İstanbul'da yağmur, Samsun'da sağanak. Ülkemde değişen birşey yok. Havamız bile aynı. İki takım, sistemleri 3-5-2, yani; o da aynı.
Beşiktaş'ın ilk 11'i ile yedekleri de aynı. Sezon başından beri Atilla, Ersen Martin, Ayhan ve Mutlu'nun maç öncesi ve devre arası ısınmalarını seyretmekten bıktık. Bu çocuklar Beşiktaş'ta oynayacak kapasitede değilse, neden yedek kulübesini işgal ediyorlar. Alın PAF takımdan 6 adam, belki birini kazanır ilk 11'de oynatırız. Allah'tan Yasin'i zamanında ilk 11'imize okuttuk. Nasıl oynadığını aşağı-yukarı, sağa-sola biliyoruz.
Rahim'in gereksiz çalımlarını geçen hafta Şifo'nun attığı ilk goldeki mükemmel asisti nedeniyle affetmiştik. Bu hafta o da yok. Vazgeç bu çalımlardan Rahim. Başına iş alacaksın.
Beşiktaş'ın orta sahasında Tayfur yine yalnız. Çabalayıp, duruyor. Sağ kanadımızdaki Nihat, santrforda da başarılı. Yalnız, solumuzdaki Bayram değil, seyran değil. Olsa olsa hava muhalefeti dolayısıyla iki günlük mecburi okul tatili. Bizi ne zaman sevindirecek, merak ediyoruz. Son iki haftadır sol bek gibi. Ataklara az çıkıyor. Defansta yaptığı kademeler başarılı.
Günün hareketi Ertuğrul'dan. Ama attığı gol değil, gördüğü sarı kart. Beşiktaşlılar Nihat'ın golü için neredeyse "Timsah yürüyüşü" yapacakken, Samsun oyuna başlayıp, golü atacak. Allah'tan Ertuğrul sarı kart görmek pahasına rakip yarı sahada duruyor. Oyunun başlamasını engelliyor. Bence ceza değil, prim verilmesi gereken bir sarı kart. Çünkü, takım için.
Oyunun ikinci yarısının başındaki tek oyuncu değişikliği boğulan İmdat'ın yerine Vural. Ama oyunun kaderi aynı. Beşiktaş kazanmak ve iyi oynamak için yine ikinci yarıyı bekliyor. Futbol 90 dakika çocuklar, 45 dakika değil.
Serkan 100 yapamadı, Ertuğrul'un da 100'e bir kaldı. Bu 'Yüzler Kulübü'ne girmek o kadar da önemli değil. Biz de girdik ama kovulduk. Önemli olan üç puanı kazandıran golü atmak...