kapat

23.01.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
YILMAZ KARAKOYUNLU(yilmazk@sabah.com.tr )


Türkiye için bir benzetme...

Dünkü yazım üzerine okuyucularımdan elektronik postalar aldım. Bir tanesi hayranlık uyandıran meslek disiplini ve içerik zenginliğiyle yazılmıştı. İngiltere'de sosyoloji doktorası yapan Semahat Hanım'dan geliyordu. (Adını kendisi böyle yazmış.) Yazımı Internette okumuş.

Semahat Hanım, milenyum başında Türkiye koşullarının milattan 400 yıl önce Helen İmparatorluğu'nun çöküş yıllarındaki manzaraya benzediğini anlatıyor. Helen tarihçisi Tukidides'ten özlü ve isabetli alıntılar aktarmış.

Toplumsal çözülmenin ayrıntılarıyla değerlendirildiği iki ilginç çalışma var. Birincisi, Arnold Toynbee'nin "Tarih Bilinci", diğeri Mustafa Çoşturoğlu'nun "Toplumsal Pataloji" isimli çalışması...

Bu kitaplar toplumsal çözülmenin ayrıntılarını inceleyen bilimsel eserlerdir. Helen İmparatorluğu'nun çöküş günleri ile Türkiye'nin karşılaştırılmasını Tonybee ile Çoşturoğlu ortaklığında özetliyorum.

***

Tonybee bir toplumu çöküşe götüren üç yıkıcı gücün varlığına işaret ediyor. Bunlar sırasıyla "iç proleterya", "dış proleterya" ve "egemen azınlık."

Burada iç proleterya tanımı "emekçi sınıf" kavramından başka anlam içeriyor. Tonybee'ye göre iç proleterya toplumda olan, fakat egemen azınlık tarafından toplumdan sayılamayanlar anlamına geliyor.

Buların fakir veya zengin, cahil veya aydın olması fark etmez. Önemli kriter egemen azınlıkla arasında manevi bir uçurum bulunmasıdır. Dış proleterya bu uçuruma ek olarak ülke coğrafyasının dışına taşmakla dikkat çekiyor.

Bu iki proleterya için ortak hedef belirlenmiş. Bu hedef, egemen azınlığın istekleri için toplumu ayakta tutan "yaratıcı azınlığı" yok etmek... Çünkü yaratıcı azınlık toplumun akıl, ahlak, bilim ve sanat varlığını ve gücünü simgelemekte...

Helen tarihçisi Tukidides'in tespitleri, 2500 yıllık bir tarih imbiğinden süzülmüş olarak bugün karşımıza çıkıyor.

Nedir bunlar?

Bilime, sanata ve özgür düşünceye kapalı olan toplumlar, ahlakı ve erdemi dışlıyorlar. Toplum yaratıcılığını kaybediyor ve köhneleşiyor. Sonunda egemen azınlık, iç ve dış proleteryayı kullanarak ülkeye hakim oluyor; kayıtsız şartsız egemenliğini kuruyor.

Egemen azınlık, kendisi dışındaki bütün varlıkları, toplumda yeri olmayan işe yaramazlar yabancılar gibi görüyor. Kendisini onlar adına düşünce üreten yaratıcılar olarak değerlendiriyor.

***

Bu uygulama toplumun geniş kesiminde ruhsal soysuzlaşma yaratıyor. Kaygısız sorumsuzluk egemen davranış türü haline geliyor. Zekanın ölçüsü entrikada, dalaverede başarı olarak belirtiliyor. Hilecilikte atik davrananlar itibar görüyorlar.

Ahlaka ve adalete sadakat gösterenler, mıymıntı, pısırık, işe yaramaz aptallar olarak aşağılanıyor.

Suç ortaklığı, yeminden daha geçerli bir "ahde vefa" ölçütü oluyor. Yiğitçe savaşmak yerine hile kurmak asıl hedef haline geliyor. Suç ortaklığı cezbeye tutulmuş bir fanatizm gibi sürekli hile üreten mekanizmaya dönüşüyor.

Haram kazanç, egemen azınlığın ve zorbalığın desteğinde yasalar üstü güce kavuşuyor. Zorbalık, hukukun üstünde saltanat kuruyor.

Haksız kazanç peşinde olanlar, partizanlığın ve irticaın koruyucusu kesiliyorlar.

Kara servetle el ele veren bir propaganda yöntemi oluşturuluyor. Beyin yıkayan bu sistem, ahlaksızlıkların üzerini kapatırken, çirkeflikleri meziyet diye göstermeyi görev ediniyor.

***

Tukidides'in 2500 yıl önceki Helen İmparatorluğu'nun çöküş sırasındaki durumunu tanımlayan sözleri böyle özetlenebilir.

Pekiyi, şimdi Türkiye'ye dönüp, yaşananları bu tanımlama çerçevesinde ele alırsak çok yanlış bir yorum yapmış olur muyuz?

Sanmıyorum?

Böyle durumlarda palazlanmış siyasetçiler, burnundan kıl aldırmayan bürokratlar, iddialı medya, yasa uygulayıcıları meseleyi nasıl değerlendirirler?

***

Genç bir Türk sosyologunun tavsiyesiyle küçük özet verdim. Demek ki, her şeye rağmen hissesi tükenmemiş kıssalar bulunabiliyor...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır