Dünyanın 13'üncü takımı olan Galatasaray, Dortmund'u önceki gün evinde evire çevire yendi...
Acaba neden?..
İyi top oynadığı için mi?
Çok koştuğu için mi?..
Fatih Terim, rambo olduğu için mi? Oyuncular terminatör olduğundan mı yoksa?.. Hayır!..
Bunlar tali faktörler...
Asıl faktör, Cimbom'un, taa Derwall'den bu yana zihniyetini değiştirmiş olması...
Yönetim kadrosundan, oyuncusuna; teknik direktöründen, malzemecisine kadar...
Basit bir mukayese yapın...
İkincilikte bulunan Beşiktaş'ımızı alın...
Beşiktaş'ın içinde "devletçi" bir zihniyet var...
Galatasaray'da ise liberalizm hakim...
Cimbom'un borcu var, yine borca giriyor, kredi alıyor, proje üretiyor, cesaretle ileri atılıyor, satıyor, alıyor, yürüyor, tutuyor, bırakıyor...
Beşiktaş ise hep mal varlığı hesabı yapıyor, 16 yılda ancak bir başkan değiştirebiliyor, hem de ne sancılarla...
Beşiktaş devletçilik ise...
Cimbom liberalizm'dir...
İşte fark burada!..
Polisin polise yaptığı
Günlerdir, emniyet görevlilerinin maaşları arttırılmalıdır diye yazıyorum.
Yüzlerce telefon, faks ve e-mail aldım...
Polis ile medya arasında buzlar eriyor, dayanışma ortamı doğuyor...
Ama İstanbul'da bir grup polis, dün görev yapan TGRT kameramanına kelepçe vurdu, tartakladı, hırpaladı... Arabaya tıktı, gözaltına aldı...
Aynı İstanbul'da terörle mücadele şubesi son dönemde...
200'e yakın çeteyi çökertirken...
3 bine yakın çeteciyi adalete teslim ederken...
Yüzlerce tabanca, tüfek ve saldırı silahı ele geçirip...
Çok miktarda uyuşturucu ve patlayıcı maddeye el koyarken...
Bu grup, gazeteciye "kaçakçı hırsız" muamelesi yaptı.
Bence bunu yapan polisler, kendi meslektaşlarını hırpalamış oldular.
Tıpkı Küçükköy karakolunda "Filistin askısı" ile cürmü meşhut olan polisler gibi....
Sonra da oturmuş, içindeki bütün kini kusmuş... Mide bulandıran bir yazı döktürmüş...
40 küsur yıldır gazetecilikten geçinen Hasan Pulur, oyunu yazanlara bir de akıl vermiş:
"Bu oyunda hep televizyonlarla dalga geçmişler, gazeteleri ihmal etmişler. Halbuki bizim içimizde ne mallar var ne mallar?" diyor. Medyanın yerden yere vurulmasına çanak tutuyor...
Doğru çok "enteresan" mallar var!..
Hem davulcu yellenmesi gibi uluorta yazı yazmayı hüner sayanlar var...
Hem de kıdem kazandıkça mesleğine daha fazla kin besleyenler var...
Sıcak odasında, sütun yazdığı gazetenin ne emeklerle, kaç yüz kişinin mücadelesiyle çıkarıldığını unutanlar da var...
Medyaya eleştirinlere "arka çıkarak" ve de "çanak tutarak" Abdi İpekçi'nin kemiklerini sızlatanlar da var...
Gördünüz mü neler var neler?..
Bakanlık cezaevlerine hakim olmaya çalışırken, adliyeler fire veriyor...
Ankara Adliyesi'nde bir iblis çetesi yakalandı. Hem, böyle bir iblislik görülmüş duyulmuş değil...
Adalet bakanlığından maaş alan bu uğursuzlar, boşanmaya gelen küçük yaşta, mutsuz, kimsesiz kadınları kandırıp, fuhuşa sürüklemekle kalmıyor...
Bu kadınları adliye binası içinde "servise" sokuyorlarmış...
Daha fazla yazmaya gerek var mı?..
Temizlik yapılacak yer, yalnız cezaevleri değil!..