kapat

14.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Sabancı: Birleşmeyi çocuklarımız yapacak
Sabancı mesajı Paris'ten verdi: Sabancı, Koç, Doğuş birleşmesini yeni nesil yapacak. Bizim Ali (Sabancı), Ali Koç ve Ferit Şahenk bu işi gerçekleştirecek

Paris- Sakıp Sabancı'ya Paris'te Champs Elysees'de rastladım. Tek başına yürüyüş yapıyordu. (Sonra, Güler Sabancı'dan, öğrendim ki Pazar günü serbest gün olarak programsız kalmak istemiş.) Paris'te de -benim gibi- turist Türkler var, onlara rastladıkça gülümsüyor, selam alıp veriyordu. Karşılaştık, bayramlaştık, beraber yürümeye başladık...

- Sakıp Ağa bu birleşme işi olacak mı?

- Şimdi bir davetiye çıkarttım, bekliyorum.

- Neden birleşme?

- Söyle bakalım benimle bir kahve içecek vaktin var mı?

- Olmaz mı!

- Otur anlatayım... Bak şimdi bir zamanlar- taa işin başında- mesele neydi? Bire al, ikiye sat. Dünyada ticaretin tanımı "Buy low, sell high" (Ucuza al, pahalıya sat.) Bu tanımla iş yaparsan ve becerirsen ne oluyor? Sen, ailen falan, eliniz para görüyor. Sonra? "Daha ne olsun Ağam" dersen iş bitiyor, çünkü insanlar bu seviyede kalmıyor, dünya bu seviyede kalmıyor. Onlar ilerledikçe sen geriliyorsun. Başıma geleni anlatayım... Tekstil işindeyiz, satıyoruz, Avrupa kota koymuş. Canım sıkıldı ki sıkıldı. "Kota koyarsanız ben de İngiltere'de fabrika satın alırım" dedim, aldım. Oradan Avrupa'ya mal satıyoruz, üzerinde "Made in England" yazıyor ama Sabancı üretimi, Türk malı ha! Satıyoruz da. Aman benim keyfim nasıl yerine geldi anlatamam. Sonra baktım bana fabrikayı satan adamın bir fabrikası daha var, o da tekstil satıyor. Ben iki liradan satıyorsam adam dört liradan satıyor. Beni aldı bir düşünce, biz ikideyiz adam dörtte! Neden? Teknolojiyi katmış da ondan öyle bir kumaş yapıyor ki buruşmuyor, kırışmıyor, terletmiyor, üşütmüyor ama sıcak da bastırtmıyor. Teknoloji, teknoloji, teknoloji. Kumaşa bilgiyi dayamış o bilginin parasını kazanıyor. İşte o zaman bende bütün lambalar yandı sevgili kardeşim, en iyisi olmak için... En bilgili en yüksek teknolojili olmak lazım. Dünyanın birinci ligine bilgi, teknoloji, know how kapısından geçerek giriyorsun.

- Birleşme?

- Geliyorum oraya... Şimdi oyunun boyutunu oturttuk, dünya çapında oynamaktan bahsediyorum. Dünya çapında bir veya iki numaraysan, oyunda varsın. Yerel pazar için de aynı kural, üçüncüysen sat gitsin, değmez! Şimdi birleşmek mantığında da bu var. De ki bizim X şirketi bir iş yapıyor, piyasada üçüncü. Onların o işteki şirketi birinci. Bizim X şirketini birinci olanla birleştiriyoruz. Dünya çapında daha kuvvetli bir X şirketi oldu, güçlendi, birinciliği pekişti, maliyeti düştü! Birleşmenin ana mantığı bu. En kuvvetlilere destek, mümkün olduğu kadar alanda birinci olmak, pazar da bütün dünya!

- Fikri ve felsefeyi anladım, bir cevap geldi mi?

- Bir davetiye çıkarttım, cevap gelecektir. Çünkü ne demek istediğimi çok iyi anlayanlar var, gençler. Fikirler, enerji, onlardan geliyor. Yönetim kurullarında dünyayı en iyi bilenler onlar, en ileri noktaları görüyorlar. Bizim Ali (Sabancı), Ali Koç ve Ferit Şahenk'in kafaları zaten bu düzeyde ve böyle çalışıyor. Bu birleşme işini gençler yapacak. Bak göreceksin bu insanlar birbirine benziyor, aynı ortamlarda büyüdüler, benzer okulara gittiler, benzer görevdeler. Aynı lisanı konuşuyor, dünyayı biliyor ve gidişatı görüyorlar. O nesil bu "füzyon"u yapacaktır. "Benim keyfim yerinde bu bana yeter" dönemi çoktan bitti, hedef dünya birinciliği, bu arkadaşlar oyunu böyle oynuyor. Birbirine çalım atmak, gol atmak devri bitti. Paslaş, birleş, destekle dünyaya gol at! Türkiye dünyaya gol atacak. Şirketleri futbol takımı oyuncuları gibi düşün.

Onda da bek var bende de, onun bek benden daha iyi. Birleşsinler dünya çapında bir süper bek çıkacak. Benim orta saha oyuncusu daha iyi, onlarda da orta saha oyuncusu var. Birleşsinler, işte sana dünya çapında bir orta saha oyuncusu. Her oyuncuyu böyle yaptığını düşün, süper bir takım yaratıyorsun. Bu takım ay yıldızlı formayla sahaya çıkıyor, dünyaya gol atıyor. İşte Paris'te bu güzel havada ben burada seninle kahve içiyor, anlatıyorum. Onlar da bütün bunları biliyor, "Bunu nasıl yaparız" diye çalışıyor.

FERİT ŞAHENK
21'inci yüzyıl sektörlerine odaklandı

36 yaşında. Hasta Fenerbahçeli. Ev partilerini gece hayatına tercih ediyor.

ÜÇÜNCÜ kuşak işadamları arasında en deneyimlisi olan 36 yaşındaki Ferit Şahenk, Doğuş Grubu'nda çalışmaya 1989 yılında başladı. Babası Ayhan Şahenk, hemen hemen bütün iş alanlarında yönetimi oğlu Ferit Şahenk'e devretti.

Doğuş'un İcra Komitesi Başkanı olan Ferit Şahenk de, 21'inci yüzyılın sektörlerine odaklandı. Masasının üzerinde öncelikli konular arasında ilk sırası internet, dijital TV, görsel medya, eğlence merkezleri, enerji ve telekomünikasyon alıyor. Liseyi İsviçre'de okuyan Ferit Şahenk, Boston College'da iş idaresi ve yönetim üzerine yüksek öğrenim yaptı. 1987 yılında üniversite eğitimini bitirdi. Doğuş'un finans alanındaki ağırlığının artması, yönetime hazırlanan Ferit Şahenk'in 1988 yılında da Manufacturers Hannover'de bankacılık eğitimi almasına neden oldu.

Doğuş'un başta Volkswagen olmak üzere otomotiv sektöründeki yatırımlarıyla da birebir ilgilenen Ferit Şahenk, Volkswagen'in otomobil satışlarında en çok satış yapan üçüncü marka haline gelmesinde de etkin rol oynadı. İş dünyasında, "Nerede uygun bir arazi varsa onu satın almasıyla" tanınan Ayhan Şahenk gibi, oğlu Ferit Şahenk'in de ilerde start vereceği yeni yatırımlar için sürekli uygun arazileri satın aldığı konuşulur. Ekip çalışmasına önem veren Ferit Şahenk, çalıştığı kişilere kapısını sürekli
açık tutar ve onlarla bir patron gibi değil iş arkadaşıymış gibi çalışır. Türkiye'de Koç ve Sabancı'dan sonra en varlıklı üçüncü ailesini temsil eden Doğuş Grubu'nun genç veliahtı "hasta Fenerbahçeli" olmasıyla tanınıyor. Arkadaşlarıyla ev partilerini gece hayatına tercih ediyor. Yaptığı işle ilgili kitaplar okuyor.

ALİ KOÇ
GSM ihalesi için mücadele veriyor

33 yaşında. Koyu Fenerbahçeli. Özel mekanları keşfetmeyi seviyor.

RAHMİ Koç'un en küçük oğlu 33 yaşındaki Ali Koç, 1997 yılında Koç Grubu'nda aktif olarak çalışmaya başladı. Ali Koç, Holding'in en dinamik simalarından. Koç Grubu, Yeni İş Geliştirme Koordinatörlüğü'yle Ali Koç sayesinde tanıştı.

Üçüncü kuşağın daha aktif çalıştığı 1999'da, Koç Holding tarihinde ilk kez Yönetim Kurulu'na, dünyanın önemli üç şirketinin üst düzey yöneticileri alındı.

Ali Koç, bir yandan, Koç Holding'in önümüzdeki yıllarda hangi yatırımlara yönelmesi gerektiği ve hangi bölgelere odaklanmasıyla ilgili çalışmalar yapıyor. Diğer yandan da 4.5 milyon dolarlık Zeplin Projesi gibi, ailenin ve üst düzey bazı yöneticilerin başta kuşkuyla yaklaştığı yenilikleri Holding'e taşıyor.

Koç'un son günlerde adı en çok GSM ihalesiyle anılmaya başladı. Son olarak babası Rahmi Koç ile birlikte Ankara'da GSM'de izleyecekleri stratejileri anlattıkları toplantıda, genç Koç, olaylara vakıflığı ve bilgisiyle dikkat çekmişti.

Pek çok pazar gününü çalışarak geçiren Koç, İstanbul'un özel mekanlarında yemek yemeyi ve yeni yerler keşfetmeyi de ihmal etmiyor.

Koç, Amerika'da ekonomi ve iş idaresi eğitimi aldı. 1987-88 yaz aylarında Koç Holding Otomotiv Grubu'na bağlı olarak otomobil üretimi ve bayi ağı ile çalıştı. 1990'da ise Morgan Stanley'de stajyer olarak görev yaptı. 1990-91 yıllarında Amerikan Express Bank'ta Yönetici Yetiştirme Programı'nda yer aldı. 1991-92'de New York'ta American Exspress Bank'ta Yönetici Yetiştirme Programı'na katıldı. Koç, aynı zamanda Ford Otosan'ın da Yönetim Kurulu'nda yer alıyor.

ALİ SABANCI
Sabancı'yı hazır giyimle tanıştırdı

30 yaşında. Galatasaray taraftarı. Boş bulduğu anlarında tüple dalarak stres atıyor.

KUŞKUSUZ Sabancı Grubu'nu başarılı kılan faktörlerin başında ikinci kuşak ile üçüncü kuşak arasındaki uyum geliyor. Sakıp Sabancı da bu uyumu sürekli dile getiriyor.

Üçüncü kuşak arasında sivrilen isimlerin içinde ise Şevket Sabancı'nın oğlu Ali Sabancı ön sırada yer alıyor.

Ali Sabancı da tıpkı Ali Koç gibi Holding'de yeni projelerden sorumlu Başkan. Holding'i internet dünyasıyla tanıştıran da o. Top Shop gibi İngiltere'nin önde gelen hazır giyim mağazalar zincirini Türkiye'ye taşıyan da. 30 yaşındaki Sabancı'nın en büyük özelliklerinden biri, aralarında
Sakıp Sabancı'nın da bulunduğu üstlerine
yeni projeleri anlatmakta ve onları ikna etmekteki kabiliyeti. Örneğin, dışardan profesyonel almak konusundaki tutucu tavırlarıyla bilinen Sabancı Grubu'na, Aydın Yurdum gibi başarısını ispat etmiş profesyonelleri rahatlıkla taşımış. Ona göre, Sabancı'da ikinci kuşakla çok iyi iletişim kuruluyor. Eğer bir şeyin doğru olduğuna inanıyorsa, bunu sorumlu olduğu kişilere anlatıyor ve odadan istediğini almış olarak çıkıyor. İstanbul Sanayi
Odası'nın en genç Yönetim Kurulu üyesi
olan Ali Sabancı, üniversite eğitimini Amerika'da tamamladı. Colombia Üniversitesi'nde master yaptı. Sabancı, tıpkı Ali Koç gibi Morgan Stanley'de bir süre çalıştı. Şu günlerde kolları GSM ihalesi için sıvayan genç Sabancı, "Scuba Diving" (tüplü dalış) deyince akan sular duruyor. Tabii ki işten vakit kalırsa. Genç bir ekiple çalışıyor. Holding'in 22'nci katındaki odası öyle sanıldığı gibi kocaman bir ofis değil. Odasında tütsü yakmak en büyük tutkusu.


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır