo
Fakat Yahudi din önderleri bu özürleri pek de heyecanla karşılamadılar.
Onlar, Katolik Kilisesi'nin daha belirgin konularda özür dilemesini istiyor: Mesela 2. Dünya Savaşı'ndaki holocaust sırasında papalık yapan 12. Pius'un, Yahudi katliamı karşısında sessiz kalmasının açıkça eleştirilmesi ve esas bu konuda özür dilenmesi gerektiğini düşünüyorlar.
İsrail'deki Baş Rabbi İsrael Lau diyor ki: "Papa 500 yıl önceden 1492 yılından söz etti ama ne yazık ki 1942 yılını unuttu."
ooo
Eksik de olsa Vatikan'ın bugüne kadar din uğruna işledikleri suçları kabul etmesi, dünyanın din fanatizminden kurtulması yolunda küçük bir adım.
Hizbullah vahşetinin yaşandığı 21.yüzyıl Türkiye'sinde bu oluşumları iyi değerlendirmeliyiz.
Çünkü bu topraklara fanatizm yakışmıyor.
ooo
Haftalardır Princeton'da yapacağım konuşma üzerinde çalışıp, yüzlerce kaynak arasında yitip gidince bir kez daha anladım ki, biz özel bir mirasın üzerinde oturuyoruz.
Papa'nın özür dilemesinin yanına Yunus Emre'yi yerleştirince, ne demek istediğim gece ile gündüz kadar belirgin ortaya çıkıyor.
Ne diyor Yunus Emre:
Sen kendine ne sanırsan/Ayruğa da onu san/Dört kitabın manası/Budur işte var ise
Ve bunu söyleyen insan ileri fikirli, marjinal bir şair olarak değil bir din ulusu olarak kabul ediliyor. Yedi yüzyıl sonra camilerde onun ilahileri söyleniyor.
Mevlana'yı, Hacı Bektaş'ı, öğrencileri aracılığıyla Anadolu'yu çok etkilemiş olan Ahmed-i Yesevi'yi, Tapduk Emre'yi, Şeyh Edebali'yi, Ahi Evran'ı düşünün.
Biz 13. yüzyılda bir mucize yaşadık.
Ne yazık ki bu mucize, 21. yüzyıl Türkiye'sini yeteri kadar aydınlatmıyor. Çünkü gözlerimizi kapatmaya çalışıyoruz.