Alemdar Paşa yönetimi
Türk devlet yönetimi iki yüz yıldan beri Alemdar Mustafa Paşa'nın hiddetine göre biçimlenmiştir. Kolay kolay da değişmez... Bizde en şiddetli merkeziyetçilik, Sened-i İttifak ile geldi. Anadolu ve Rumeli derebeylerini toplayan Alemdar Paşa, imzalattığı Sened-i İttifak ile merkezin yetkilerini genişletmiş ve derinleştirmişti.
1808'den bu yana bu hoyrat merkeziyetçiliği ne meşrutiyet, ne de cumhuriyet değiştiremedi. Bu cesareti gösterecek hükümet çıkmadı.
***
Kamu hukukçuları Sened-i İttifak'ı, ilk anayasa girişimimiz olarak kabul ederler. Demek ki Türk anayasalarında merkeziyetçilik, padişah değiştiren sadrazam keyfiyle biçimlenmiş...
Bu geleneğin iki önemli öğesi vardır ki, değişimi imkânsızlaştırır. İçişlerinde valilerin, Maliyede müfettişlerin muhafazakârlığı hiçbir değişime ve hele reform nitelikli düzenlemelere fırsat vermez.
***
55. Hükümet zamanında yerel yönetimler reform tasarısı hazırlanmıştı. Siyasetçiler yetki devrini esas alan düzenlemeler getirmişti. Merkezi hükümet, yetkilerinin önemli bölümünü yerel yönetimlere veriyordu. Üstelik mali kaynaklarla donatılan belediyeler, halka daha etkin hizmet vereceklerdi. Yılmaz hükümetinin bu cesur tasarısı seçimler nedeniyle yasalaştırılamadı.
Sonra yeni bir tasarı hazırlanması istendi.
İçişleri'nde valiler, Maliye'de müfettişler yetki devrine niyetli olmadığı için tam manasıyla bir karakuşi tasarısı ortaya çıktı. Bu tasarıyı savunan kimse yok.
ANAP kadrosundan bakan olanlar bile kendi partisinden seçilmiş içişleri ve maliye bakanlarının ortaklaşa hazırladıkları kanun tasarısını imzalamıyorlar. Çünkü hiçbir reform içermediğini gördüler. Hatta böyle sudan bir yasa çıkacağına eski yasayı muhafaza etmenin daha akılcı olduğunu belirttiler.
***
Bu durum doğrusu koalisyonun diğer iki ortağının işine gelmiştir. Çünkü ANAP'ın hazırlayacağı yerel yönetimler reform tasarısının böylesine sıradan nitelik kazanması koalisyon ortaklarını mutlu eder. Zira ANAP'ın bu reform yasası ile toplayacağı siyasi prim engellenecektir.
Eski yasaya göre Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü lağvedilecek ve bu yetkiler yerel yönetimlere verilecekti. Şimdi bu tasarı ile bu husus imkânsızlaştırılmaktadır ve Köy Hizmetleri'ni elinde bulunduran DSP, istediği rahatlıkta politikasını uygulayabilecektir.
Yeni tasarı ile öngörülen gelir kaynaklarının getireceği uygulama güçlükleri ve tahsilat bürokrasisi hem mükellefe, hem yerel yönetime öylesine zorluklar yaratmaktadır ki, böyle bir öngörüyü hazırlayanlar bile hayretle karşılaşmışlardır.
***
Yerel yönetimler reform tasarısı eğer 2000 yılı başında gerçekleştirilecek esnek anlayış ve hazırlık cesareti içinde değilse; geleceğe bakışımızın demokrat ve siyasetimizin cesur olduğunu söyleyemeyiz.
Açıkçası elli yıllık mücadelemize rağmen demokratlık yolunda bir arpa boyu gidebilmiş değiliz demektir.
Eğitim, çevre, sağlık, kültür gibi önemli hizmetlerin yerel yönetimlere devrine tahammül edemeyen bir merkezi yönetim anlayışının demokrasi iddiası boştur ve tutup rafa kaldırılmalıdır.
Turizm Bakanı Mumcu ile Çalışma Bakanı Okuyan bu tasarıyı imzalamamakta ısrarlı olduklarını söylüyorlar.
Pekiyi sonuç ne olur?
Bu tasarı böylesine tutucu düzenleme zaaflarıyla gelirse işin sonu abes olur. Gelmezse, yerel yönetimlere devredilecek demokrasi cesaretimiz olmadığı anlaşılır.
İkisinin de savunulur yanı yoktur.
***
Sened-i İttifak, merkezi idareye kafa tutmaya meraklı derebeylerinin burnunu sürttü. Sadrazam olarak Alemdar Paşa isi bütün yetkileri elinde tutmak istiyordu. Bir ay sonra bir isyan ile Alemdar Paşa öldürüldü. Hevesi kursağında kaldı ama, iki yüz yıldan beri uygulanan sert merkeziyetçilik kök salmış oldu.
Anlaşılıyor ki bugünlerde de Yerel Yönetimlere nefes aldırmayan Ankaralı hiddet erbabı yöneticiler var.
Her ikisi de tahilsizliktir... Ama kimin umurunda...