Radyo TV Üst Kurum'lu (RTÜK), Körfez Savaşı sırasında Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in bile yapmadığını yaptı ve dünyaca ünlü haber kanalı CNN'in Türkiye ayağı olan CNN Türk'e kapatma cezası verdi. CNN Türk'le birlikte, RTÜK'ün eski başkanı Ali Baransel'in başında bulunduğu TGRT televizyonu da "ilk kez" kapatma cezasına çarptırıldı. Kanalın ceza almasına filmlerinde dünyayı kurtaran Cüneyt Arkın'ın programı neden oldu.
RTÜK, 16 Şubat Çarşamba günü yaptığı toplantıda, yayın izleme ve değerlendirme raporlarını görüştü. Sonuçta birçok kanala ve radyoya ceza yağdı. Bunlar arasında en ilginci kuşkusuz CNN Türk ve TGRT'ye verilen cezalardı.
CNN Türk, Mehmet Ali Birand'ın sunduğu "32. Gün" programı; TGRT ise "Malkoçoğlu" Cüneyt Arkın'ın sunduğu "Babacan" programı nedeniyle ceza aldı.
Ancak Ortadoğu'yu cehenneme döndüren Saddam Hüseyin bile canını sıkan onca yayına rağmen CNN yayınını kesmemişti. Ancak CNN, Saddam'ın bile yapmadığı uygulamayla RTÜK yüzünden Türkiye'de karşılaştı.
Abdullah Öcalan'ın yakalanıp Türkiye'ye getirilmesinden sonra pekçok siyasetçinin defalarca gündeme getirdiği sorunun, TV programında işlenmesi RTÜK için kapatma gerekçesi oldu. "Öcalan bundan sonra Mandelalaşacak mı," sorusunun tartışıldığı "32. Gün" Programı nedeniyle kanalın bir gün kapatılması kararlaştırıldı. 13 Ocak 2000 tarihinde yayınlanan programda, Yargıtay'ın APO hakkında aldığı karar değerlendirilmişti. Programa MHP'li Bayındırlık Bakanı Koray Aydın, Avrasya Stratejik Araştırmalar Direktörü Doç.Dr. Ümit Özdağ ve AİHM'den Wolfang Pekhart katılmıştı.
ÜMİT ÖZDAĞ: Batı Avrupa'da yoğun bir kampanya başlayacak. Bu kampanya Abdullah Öcalan'ın artık Türkiye'de idam cezasının tamamen kaldırılıp idam sürecinden kurtarılması üzerine kurulacak.
M.A. BİRAND: Soru oraya gelip dolaşıyor. Size de onu sormak istiyorum. Öcalan bundan sonra Mandelalaşacak mı?
Yani "free Öcalan, bırakın Öcalan'ı" o noktaya mı gelecek?
ÜMİT ÖZDAĞ: Bunu yapmak isteyecekler ama Mandela kavramını Öcalan'a taşımak yani çok zor. Avrupa'da da vicdanlı insanlar var. Öcalan ve Mandela'nın benzer olmadığı biliniyor. Ama, Öcalan etrafında bir efsane örülecek ve siyasi suçlu olduğu ve bundan dolayı çıkarılması gerektiği, 30 bin kişinin katili olmadığı ileri sürülecek. Türkiye'de de bu konuda gazetelerde yorumlar çıktı. Avrupa'da da bu yönde kampanyalar sürecektir.
M.A. BİRAND: Bitirmek istiyorum. Batı'nın Türkiye'nin tereddüt ettiği sonucuna varıp Türkiye'ye baskı yaparak Öcalan'ı serbest bırakın diyeceğini mi sanıyorsunuz?
VOLFGANG PEUKERT: Hayır sanmıyorum böyle bir taleple niye gelsin Batı. AİHM kendisi adil bir mahkemeyle bu şekilde sonuçlandığı ve bu hükmü giydiğini kabul edecek olursa belki idam edilmesini, idam cezası değil, ömür boyu hapse çevrilmesi şeklinde bir düşünce belki olabilir ama bu da özellikle Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin içeriğine göre düşünülebilir. Kaldı ki, birtakım nedenler biliyoruz ki, insan haklarının korunması ile ilgili olarak birtakım şeyler yapıldığını biliyoruz Türkiye'de. Fakat Abdullah Öcalan'ın da diğer taraftan başka ülkelerde herhangi bir şekilde birtakım haklardan yararlanabileceğini sanmıyorum. Oralarda da pek fazla iyi bir ismi olduğunu söyleyebilmek mümkün değil.
M.A. BİRAND: Yani, Öcalan bir Mandela değil, diyorsunuz öyle değil mi?
VOLFGANG PEUKERT: Hiçbir zaman Öcalan ile Mandela arasında bir karşılaştırma yapmanın dahi mümkün olduğu kanısında değilim. Dolayısıyla o açıdan tamamen karşıyım o konuya.