kapat

18.02.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.


Sakın ha Oğuz!

Süleyman Seba, Beşiktaş'a tam 16 yılını verdi. 9 şampiyonluğun 5'i onunla yaşandı. 22 kupa alındı onunla... Şeref Stadı'nda top oynadığımız dönemlerde kedi gibi fareler çıkardı. Beşiktaş oradan; Akaretler Plaza'ya, Fulya Tesisleri'ne, Çilekli Tesisleri'ne gelerek yıllarca başarıdan başarıya koştu. Sonunda verdiği sözü tuttu. Asaletli bir insan olduğunu gösterdi. Ve hepimizi hüngür hüngür ağlatan o muhteşem konuşmasıyla başkanlığa veda etti.

Türkiye efsanevi başkanlar gördü. Süleyman Seba gibi, Ali Şen gibi, Trabzonspor'u tek başına sırtlayan Mehmet Ali Yılmaz gibi ve sportif açıdan baktığımızda Faruk Süren gibi.

F.Bahçe'ye gelelim. Pazar günü kongre var. Vefa Küçük'ün bir açıklamasını hatırlatayım: "Ayın 21'inde takımın teknik menajerliğine Oğuz Çetin gelecek."

Oğuz kardeşimden biraz söz edeyim. Diyelim ki, ayın 21'inde Oğuz futbolu bıraktı ve F.Bahçe'ye menajer oldu. Oğuz'un futbolculuğuna konuşacak bir şeyim yok. Ama teknik menajerlik Oğuz için yeni bir iş. Şimdi açıkça konuşalım. Oğuz'un teknik menajer olduğu bir yerde F.Bahçe Kulübü istese de örneğin bir Fatih Terim'i, bir Mustafa Denizli'yi, bir Erdoğan Arıca'yı takımın başına getiremez.

Diyelim ki, Avrupa'dan bir antrenör getirdiniz. Mesela Capello... Kariyeri belli, Avrupa standartlarında bir teknik adam... Futbolu yeni bırakmış Oğuz'un altında çalışmaz. Rıdvan, F.Bahçe'ye geldiği zaman başarılı olamayacağını açıkça söylemiştim. Bunun nedeni camianın yapısında... Gerçi Oğuz oturaklı bir çocuktur. Futbolcu üzerinde ağırlığı vardır. Rıdvan gibi daldan dala konan bir yapısı da yoktur. Ama Oğuz bu işi iyi düşünsün. Diyelim ki, bu sene Turan'la F.Bahçe devam etti. Bu takımın başarısızlığı ortada. Yeni transfer yapma imkanı yok. Oğuz'un moral motivasyonuyla diyelim ki, bu takım % 10 farketti. G.Saray'la arasındaki puan farkını kapatması mümkün değil.

Sezon sonu Oğuz, yönetim kuruluna dönüp, "Hakan Şükür'ü, Okan'ı, Ümit'i istiyorum. Beşiktaş'tan şu iki oyuncuyu alalım. Trabzonspor'dan şu iki oyuncuyu, Antalyaspor'dan şunu, şunu istiyorum" dediği zaman bütün bunlar olacak mı?

Oğuz'u rahat çalıştırmazlar
Yabancı transferlere gelelim... Oğuz futboldan yeni kopmuş durumda. Yurtdışındaki oyuncuları takip etme şansı yok. Artı, F.Bahçe yönetim kurulunda her zaman burnunu futbol şubesine sokmak isteyen çok sayıda insan vardır. Rahat çalışma imkanı olmaz. Dünyanının her yerinde olduğu gibi başarı ve başarısızlıkta daima teknik adamlar sorumludur.

F.Bahçe'ye Oulare'yi alan arkadaşlar, Kocaeli'nden 21 yaşındaki Ahmet Dursun'u görüp alamamışlar. Ahmet Dursun'un fiyatı 1 milyon mark. Oulare'nin fiyatı 7 milyon mark. İşte F.Bahçe'de Okocha, Baliç satılıp, Sergen gönderilip, Preko, Johnson ve Oulare'ler ile bir sonuca varılması düşünülüyorsa, bunlar yanlış hesaplardır.

Oğuz'u çok severim. Ona bir ağabey olarak, F.Bahçe'ye futbol şubesi sorumluluğu yapan, camianın içinde yaşayan bir insan olarak bazı önerilerde bulundum. Bütün bunları düşünerek F.Bahçe'ye gelecekse başımızın üzerine...

Ali Şen'i en iyi tanıyan insanlardan biriyim. 52 yaşındayım. Hiçbir insanla çocukluğumdaki delikli yüz para kadar menfaatim olmadığı gibi Ali Şen ile de hiçbir işim olmamıştır. Ama iki aydır rahatsızım. Eğer elimde olsa, 2000'de "Nobel İnsanlık Ödülü"nü hiç düşünmeden manevi ağabeyim Ali Şen'e verirdim. Buradan F.Bahçe camiasından birçok insanın ne demek istediğimi anlayacağını ümit ederim. Pazar günü sağlığım el verirse oyumu da Vefa Küçük'e vereceğim.

Spor Yazarlari sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır