kapat

05.02.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
S u p e r o n l i n e
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Katliam törenini unutmak istiyorum!
Sabah Haber Ajansı Genel Müdürü Tayfun Hopalı, önceki akşam Hizbullah'ın vahşet kasetlerini izlemeye giderken bu görüntülerin herkese gösterilmesi gerektiğine inanıyordu.

Ancak brifing sonrası görüşleri farklıydı: "7-8 dakikalık bir kaset, Hizbullah'ın zevkle işlediği cinayetleri katliam törenine dönüştürdüğünü gösterdi bana. Bir an önce unutmak istedim"

Sadece 7-8 dakikalık bir kaset, Hizbullah'ın "zevkle" işlediği cinayetleri "katliam törenine" dönüştürdüğünü gösterdi bana... Ve içimde bu görüntüleri bir an önce "unutma" ihtiyacı doğdu. Ama izlediğim vahşeti beynimden silip atabilmek için bu kanlı örgütün Türkiye topraklarından kazınıp atıldığını bilmem gerek... Bunun için de gerekli olan, polisinden yargıcına, gazetecisinden eğitmenine kadar her kesimin çaba sarfedeceği zorlu bir mücadele...

'HAYIR YAYINLANMASIN'
İçişleri Bakanlığı Brifing Salonu'nda 58 meslektaşımla birlikte oturmuş, Hizbullah'ın vahşet kasetlerini kendi gözlerimle görmeyi beklerken, günlerdir kamuoyunu meşgul eden "yayınlansın mı, yayınlanmasın mı?" tartışmasının "evet" diyenler tarafındaydım: "Evet, bu kasetler yayınlansın. Herkes bu vahşeti görsün. Aklında soru işareti olanların şüphesi kalmasın!"

Hayatı masa başında değil, yaşayarak öğrenenlerden olduğum için böyle düşünüyordum belki de. Gerçeğin, ikinci ağızlardan öğrenildiği zaman masala dönüştüğünü bildiğim içindi "yayınlansın" deyişim. Ama, Hizbullah katliamının sadece 7 dakikasına tanık olduktan sonra, "hayır" diyenlerin saflarındaydım artık: "Hayır, bu işkence görüntülerini yayınlamak da işkence olur."

ÖLÜM FİLMİ GİBİ
Çünkü, bir iki kasete sığdırılan bu görüntüler; meslek hayatında ölüme, katile, caniye, cinayete, vahşete, dehşete, kana, katliama "aşina" olan bir gazeteciyi bile derinden etkileyip, tüylerini diken diken ediyorsa; sıradan bir vatandaşın üzerindeki etkisi ne olurdu, kimbilir?

KONCA'NIN GÖZYAŞLARI
Çünkü, bize izlettirilen kaset, 7-8 dakikada bitmişti bitmesine ama, gözlerimi kapattığımda kurban, katil, yardımcısı ve kameramanın "rol aldığı" ölüm filmi akıp gitmeye devam ediyordu. Elleri arkadan bağlanıp, gözleri ve ağzı bantlanıp yüzü koyun yere yatırılan kurbanın çırpınışı, soğukkanlı celladının, cinayet aleti ipi "ustaca" kullanışı ve çamurlu ayaklarıyla kafasına bastırışı çıkmıyordu aklımdan. Bir insanın acı içinde can verişi, çıkarttığı ölüm sesleri, kendini müslüman sanan katilinin okuduğu dualar beynimde dönüp duruyordu...

Çünkü, kasette bir görünüp kaybolan Konca Kuriş'in korku dolu gözleri, dudaklarının yardım istercesine kıpırdanışı unutulacak gibi değildi. Televizyondaki konuşmalarında ilginç fikirleriyle dikkatimi çeken, kaçırılmasından sonra muhabir arkadaşlarımla izini uzun süre takip ederek "Ona ne oldu?" sorusuna cevap aradığım Konca Kuriş iki gözü iki çeşme ağlıyordu. Sonra gözyaşlarını sildi ve kısa süre sonra ekranda kayboldu...

İzlediğimiz filmler sessizdi. Anlaşılan polis çığlıklardan çok etkilenmememiz için bu "katliam törenini" sessiz izlettirmeyi tercih etmişti bize. Ama, kanlı Hizbullah'ın "rakamsal portresi" bile insana ürperti veriyor, Türkiye'nin ne kadar büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu gözler önüne seriyordu. Yakalanan silahlar, cephanelikler, sığınaklar ardı ardına belirince ekranda, henüz vahşetin "çok azına" tanık olduğumuz da anlaşılıyordu...

İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, brifing boyunca bu katillerin gerçek Müslümanlar'ı bile korkuttuğunu anlattı. Dindar insanların, bu gözüdönmüş insanlardan uzak tutulması, ibadet etmek için camiye giden insanların bu katillerden ve propagandalarından kurtulması gerekiyordu.

PLANLI MÜCADELE
Ve gördüm ki, bunu sağlamak için uzun ve planlı bir uğraşı şart. Sadece silahlı militanları yakalamakla ve yargılamakla bitmeyecek bu iş... Mücadelenin zorlu kısmı asıl şimdi başlıyor. Hizbullah'ın "beyin yıkayan" takımını çökertmek gerekiyor. Ancak o zaman kâbustan uyanılabilecek. Ancak o zaman silinecek vahşet kasetlerinin izleri gözlerimizden ve beynimizden...

TAYFUN HOPALI


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır