kapat

04.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
MEHMET ALTAN(maltan@sabah.com.tr )


Galatasaray ve Filistin askısı

Galatasaray'ın Perşembe akşamı iki olağanüstü güzel golle devirdiği Dortmund, son haftalarda yaşadığı sıkıntılara rağmen Avrupa'nın en güçlü takımlarından biri. Hem Şampiyonlar Ligi'ni kazanmış, hem de Dünya Kulüpler Kupası Şampiyonası'nı. Çok ihtimal dışı bir talihsizlik olmazsa, Galatasaray bu Alman takımını 9 Mart'ta Ali Sami Yen Stadı'nda yapılacak ikinci turda eleyerek, UEFA Kupası'nda çeyrek finale yükselecek.

Üstelik, Dortmund Teknik Direktörü Kraussa bakılırsa, Galatasaray dördüncü turun ikinci bacağını da atlarsa, rahatlıkla "finale" çıkabilir.

Bir tur önce de İtalyanlar'ın Bologna takımını saf dışı bırakan Galatasaray'ın başarılarının hiç de tesadüfi olmadığını hem Türkiye biliyor hem de dünya...

Derwall'i anmak
Çağdaş dünyanın çok önemli bir parçası olan Avrupa Birliği'ne ezeli rakibi Yunanistan karşısında ağır bir hezimete uğrayarak hâlâ katılamamış olan ve düne kadar "demir perde ülkesi" diye aşağılamaya çabaladığı Polonya'dan da sonraya kalarak, bekleme odasını Malta ile paylaşan Türkiye'nin bu "futbol başarısını" galiba daha yakından izlemek gerekmekte...

Bir ülkedeki kurumların gelişmişlik düzeylerinin farklı olamayacağı genelde kabul görür. Toplumların tüm organizmalarının "bileşik kaplar" gibi aynı düzeyde olduğu söylenir. O halde, Avrupa Birliği'ne girmeyi, "muassır medeniyet seviyesi"ne ulaşma şiarına karşın başaramadıysak, Galatasaray Avrupa futbol devlerini tekrar tekrar nasıl devirmekte?

Türkiye hiç bir zaman dışa açık bir ülke olamadı ama galiba Galatasaray, ünlü Alman hoca Derwall döneminden başlayarak yeryüzüne çok daha başarıyla açıldı.

Enerjisini akıl ile birleştirdi. Tekniği geliştikçe, kendine güvenini pekiştirdi. Dış dünya ile yapılan maçlar arttıkça, "onlardan" korkulmaması gereğini kavradı.

Üstelik şimdiki mali krizine rağmen, parasını dünyadan kazanmaya başladı. Ankara'da, devletten geçinmeli olmadı. Yeryüzüne açık her sektör gibi Türkiye'yi aştı. Nitekim, yerel lige sığamaması bundan.

Futbol ve devlet
Turizm gibi inşaat gibi Türkiye'nin dış dünya ile irtibatlanmış sektörleri ortalama gelişmişlik düzeyinden daha ileride. Zaten yeryüzüne baktığımızda, piyasa ekonomisini uygulayarak dünyanın parçası haline gelip de, kalkınmasını tamamlamamış hiç bir ülke yok. Dışa açıklık, ekonomik kalkınmanın vazgeçilmez bir ilkesi... Nitekim buna riayet edenler kanatlanır iken, diğerleri yerinde sayıyor.

Futboldaki Galatasaray başarısını ne yazık ki, toplumun tüm alanlarında, özellikle de ülkenin "en üst örgütü" olan devlette göremiyoruz. Hatta tam tersine, dünyaya açılmaya ve başarılı olmaya direnen bir devlet örgütlenmesi var.

Futbol takımının UEFA Finali'ni oynamasının çok da şaşırtıcı olmadığı bir ülkede, karakoldan "Filistin askısı" çıkması, devletin "kapalı kapılar" ardında iş çevirmeyi beceri sanmasından dolayı çürümekte olduğunu göstermekte.

Babadan kalma usüller ile çocukları "falakaya" yatıran bir güvenlik sisteminin de, yeryüzüne açılan Galatasaray örneğinden alacağı çok ders var.

Türk usulü çözüm
Devletin, nasıl gizli saklı iş çevirdiğinin en güzel örneklerinden biri, bu Filistin askısı.

TBMM İnsan Hakları Komisyonu, 267 mahkžm çocuk ile görüşerek işkence skandalını ortaya çıkardı. Karakoldaki gizli işkence odalarının yerini onlar tarif etti.

Yeryüzü ile bütünleşerek saydamlaşmanın başarı getirdiği günümüzde, işkence edilen bu çocuklar Küçükköy Karakolu kayıtlarında nezarethanede usulüne uygun süreler içinde tutulmuş görünmekle kalmıyor, bir de doktorların "darp yoktur" türündeki yalan raporlarının kurbanı oluyordu.

Ankara, Türkiye Cumhuriyeti'nin "hukuk devleti" olduğunu iddia eder. İnsan Hakları Komisyonu ise, bunun böyle olmadığını ortaya koyuyor. Komisyonun açığa çıkardıkları sadece Küçükköy Karakolu'nda işkence yapılmasıyla ve bunu saklayan resmi yalanlarla sınırlı değil. Aynı Komisyon 1998 yılında da Marmaris-Armutalan Karakolu'nda elektrik vermeye yarayan manyetolu telefon, falaka ve Filistin askısı bulmuştu. Ancak o zaman deneyimleri fazla olmadığından delilleri zaptetmemişti. O nedenle de İçişleri Bakanlığı başlattığı soruşturmayı "delil bulanamadığı" için kapatıvermişti.

Açıklık konusunda, Galatasaray ne ise, Ankara da tam tersi.

Yarasa gibi
Çocuklara işkence yapıp, kayıtlarda bunu saklayan "hukuk devleti," acaba, halkın çok ihtiyaç duyduğu evrensel düzeylerdeki başarıları sağlamak için Galatasaray örneğini takip ederek, Avrupa Birliği ilkelerini açık yüreklilikle yerine getirecek mi?

Yarasalar gibi gizli işkence odalarını mı tercih ederek toplumsal krizleri yoğunlaştıracak, yoksa aydınlığa çıkarak ülkenin özgürlük ve zenginliğini mi sağlayacak?

Yol ayrımındayız galiba.
Diyarbakır Belediye Başkanı Feridun Çelik "Jandarma Alay Komutanlığı'na götürüldüğümüzde neler olduğunun ayrıntılarına girmek istemiyorum. Birtakım kötü muameleler oldu ama bunları yaşanmamış kabul ediyorum" dedikten sonra, sorguda birisinin "Bırakın bu demokrasiyi. Avrupa demokrasisi buraya hiçbir zaman gelmeyecek" dediğini naklediyor.

Diyarbakır'da seçilmiş insanlar tutuklansa da, demokrasi düşmanlığı yapılsa da, Küçükköy Karakolu'nda gizli işkence odaları bulunsa da, biz bunların ağır ağır geçmişe gömülmekte olan bir Türkiye'nin resimleri olduğuna inanıyoruz.

Nitekim Galatasaray'ın tur atlayıp, çeyrek finale yükselmeye hazırlandığı bir başka dinamik Türkiye daha var. Üstelik o Türkiye evrensel ölçüleri benimseyip dünyayla rekabet ederek daha güçlü bir hale geliyor.

Filistin askısının geçmişte kalan Türkiye'nin, Galatasaray türü başarıların da gelmekte olan Türkiye'nin resmi olmasını diliyoruz.

Dileklerimizin gerçekleşeceğine olan inancımız ise bütün olumsuzluklara rağmen her gün biraz daha güçleniyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır