Cezaevlerine, "aşırı duyarlı" X-Ray cihazlarıyla donatılmış kapılardan girilmesi... Bunun ardından da avukatların "elle" aranmaları... Ve uygulamanın Adalet Bakanı Türk tarafından, "...iyi ama mesleğini kötüye kullananlar var," diye savunulması avukatları ayağa kaldırdı. Hele hele cihazların Burlington marka çorapların kenarındaki minik metal rozetlere, kadın avutların sutyenlerinin kancalarına, ayakkabıların tokalarına çalması Bakan ile Barolar Birliği'nin arasına açtı.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Eralp Özgen, "Bu uygulamalar sürerse avukatlar müvekkilleriyle görüşmeye gitmeyecek. Savunma hazırlanamayacak. Davalar uzayacak," diyor.
Birlik cezaevlerine girenler arasında, kontrol açısından ayrımcılık yapıldığı kanaatinde: "Cezaevlerine girişte; hakimler, savcılar, jandarma komutanları, mülki amirler aranmıyor. Avukatların aranması çifte standarttır, kutsal savunma hakkının hiçe sayılmasıdır."
Başkan Özgen, "Duyarlı kontrol kapılarına kontrola karşı değiliz. Ancak aletleri öyle hassas ayarlıyorlar ki neticede cezaevine terlikle girmek zorunda kalıyoruz. Bu da mesleği hakir görmektir. Bazı bayan arkadaşlarımız içeri bile giremediler," diyor.
Avukatların içeriye cep telefonu, silah ve benzeri yasak araçlar soktuklarına ilişkin olarak da şunları söylüyor: "Kaçını avukatlar içeriye sokmuş belgelesinler. Hakime ve savcıya güveniyorlar, avukatlara güvenmiyorlar. Hizbullah olaylarına karışan avukat adı duyulmadı ama 20 yargıç hakkında soruşturma açıldı" diyor. Ve ekliyor: "Arıyorlar. Şüphelendik diyerek belgelerimize el koyup savcıya gönderiyorlar. Savcı kim? Karşı taraf. Böyle şey olmaz."