kapat

05.02.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
S u p e r o n l i n e
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Abdi İpekçi'yi öldürmek..

Abdi İpekçi öyle değil, böyle öldürülür işte.. 21 yıl önce ne nutuklar atılmıştı.. "Abdi İpekçiler ölmez.."

"Bir Abdi ölür, bin Abdi doğar!.."

Hani nerde.. Abdi İpekçi'nin yerine bir Abdi İpekçi daha koyamadığımızın en büyük kanıtı Milliyet gazetesi.. Bugünkü Milliyet, "Abdi'nin Milliyet'i" mi?..

21 yıl sonra, Mustafa Sarıgöl ve Erhan İşözen hatırladılar İpekçi'yi.. Bir anıt dikmeye karar verdiler, yaşadığı ve öldüğü sokağın köşesine..

Açılış'ta 300 kişi ya vardı, ya yoktu.. Ayni saatlerde bir tarikat liderinin cenaze töreninde 10 bin kişi varken..

Neden?..

En başta medya sahip çıkmadı, büyük ustasına.. Simgesine..

Bir gece evvel televizyonlar, açılış günü gazeteler gümbür gümbür anlatsalardı günün anlam ve önemini, o bir avuç katılıcı, birkaç avuca çıkabilirdi belki.. Uzun uzun konuştu bir yığın insan.. Bir tek açılışı yapan adını bilmediğim belediye görevlisi anlamlı konuştu.. "Bal gibi öldü işte, Uğur Mumcuların Ahmet Taner Kışlalıların da öldüğü gibi" dedi..

Bir de kızı Nükhet, çok duygusal, ama çok doğru şeyler söyledi.

Ötekiler herkesin bildiği şeyleri tekrar ettiler. Tatsız tutsuz şeyler anlattılar.. Bir kişi çıkıp gazeteci Abdi İpekçi'yi orada toplanan ve onu belki de hiç tanımayan gençlere anlatmayı denemedi. Konuşanlar onu tanımıyordu ki..

Hasan Pulur ordaydı.. Vasfiye Özkoçak, Rüçhan Ünver gibi en yakın çalışma arkadaşları ordaydı.. "Medyada çıkan her yalan haber Abdi İpekçi'yi bir daha öldürüyor" diyen Abdi İpekçi'nin Metesi, Mete Akyol ordaydı.. Onlara "Konuşun" demek kimsenin aklına gelmedi.

Sonra heykel açıldı. Pardon açılamadı. Kurdela çekilince bayrak süzülecekti, ama bir sivri akıllı tepede düğüm attığı için, heykele tırmanıp, bayrağı arka cephede toparlamak zorunda kaldılar.

Anıt da bende hayal kırıklığı uyandırdı. Görkemli ve anlamlı bir İpekçi heykeli yerine, bir büst yapmış Gürdal Duyar.. Etrafında ayazma havası veren bir kemerli çerçeve koymuş..

Ünal Özüak "Çok hristiyan çizgiler bunlar" dedi.. Haklı..

Tepesine bana sorarsanız bir kartal konuyor. Barış Adamı Abdi İpekçi'nin tepesinde, defne dallı bir güvercin değil de bir şahin koymak.. Pes..

Proje Mimarı Erhan İşözen dostum, bu heykele nasıl imza attın sen..

Ve de anıt, trafiğe ters duruyor. Tek yönlü yoldan akan trafik, anıtın arkasını görüyor. Ya anıtı 180 derece çevirmek gerek, ya da trafiği ters yüz etmek.. Bu heykeli koyarken kimse yola gidip bakmamış mı?..

Bu ülkede ilk defa bir gazetecinin heykeli dikiliyor..

Medyanın kendi ustasına takındığı tavra bakın.. 18.00 civarında evdeyim.. NTV ve CNN Türk, olaya haber değeri vermemişler. atv Ana Haber bülteninde saat tuttum, Ali Kırca 1 dakika 15 saniye ayırmış topu topu.. Barış Manço'nun anılmasını nerdeyse 45 dakika konuşurken.. Öbürlerini izlemedim, ama bana yazabilirler, eğer 30 saniyeden fazla haber yapmışlarsa..

Size birşey diyeyim mi?..

Abdi İpekçi pisi pisine ölmüş.. Onu unutarak bir kere daha öldürmüşüz.. Ağlayanı kalmamış!..

Türkiye'nin Allahlık Örgütleri
Tüm Türkiye birkaç haftadır Hizbullah'tan başka bir şey konuşmaz oldu. Sanki başka örgüt yokmuş gibi. Oysa bu memleketin "yeraltı kaynakları" bildiğiniz gibi değil. Alın size Allahlık birkaç örgüt daha.

Estağfurullahçılar:
Bunlar tarihin mütevazi örgütü. "Buyrun önce siz.. Olur mu mirim, lütfen önce siz?" demekten örgüt militanları bir türlü yeraltına inememişler. Bu yüzden ele geçmeleri çok kolay. Sorgularında her soruya "Aman efendim ne haddimize... Biz kiiim, dedikleriniz yapmak kim?!" şeklinde cevap veren örgüt militanları kendi içinde "Reca ederimciler" ve "Ölümü görün valla olmazcılar" gibi fraksiyonlara ayrılıyorlar.

Eeeyvallahçılar:
Harbi delikanlılardan oluşan bir örgüt. Alişan'ın "Delikanlılığın Kitabı"na inanıyorlar. Sık sık "Var ya" şarkısıyla zikir yapan örgüt, minibüslere korna çalanları, kadın-erkek eşitliğine inandığını söyleyenleri, karısının soyadını alanları ve de taksiye bindiği zaman "şu müziğin sesini keser misiniz?" diyenleri "Gesi Bağı" yapıp Prestij Plaza'nın altına gömüyorlar.

Maşallahçılar:
Sünnetten korkup yıllardır fenni sünnetçilerden kaçan ve bu yüzden yeraltına inen bir örgüt. Sünnete kökten karşılar ve "Oldu da bitti maşallah" felsefesini kökten reddediyorlar. "Uzaklara uçma kuşum uçup da gitme yorulursun" inanışını ise ölümüne destekliyorlar ve pilav yemiyorlar. En bilinen sloganları "Yaş kesen baş keser, çiçek dalında güzel, giden geri gelmiyor. Gelse dedeminki gelirdi. Mal canın yongası." Yapılan aramalarda toprak altından pek çok hokkabaz ve fenni sünnetçi cesetiyle karşılaşan güvenlik kuvvetleri örgütün bir numaralı düşmanı ve hedefi Kemal Özkan'ı koruma altına aldı. Reklamlarını kamyonlarla yapıyorlar..

Mazallahçılar:
Bu örgütün bir diğer adı da "Şeytan kulağına kurşuncular". Sık sık tahtaya vurarak kulaklarını çeken örgüt üyelerini çekiştirmekten omuzlarının hizasına inmiş kulak memelerinden tanımak çok kolay. Kuruluş gayesi "nazar değmesine engel olmak" olan örgütün onursal lideri de Nazarbayev. Örgüt özellikle renkli gözlülere gıcık ve bu tipleri yakalayıp nazar boncuğu gibi içiçe geçirdikten sonra kara kedilerle dolu mahzenlere atıyorlar.

İllallahçılar:
Elektrik kesintileriydi, trafik terörüydü, hayat pahalığıydı, Banu Alkan'dı derken üşütmesine ramak kalmış militanlardan oluşan örgütün üye sayısı her geçen gün artıyor. Diğer adı "Hafazanallahçılar" olan örgüte katılım Recai Kutan'ın suni açıklamalarıyla rekor seviyeye ulaştı. Örgütün tek ve değişmez inancı "Bu ülke adam olmaz abi!" Bu inanışa her geçen gün daha sıkı bağlanan örgüt militanları umutlarını toprağa gömerek eylem yapıyor.

Evelallahçılar:
İnandıklarından umudunu hiç kesmeyenlerin kurduğu bir örgüt. Örgütün bir diğer fraksiyonu da "İnşallahçılar". "Allahtan ümit kesilmez" felsefesiyle yoğrulmuş örgütün en radikal kanadı "Bu sene Fener kesin şampiyon olur"cular.

Hizip'ullahçılar:
Bu örgüt deniz ürünlerine meraklı Sosyal Demokratlardan oluşuyor. Son seçimlerde partilerinin barajın altında kalmasına sebep olunca sualtına kaydılar. Örgüt kurbanlarını Altı Ok'la işkence yaptıktan sonra "Deniz Bağı" ile etkisiz hale getirip siyasi mefta yapıyor. Örgüte ait evlerde yapılan aramalarda önceki önceki seçimlerde kendilerine bağlanan suya düşmüş pek çok umuda da rastlandı. Seçimden sonra sırra kadem basan ruhani liderlerinin Antalya civarında olduğu tahmin ediliyor. hakanutku@hotmail.com

Ben!..
Son on yılda Türk- Yunan dostluğu üzerine en çok yazan gazeteci benim.

Başkasının her satırına, on satır koyacak kadar fazla hem de.. Bu dostluğa baş koymuşlardan biriyim yani.. Yazılarımın temelinde Türk ve Yunan uluslarının zaten dost oldukları yatar.

Politikacılar tarafından durmadan düşmanlık temasının kazınması sonucu bugünkü duruma geldiğimizi anlattık..

Barışta en büyük rolü iki taraf medyasının oynayabileceğini ileri sürdük..

"Medya politikacı aletliğini bırakıp, ulusların gönüllerine tercüman olsa, Ege'nin iki yakası öyle bir araya gelir, bu iki tarafa da öyle büyük yarar sağlar ki.." dedik, bıkmadan usanmadan..

Yazdıklarım Yunanistan'da da yankı bulmuş olmalı ki, Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Ödülü'nün Yunan Jürisi, 1994-95 yıllarında, Türk- Yunan Dostluğuna en çok hizmet eden gazeteci olarak beni seçti. Verdikleri ödül, çalışma odamın duvarını süslüyor, beş yıldan beri.. Bunları övünmek için yazmıyorum.

Nihayet oluşan barış ortamında medyaya düşen görevleri konuşmak üzere bir Türk- Yunan gazeteciler toplantısı düzenlenmiş, Atina'da.. Türkiye'den bir gurup gazeteci seçmiş, götürmüşler.. Kim seçmiş, hangi kıstasa göre seçmiş, bunu bana açıklamak zorundalar..

En başta Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi.. "Kim niye seçildi, Hıncal niye aranmadı"nın gerekçelerini bekliyorum..

Eşi dostu toplayıp Plaka'ya çiftetelli oynamaya gitmedilerse eğer, verecekleri mantıklı bir yanıt vardır.. Olmalı.. Ya da özür dilemeliler, benden!..

TEBESSÜM
Fıkra Yıldırım Tuna'dan..

Adam barda uzun süredir bakıştığı sarışının yanına gitmiş..

"Seninle, sihirbazlık oyunu oynayalım mı?

"Nasıl bir oyun bu?" demiş sarışın..

"Seninle evine gidip sevişeceğiz.. Sabah kalktığınızda ben kaybolmuş olacağım!..

(Hıncal'ın notu: Sarışın ne yanıt vermiş acaba?.)

BİZİM DUVAR
Liderler zirvede hasta oldu. Eee bu soğukta zirvede işiniz ne?

Hakan & Utku

SEVDİĞİM LAFLAR
"Sürekli yaptığımız şey neyse biz oyuz, o zaman mükemmellik bir eylem değil, bir alışkanlıktır."

Aristo (Teşekkürler Hüseyin)

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır