kapat

14.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
RUHAT MENGİ(rmengi@sabah.com.tr )


2000'in "erkek" sürprizi!

Bu yıl 8 Mart Kadınlar Günü haftası Vivet Kanetti'nin Yeni Binyıl'daki köşesinde dediği gibi sürprizli geçti. Hasan Cemal, İlker Sarıer, Derya Sazak, Zülfü Livaneli gibi erkek yazarlar kadın davasına, Vivet'in nefis benzetmesiyle "Locada oturmuş birer seyirci veya yorumcu olarak değil, içerden algılayarak" sahip çıktılar.

Yargıtay Başkanı Sami Selçuk çok yerinde bir uyarıyla yasalarda tecavüzle ilgili yaklaşımın hatalı olduğunu, tecavüz olayında fiil sonuca ulaşmasa bile kadının psikolojik olarak önemli ölçüde zarar göreceğini, bunun gözönüne alınmasının gerekliliğini belirtti. İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman aynı konuyla ilgili benzer bir görüş ortaya koyarak Türk Ceza Kanunu'nun erkek bakış açısıyla yazıldığını savundu.

Nihayet, bunca yıldır her konuda demokrasiyi savunmakla birlikte Türk kadınına yapılan haksızlıklara, onun sorunlarına sessiz kalan erkeklerin de dayanamayıp tepki vermeye başlaması son derece önemli bir gelişme...

Ne yazık ki yazılı basındaki kadın yazarların sayısı artacağına eksildiği için 8 mart'ı yazan erkeklerin sayısı da kadınlardan fazlaydı. Ve son bir haftadaki bu durum bile haksızlığı açıkça ortaya koymaktaydı.

Var olanlar arasındaki birkaç kadın yazar içinde en güçlü kalemlerden biri olan Gülay Göktürk ise maalesef erkek bakış açısını getirmişti "Medeni Kanun Değişiklikleri Tasarısı"na "Bu kestirme bir yöntem. Erkekler çalışıyor, onlar kazanıyor. Kadın eşitlik istiyorsa o da çalışmalı, üretmeli" diyerek. Sayın Göktürk'ün Türkiye gibi kadının (eğitimli olanların ve çalışanların dahi) söz sahibi olmadığı, Ceza Kanunu'nda bile ikinci sınıf vatandaş sayıldığı, 13 yaşındaki kızların 75'lik dedelerle başlık parası yüzünden evlendirildiği, eğitimde, iş alanında, siyasette hep erkekler tarafından engellendiği (bu feministlerin tezi değil, gerçeğin ta kendisi.. Gerçekliğini kanıtlamak için uzağa gitmeyelim, iki büyük gazetemizin yönetim kadrolarına bir göz atalım. Hiç mi o görevlere layık kadın yok bu meslekte?) bir ülkede sonuçtan dolayı hemcinslerini suçlaması onlar adına büyük bir talihsizlikti doğrusu.

Medeni Kanun değişiklikleri en kısa zamanda yapılmak, siyasette ise kadınlar için kesinlikle kota uygulaması başlatılmak zorundadır. Bunun lâmı cimi yok.

Günün birinde yarışa erkeklerle aynı `start' noktasından başlayacak duruma gelirsek (inşallah) ancak o zaman `kestirme yol' tartışmaları haklılık kazanabilir.

Bodrum'a yazık oluyor
Geçen yaz Bodrum sahillerinde dolaşırken iki koy dikkatimi çekti. İki tipik, yeşille mavinin en güzelini görebileceğimiz Bodrum koyu; Çökertme ve Gündoğan.

Çökertme'de koya girerken sahile yakın bir yamaçta dev gibi iki bina yapılmış, ikisinin de yarısı yıkık. Besbelli Belediye yasalara uygun olmayan bu inşaatları bitmesine yakın durdurmuş ve bir kısmını da yıkmış. Gündoğan'da ise benzer üç katlı bir inşaat denize çok daha yakın olmasına rağmen yıkılmamış. İnşaatın devam ettiğini görünce dayanamayıp bir kaç kişiye sordum. Hikaye çok ilginç;

1995 yılında Vali Lale Aytaman Gündoğan Belediye'sinden inşaat yasağı olan alana kaçak olarak yapılan inşaatı durdurmasını istemiş. Belediye cevap olarak Valiliğe (yıkılmadığı halde) inşaatın yıkıldığını belirten bir yazı göndermiş. Bunu anlayan Vali inşaatı kendisi durdurmuş. Bu arada inşaat el değiştirmiş ama aynı inat devam etmiş. Belediye seçimleri sırasında tekrar başlamışlar binayı yükseltmeye.. Böylece son haline gelmiş.

Aylar önce durumu anlattığımda, yeni Belediye Başkanı İbrahim Bilgi "Katiyen devam edemezler. Yasalara aykırı, bu yüzden durdurduk. Yapmaya kalkarlarsa yıkarız" demişti.

Yapmaya kalkmışlar ve neredeyse bitirmişler.. Allah kısmet ederse bu yaz birileri içine yerleşecek. Başkan'ı tekrar aradım ama kendisine ulaşmak, ulaşınca da net bir cevap almak mümkün değil.

Bodrum giderek daha popüler bir tatil kenti haline geldiği için koylar da giderek güç sahibi, kanun kural dinlemez birileri tarafından parselleniyor. Böyle örneklere izin verildiği taktirde yakın bir gelecekte bir çok sahil kentimiz gibi Bodrum'un olağanüstü doğası da tarihe karışacak demektir.

Peki izin verilecek mi?

Bu sorunun cevabını Muğla Valiliği'nden bekliyoruz!

Uykuculara bilim desteği
Uzmanlar sabah geç uyanmanın, erkenden yataktan fırlamaktan çok daha stresi azaltıcı ve sağlıklı olduğuna karar vermişler. (Yıllardan beri bilim adamlarından beklediğimiz açıklama geldi sonunda!)

Londra'nın Westminster Üniversitesi'ndeki beyaz gömlekliler 42 gönüllünün tükrüğünü incelediklerinde (öğğ) sabah 7.30'dan önce kalkanlarda stres hormonu "cortisol"ün uyumaya devam edenlerden çok yüksek olduğunu bulmuşlar.

Erken uyananlarda başağrısı ve soğuk algınlığı da daha fazla oluyormuş.

Westminster Üniversitesi'nden raporu isteyip çerçeveletmekte yarar var. Geç kalındığında patronlara göstermek gerekebilir!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır