kapat

06.02.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
S u p e r o n l i n e
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
"Kurt" hâlâ hafızalarda
1986'da demokrasi nidalarıyla başa gelen Cumhurbaşkanı Kurt Waldheim'in de gerçek bir Nazi subayı olduğu anlaşılmıştı.

Neo-Nazi Özgürlük Partisi'nin koalisyona dahil edilmesiyle patlayan Avusturya krizi, Avrupa tarihinde bir ilk değil... Avusturya'nın yoğun gündeminde gözden kaçan, ancak hiçbir zaman unutulmayan gerçek bir Nazi daha var. Tam on yıl boyunca (iki dönem) Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği gibi önemli bir görevi yürüten, altı yıl da Avusturya Cumhurbaşkanlığı yapan, ancak daha sonra Nazi olduğu anlaşılan "Kurt Waldheim..."

GEÇMİŞİNİ HEP SAKLADI
Hukuk ve diplomasi eğitimi alan 1918 doğumlu Waldheim uzun yıllar Avusturya dışişleri bakanlığında çeşitli görevlerde bulundu. 1971 yılında Avusturya Cumhurbaşkanlığı'na aday gösterilen Waldheim, seçimi kıl payı kaçırdı ancak 1972 yılında Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği'ne getirildi. Beş yıllık görevinin ardından ikinci bir dönem daha aynı göreve seçildi.

Başarılı bir diplomat ve demokrat bir devlet adamı görünümündeki Waldheim'ın karanlık geçmişi, 1986 yılında Cumburbaşkanı seçildikten sonra ortaya çıktı. Dünya Yahudi Kongresi, iki dönem BM Genel Sekreterliği yapan Waldheim'ın eski bir Nazi subayı olduğunu ortaya çıkarınca kıyamet koptu.

Waldheim, İkinci Dünya Savaşı sırasında istihbarat subayı olarak Yugoslavya ve Yunanistan'daki Yahudilerin sürülmesine yardımcı olmuştu. Cumhurbaşkanlığına demokrasi ve insan hakları misyonuyla seçilen Waldheim, Nazilere hizmet etmişti. Waldheim'ın Nazi geçmişi biranda dünya gündemine düştü. Waldheim bu iddiaları önce reddetti ancak daha sonra itiraf etmek zorunda kaldı.

İSTENMEYEN ADAM OLDU
Skandalın patlak vermesinin ardından Waldheim'a yoğun bir istifa baskısı uygulanmaya başlandı. Washington, bir yıl sonra 1987 Mayıs'ında Waldheim'ı istenmeyen adam ilan ederek Amerika'ya girişini yasakladı. Avrupa'da yer yerinden oynadı. Büyük kampanyalar, protestolar düzenlendi. "Amerika Waldheim'ı istemiyor" yazılı bir milyon posta kartı basılarak tüm dünyaya dağıtıldı. Avrupa, tıpkı bugün olduğu gibi, Avusturya'yı yalnız bırakmakla tehdit etti. Bıraktı da... Bir Avusturya'dan "çıt" çıkmıyordu. Gerek siyasi partiler, gerekse halk, uluslararası baskılara rağmen Waldheim'ı desteklediler. Waldheim bu destek sayesinde dünyayı karşısına almak pahasına görev süresinin sonuna kadar cumhurbaşkanlığını sürdürdü.

KİMSE ONUNLA GÖRÜŞMEDİ
Waldheim dönemi boyunca bütün Avrupa'da yalnız bırakılan Avusturya, Avrupa Birliği'ne ancak Waldheim döneminin yalıtılmışlığından kurtulduğu 1995 yılında girebildi. Waldheim ile görevi sırasında hiçbir Amerikalı ve Avrupalı lider görüşmedi. Kendisi de ülkesinin dışına çıkamadı. Papa 2'nci Jean Paul ve birkaç Arap şeyhi, Waldheim ile görüşen kişiler olarak tarihe geçti. 81 yaşındaki Waldheim, Salzbourg kentindeki Attersee bölgesinde gözlerden uzak bir hayat sürüyor. Malikanesinden dışarı bile çıkmayan Waldheim, kimseyle de görüşmüyor. Avusturya ise, hala Avrupa Birliği içindeki aykırı politikalarıyla dikkat çekiyor. NATO ittifakına katılmayan Avusturya, Kosova'daki operasyonları sırasında NATO'nun hava sahasını kullanmasına izin vermedi.

Karar "gizli zirvelerde" alındı
Avusturya'da hükümeti kuran faşist lider Heider'e yönelik tavır, son aylarda yapılan gizli toplantılarda kararlaştırıldı.

AVUSTURYA Cumhurbaşkanı'nın, nazileri iktidara getiren hükümet programını onaylamasının ardından, Avrupa'nın tepkileri birbiri ardına gelmeye başladı. Bunlar bir anda ortaya çıkan tepkiler değil, daha önce yapılan gizli toplantılarda düşünülmüş, kararlaştırılmış tepkilerdi. Avusturya'da hükümeti kurma çalışmaları sürerken Avrupalı Dışişleri Bakanları da kapalı kapılar ardında, ırkçı Joerg Haider'in iktidara gelmesi durumunda ne yapacaklarını konuşuyorlardı. Haberi veren New York Times gazetesine göre, bu gizli toplantılarda, sert tepki verilmesi kararlaştırıldı. Danimarka Dışişleri Bakanı da bu gizli toplantıları doğruladı.

Avusturya'nın ırkçı hükümetine dünyadan ve Avusturya'dan tepkiler sürüyor. Avusturya'daki Haider karşıtı gösteride elliden fazla insan yaralandı. Cuma ve cumartesi günleri sokaklara taşan tepkiler binlerce insanın katıldığı ayaklanmalara dönüştü. Göstericilerle polis arasında çatışmalar çıktı. Taş ve sopalarla saldırılan polislerden dördü yaralandı. Göstericiler arasında Avusturya'da yaşayan çok sayıda yabancının da bulunması dikkat çekti.

ANKARA HUZURSUZ
Başbakan Bülent Ecevit, Avusturya'daki gelişmeler konusunda endişelerini dile getirdi. "Avusturya'da ırkçı olarak bilinen bir partinin hükümet ortaklığı, gerek AB'de gerek ABD'de derin kaygı uyandırmıştır. Yakın geçmişte Avrupa ırkçılıktan büyük zarar görmüştür. Avusturya'da değil, başka Avrupa ülkelerinde de yabancı düşmanlığı ciddi bir tehlike olma durumunu sürdürmektedir" diyen Ecevit "Avusturya'da çok sayıda yurttaşımız vardır. O bakımdan bu konuyla özel olarak ilgiliyiz" ifadesini kullandı.

Korkacak bir şey yok
Büyükelçi, ırkçı lider Haider'in gelişiyle ülkedeki Türkler'in yaşantılarında değişiklik olmayacağını ve korkmamalarını söyledi.

AVUSTURYA'DA ırkçı lider Jörg Haider'in Özgürlük Partisi'nin iktidara gelmesiyle gözler Türkiye-Avusturya ilişkilerine ve Avusturya'da yaşayan Türklere çevrildi. Avusturya'nın Ankara Büyükelçisi Dr. Ralph Scheide, "Korkacak bir şey yok" dedi. Scheide, "Avusturya'da 150-200 bin Türk var. Müslümanlığın resmi din olarak kabul edildiği ilk ülke de Avusturya'dır" dedi. Büyükelçi, Haider'in seçilmesine sebep olarak "İki parti uzun zamandır iktidarda. Bu yorgunluğa neden olur ve demokrasilerde sıkça karşılaşılan bir durumdur. Avusturyalı da değişiklik istedi" dedi. Haider'in oyları arasında halkın "yeni siyasiler görme" hevesi yattığını belirten Scheide, gerçekten Haider'i isteyenlerin yüzde 10'dan az olduğunu düşündüğünü söyledi. Avusturya'ya karşı tepkilerin erken verildiğini söyledi ve ekledi: Mesajım Avusturya'da yaşayan Türkler'e. Çünkü SABAH Avusturya'da çok okunan bir gazete, lütfen bana yardımcı olun Türkler'in yaşantılarında bir değişiklik olmayacak...

Sibel YEŞİLMEN-DİPLOMATİK MUHABİR


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır