kapat

23.01.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜNGÖR MENGİ(gmengi@sabah.com.tr )


Aşağılık politika

Bizim siyasetçilerimiz, beliren tehlike işaretlerini görmezden gelmekle kalmıyor, halktan da kaçırıyor.

Şükür ki Türkiye'yi Allah koruyor.

Düşünün, Hizbullah denilen vampirler güruhu, Kanlıca'da açık vermeyip de kendini tam hazır hissettikten sonra harekete geçmiş olsaydı bu ülkeye, bu ülkenin halkına neler reva görecekti?

İslâmcı feminist yazar Konca Kuriş'e, bir Müslüman kadına, 35 gün sürekli işkence yapabilen ve bunu İslâm adına yaptıklarını zanneden insanlık dışı yaratıklar, korku evleri ve ölüm tarlaları ile bu sorunun cevabını vermiyorlar mı?

Baksanıza Başbakanlık'a kadar girmişler!

Kuriş, inançlı bir kadındı.

Bir çoğundan farkı, cahil, taklitçi ve köle ruhlu değildi. İslâm adına hareket ettiğini söyleyenlere itiraz eden, Allah'a, Allah'ın verdi aklı kullanarak yaklaşan özgür, onurlu ve makbul bir Müslümandı.

Onu da boğdular, öbürleri gibi gömdüler.

28 Şubat'ta askerler irticai terörün birinci tehdit konumuna geldiğini söylediğinde siyasetçilerin büyük çoğunluğu orduyu suçladı.

Onların dini ve dindarı kötüleyerek siyasete ağırlık koymak hevesine kapıldığını iddia etti.

"Çıkarılan cesetler, 28 Şubat'ın gerekçeli kararı" diyen Ertuğrul Özkök haklıdır. Bu vahşetin 28 Şubat'ın meşruiyet belgesi olduğu yolundaki tesbiti doğrudur.

Demokrasiyi gerçekten savunan siyasetçi, askerle değil irticayla uğraşsın.

Çünkü ülkenin güvenliğini, demokratik geleceğini bölücü ve dinci terör tehdit ediyor, asker değil. Görüldü ki asker işini yapıyor.

Askeri siyasetten uzaklaştıracak basiret, Ordu'nun görevini yaparken hiç bir ard niyet taşımadığı gerçeğini teslim etmektir.

Çünkü askeri siyaset alanına ya kör ya çıkarcı veya rejim düşmanlarını koruyan siyasetçilerin var olduğunu hissetmek çekiyor.

Bu şerden bu hayrı çıkarmaya mecburuz.

Devlet, PKK'ya karşı savaşta Hizbullah'tan yararlandı mı?

Bu şüphe doğruysa cezası verilsin ve bir daha asla hiç bir hükümetin cesaret edemeyeceği biçimde tedbir alınsın.

Ama bu tartışma, dinci terörü lânetlemekten kaçmanın, o tehlikeyi gözden kaçırmasının mazereti olarak kullanılmasın.

Çünkü bu aşağılık politikayı sürdürenler halâ var!

İki satırlık af..

Devlet yalnız dışardan saldırıya uğramıyor, onu içinden yıkanlar da var ve rüşvetçiler bunların başında geliyor.

Çeteler böyle türedi, mafya böyle büyüdü.

Kendilerine zengin bir gelecek kurmak uğruna devleti ve halkın geleceğini satan rüşvetçi memurlar tek tek ayıklanmalı.

Dün Sivil Havacılık Genel Müdürü, 50 bin dolar rüşvetle suçüstü yakalandı.

Hükümet, ısrarcı olduğu affa bunları dahil edecek mi? Böyle bir yanlışın adı ihanettir!

Bize şimdi lâzım olan, rüşvet verenler için çıkarılacak iki satırlık bir af kanunudur:

"Bir devlet memuruna rüşvet vermiş herhangi bir kişi, bunu kanıtlarıyla bir yıl içinde mahkemeye itiraf ederse rüşvet verenin cezası affolunur ve kimliği açıklanmaz.."

Temizlenmeye karar veren bir devlet bu işi kendi içinden başlatmalı!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır