kapat

18.02.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


Alemdaroğlu'na fikir özgürlüğü

Avrupalı dostlarımız Türkiye'de demokratik standartların yükseltilmesi için gayret sarfederken arada bir bazı meseleleri simge haline getirip bizi biraz iteklemeye çalışıyorlar.

Leyla Zana'yla görüşme talebi de bunlardan biri herhalde.

Ama doğrusunu isterseniz, ben Cohn Bendit'in yerinde olsaydım, Leyla Zana'yla hapishanede görüşme talebimin reddedilmesinden çok, bir üniversite profesörünün "Türkiye'de Demokratik Standartların Yükseltilmesi, Tartışmalar ve Son Gelişmeler" başlıklı bir rapor yazdı diye hakkında soruşturma açılmasına takardım kafayı...

Bir ülkenin en özgür kurumu olması gereken bir kurumun başına çöreklenmiş olan bu zihniyeti; o ülkenin demokratik standartlarının yükseltilmesinde neredeyse baş engel olarak görürdüm çünkü.

Bütün işi bilgi ve fikir üretmek olan, bu yüzden de mutlak bir başıboşluk -evet, başıboşluk!- içinde çalışmak durumunda olan bilim adamlarının ürettikleri fikirlerden dolayı cezalandırılmalarını demokrasi çıtasının en dibe vurması olarak değerlendirirdim.

Tanör, "Son Gelişmeler" demiş ikinci raporunun başlığına. "Son gelişmeler"in ne merkezde olduğunu kendi başına gelenlerden daha iyi veren başka birşey bulunamazdı doğrusu...

Türkiye'de demokratik standartlar açısından yolunda gitmeyen pek çok şey var. Ama demokratik standartları yükseltmek için rapor hazırlayan bir bilim adamının üniversiteden atılmaya çalışılmasından daha tipik, daha sarsıcı bir örnek bulunabilir mi?

Ahh, evet! Sebep rapor yazması değil, bir takım "akçalı" meseleler denecektir. Tanör'ün YÖK Yasası'nın 36. maddesine aykırı davranmaktan sorgulandığı söylenecektir.

Ama tabii bu gerekçeye kargalar bile gülecektir...

***

Kemal Alemdaroğlu, keşke Bülent Tanör'ü para pul işlerinden harcatmaya çalışacağına, bir takım usul hataları yakalamaya çalışıp ama onu bile yapamayıp kamuoyu önünde bu kadar zor bir duruma düşeceğine, doğrudan fikirleriyle dikilseydi Bülent Tanör'ün karşısına...

Meselenin tam da raporda sözü edilen standartlar konusundaki görüş ayrılığından çıktığını söylemeye cesaret edebilseydi örneğin... Onun demokratikleşme perspektiflerine ne kadar karşı olduğunu açık açık koysaydı ortaya... Demokrasinin karşısına geçip otoriter-totaliter bir sistemin savunuculuğunu yapsaydı.

Sonuçta demokrasi karşıtlığı da bir fikirdir nihayet... Herkesin ille de demokrasinin faziletlerine iman etmesi gerekmez. Alemdaroğlu da eğer böyle inanıyorsa, özgürlük idealinin hayalci bir takım düşünürlerin gerçek hayatla hiçbir zaman çakışmayan takıntılarından başka birşey olmadığını; kitlelerin hep bir demir yumruğa gereksinim duyduğunu; böyle olmadığı ve her kafadan bir ses çıktığı zaman doğacak kaosun devleti yıkıma götüreceğini; oysa devletin bu tip demokrasi fantezilerine feda edilemeyecek kadar değerli bir varlık olduğunu savunsaydı açık açık... Toplumsal huzur için nifak tohumları saçanların toplumdan ve kurumlardan tecrit edilmesinin bir yurtseverlik görevi olduğunu cesaretle ortaya koysaydı. İstanbul Üniversitesi'nde son dönemde yol açtığı kan kaybının devlet-millet için son derece hayırlı olduğuna inandırmaya çalışsaydı bizi.

Fena mı olurdu?
Ben kaç zamandır, faşizan fikirlere de özgürlük, derken bunu kastediyorum işte!

Fikri yasakladınız mı; kaçak güreşmeye girişiyor böyle...

Sonuçta hem fikir sahibi kendini özgürce ortaya koyamamış oluyor; hem de kamuoyu onu yeterince tanıyamıyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır