Ağacın çürüğü
Pir Sultan Abdal der ki:"Ağacın çürüğü özünden olur!" Son yıllarda Türkiye'de yaşanan acıları ve çürümeyi düşününce aklıma hep bu dize geliyor.
Bir de Yaşar Kemal'in birkaç yıl önce söyledikleri.
"Bu savaş devam ettikçe hepimiz çürürüz"demişti.
Bu sözleri yüzünden 70 yaşının üstündeki yazar mahkemeye verildi, yargılandı, mahkum oldu.
Oysa gelişmiş demokrasilerde, Yaşar Kemal gibi yazarların, düşünürlerin eleştirileri, ne kadar aykırı olursa olsun, dikkate alınır.
De Gaulle'ün, kendisine Sartre'ı şikayet eden ve tutuklanmasını isteyenleri reddetmesi henüz unutulmadı.
"Sartre'ı tutuklamaya gücüm yetmez." demişti general.
Bunun üzerine "İyi ama siz Fransa demeksiniz" demişlerdi ötekiler.
İşte De Gaulle o ünlü sözünü o zaman söylemişti:
"Beyler Jean Paul Sartre da Fransa'dır."
O sıralarda De Gaulle Fransa'nın, aynı zamanda milli kahraman olan devlet başkanı, Sartre da muhalif bir yazardı.
Bir yazarın büyüklüğünü ve toplumsal etkisini anlayabilmek için, De Gaulle çapı gerekiyor demek ki!
Ama konumuz Yaşar Kemal'e ve diğer yazarlara yapılan haksızlık değil.
***
Yaşar Kemal, ne yazık ki haklı çıktı. Son günlerde basında yer alan skandal kırıntıları, yıllarca süren çatışmaların bizi içten içe çürüttüğünü hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarıyor.
Susurluklar, Batmanlar, devletin "rutin" dışına kayan işleri, binlerce faili meçhul cinayet, kaçırılan insanlar, Hizbullah vahşeti, fidyeler, rüşvetler, uyuşturucu ve silah kaçakçılığından edinilmiş servetler... Bunların hepsi Güneydoğu bataklığının ürünü.
Basının el yordamıyla yakaladığı haberler ise buzdağının su üstündeki kesimi.
Bataklığın ne kadar derin olduğunu tahmin bile edemiyoruz.
***
Son günlerde devletin, hukuk dışı uygulamaları savunma çabasına tanık olunca, Türkiye'de hukuku savunmanın ne kadar zor bir iş olduğunu daha iyi anlıyorum.
Teröre ve rejimi tehdit eden akımlara karşı, ancak hukuk dışı yollardan mücadele edilebilirmiş, başka bir şey mümkün değilmiş gibi bir hava yaratılıyor.
Oysa tarih tersini gösteriyor bize.
Kanın kanla yıkanmayacağını anlatıyor.
Şiddetin şiddet doğurduğunu kanıtlıyor.
***
Bir başka önemli boyut da bu tip olaylarda aydınların rolü.
Amerika'nın Vietnam'da yaptığı zulmü Amerikan basını ve aydınları ortaya çıkardı.
Mai Lai katliamını yine aynı çevreler yargıladı. Amerikan askerlerinin Vietnam köylerinde sivilleri öldürmesi, kızların ırzına geçmesini Amerikan filmleri gösterdi bize.
Çünkü aydınlar bir toplumun vicdanı olmalı.
Emile Zola, Yaşar Kemal, Gunther Grass, Thomas Mann, Arthur Miller, Atilla Josef, Antonio Gramsci, Nazım Hikmet gibi aydınlar.