|
Arkadaş katili
Füsun ve Türkan kardeşten de yakındı... Bir gün para yüzünden tartıştılar. Türkan, Füsun'u hırsızlıkla suçladı. Ve sonra en yakın arkadaşını bıçakladıktan sonra yaktı
Çevrelerinde lezbiyen ilişki içinde olduklarına dair dedikodular ayyuka çıkmıştı. Ama onlar her şeye kulaklarını tıkamış, mutlu bir şekilde yaşıyorlardı. Ta ki 400 dolar aralarına girene kadar... Hırsızlıkla suçlanan Füsun, bir "hiç" uğruna biricik arkadaşı tarafından öldürüldü...
BAHÇELİEVLER'de bir apartman dairesinden gelen dumanlar, mahalle sakinlerini ayağa kaldırdı. Yangın çıkmıştı, alevler camlardan taşıyordu... Koşup gelen itfaiye, hemen savaşa başladı yangınla. Sarı, kızıl alevlerle bembayaz suların ve köpüklerin mücadelesine koyu gri dumanlar karışıyordu. En sonunda, yenilen taraf ateş oldu, yangın söndü. "İçeride yardıma muhtaç biri, kurtarılacak bir can vardır" umuduyla eve girdi itfaiyeciler. Ama karşılaştıkları manzara korkunçtu... Neredeyse kül olmuş bir battaniyeye sarılı, kömürleşmiş bir kadın cesedi...
TEK BAŞINA YAŞIYORDU
Siren çala çala kalabalığı yarıp gelen bir ambulansa konulup götürüldü ceset. Komşular, gözyaşları içinde anlattı artık yaşamayan kadının kim olduğunu: "Kendi halinde bir kızcağızdı, adı Füsun Savak. 25 yaşlarındaydı. Tek başına yaşardı, ama sık sık gelip giden bir arkadaşı vardı."
"Yaklaşık 8 ay önce erkek kardeşi İbrahim, ablası Şükran'ı öldürmüştü. Tutuklanırken de 'Namusumuzu temizledim' demişti. O günden bu yana iyice içine kapanmıştı Füsun" diye konuşmuşlar, sonra da eklemişlerdi kısık sesle; "Aralarında çarpık bir ilişki olduğu da söylenirdi. Hani aşk ilişkisi gibi, eşcinsellik yani... Ama inanmak istemezdik."
OTOPSİ ORTAYA ÇIKARDI
Anlatılanlar böyle çelişkili, böyle ilginç olunca, ölümü de şüpheli buldu polisler. Evde yangın çıkmasına neden olacak ne bir soba vardı, ne de sigara izmariti. Üstelik elektrik kontağı da değildi, apartmanın ışıkları yanıyordu. Bir de o benzin kokusu...
Şüpheler yoğunlaşınca otopsi yapıldı, Füsun Savak'ın bedenine. Ve soru işaretlerinin boş yere doğmadığı ortaya çıktı. Genç kız, yangından çok önce ölmüştü. Vücudu, hoyratça saplanmış bir bıçağın izlerini taşıyordu, derin derin... Böylece, gün ışığına çıktı Füsun Savak'ın ölümünün talihsiz bir kaza değil, cinayet olduğu... Peki kimdi, kendi halinde bir kızı önce bıçaklayıp, sonra yakacak kadar acımasız olan katil? Çok fazla seçenek yoktu ortada. Genç kızın o "şaibeli" arkadaşından başka...
ANKARA'DA YAKALANDI
Polis, adının Türkan Çetin olduğunu öğrendiği diğer kızın peşine düştü ipuçlarını birleştirerek. O da gençti, Füsun gibi 26 yaşında... Uzun zamandır arkadaştı kurban ile katil zanlısı. Hem de çok yakın, çok iyi 2 arkadaş, dost, kardeş, her şey... Adları kötüye çıkacak kadar sevmişlerdi birbirlerini. Her sırrı, her sevinci, her hüznü paylaşmışlardı, yıllar boyunca... Füsun'un ölmeden önce son gördüğü insan da Türkan olmuştu zaten. O gece birlikte dışarı çıkmışlar, yemek yemişler, sonra neşe içinde eve dönmüşlerdi.
Ama sabah, Füsun ölü bulunmuş, Türkan da tası tarağı toplayıp ayrılmıştı İstanbul'dan. Ansızın, hiçkimseye haber vermeden çekip gitmişti... İz süren polisler, genç kızın önce Adana'ya kaçtığını, sonra Ankara'da gizlenmeye başladığını öğrenince bir kez daha anladı şüphelenmekte haklı olduklarını.
Polisler, adım adım takip ederek buldular Türkan'ın nerede olduğunu. Kapısını çalıp "Bizimle geleceksin" dediler, hakkındaki suçlamayı kısaca anlatarak... Sonra koluna girip getirdiler genç kızı İstanbul'a. Polis merkezine gelene kadar ağzını bıçak açmadı Türkan'ın. Yüzü kireç gibi bembeyaz sustu durdu, öylece...
"İfadeni alacağız" dediği zaman polisler, ne inkar etti yaptığını ne de yalan söylemeye çalıştı. Yavaş yavaş anlatmaya başladı niçin ve nasıl katil olduğunu... En yakın arkadaşını nasıl öldürdüğünü.
Olaydan birkaç gün önce parası çalınmıştı, iddiasına göre. Tamı tamına 400 doları. Evine en çok girip çıkan kişi Füsun olduğu için ondan şüphelenmişti. O gece birlikte yemek yedikten sonra eve döndüklerinde, kalbini kırmadan anlatmak istemişti durumu ve sormuştu "Sen mi aldın?" diye...
Ama, Füsun'un tepkisi sert olmuştu, hırsızlık suçlaması karşısında. Tartışmaya başlamışlardı, bağıra çağıra. O sırada eline bir bıçak geçmişti Türkan'ın. Tam o anda da Füsun, öfkeden kıpkırmızı bir yüzle üzerine yürümeye başlamıştı Türkan'ın. O da, "Gelme yoksa saplarım bıçağı" diye tehdit savunmuştu, söylediğine kendi de inanmayarak. Fakat birkaç saniyelik itiş kakış sonrasında cansız yere yığılmıştı Füsun. Ölmüştü, gözleri açık son nefesini vererek... Yaşadıklarına inanamayan Türkan kendine geldiğinde paniğe kapılmıştı, ne yapacağını bilememişti.
ÖRTBAS ETMEK İSTEDİ
Sonra iyice canavarlaşmıştı, yakalanma korkusuyla. Örtbas etmek için işlediği suçu; yangın süsü vermek istemişti cinayete. Bir battaniyeye sarıp arkadaşının cansız bedenini, ateşe vermişti. Biraz beklemiş, ama sonunda yanan etin kokusuna dayanamayarak kaçıp gitmişti. "Hiç değmezdi" diye bitirdi sözlerini. Şimdi, çok pişmandı, alacağı cezaya razıydı. Ne de olsa bu vicdan azabı onun peşini hiç bırakmazdı...
Ayazağa'da kan döküldü
Ayazağaspor ile Beykoz 1908 arasında oynanan maçta olaylar çıktı. Tamer Yiğit bacağından yaralandı, 40 kişi gözaltına alındı
ÜÇÜNCÜ Futbol Ligi 7. Grup'ta mücadele eden Ayazağaspor ile Beykoz 1908 arasında oynanan futbol maçından sonra iki takımın taraftarı birbirine girdi.
Olaylar Ayazağa Stadı'ndaki maçtan önce başladı. Bir grup Beykoz taraftarı rakip takımın yöneticilerine saldırdı. Maç boyunca taşkınlık yapan grup, karşılaşmanın sona ermesiyle birlikte sahaya indi ve Ayazağaspor'un bayrağını yaktı. Bunun üzerine saha karıştı. İki grubu ayırmak isteyen güvenlik güçleri, havaya ateş açtı. Bu sırada Ayazağaspor taraftarı 15 yaşındaki Tamer Yiğit bacağına isabet eden kurşunla yaralandı.
İstanbullu sporseverler, son günlerde sahalarda artan olaylara dikkati çekerek, "Neredeyse her maçta olaylar çıkıyor. Bunun önü alınmazsa, yakında sahalardan cesetler çıkaacak" diyerek yetkilileri göreve çağırdı.
MUSTAFA ŞEKEROĞLU
|
Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|