|
İşkencecinin şok itirafları
Hizbullah terör örgütünün sorgucusu Mehmet Arıca, 2 kişinin işkence sırasında öldüğünü itiraf ederek, "Üzerlerine yanan naylon damlatıyorduk" dedi.
Güneydoğu'da şeriat esaslara dayalı bir Kürt devleti kurmak amacıyla 1988 yılından bu yana çeşitli terör eylemleri gerçekleştiren yasadışı Hizbullah örgütünün kaçırdığı kişilere acımasız yöntemlerle işkence yaptığı belirlendi. Bunların başında kurbanın vücudunun çeşitli yerlerine yanan naylon damlatmak, yanık sigara bıstırmak ve canlı yılanla korkutmak geliyor. Hizbullah'ın oluşturduğu "özel sorgu timleri"nin gerçekleştirdiği sorgulama sırasında bir çok kişinin dayanamayarak hayatını kaybettiği, geri kalanının ise ya sakat kaldığı, ya da telafisi güç psikolojik sorunlar yaşadığı saptandı. Geçtiğimiz yıl yakalanan Mehmet Arıca isimli sorgucu, ifadesini aldığı 2 kişinin işkencede öldüğünü itiraf etti.
İŞKENCECİ KONUŞTU
Örgütün en önemli işkencehanelerinden biri olan Diyarbakır'ın Çınar ilçesine bağlı Karacadağ bölgesindeki Pembeviran (Kubik) Köyü'nde, bugüne kadar onlarca kişinin ağır işkenceler altında sorgulandığı belirlendi. 1996'dan sonra örgütün oluşturduğu işkence timlerinde görev alan ve örgütte "İşkenceci" olarak adlandırılan Mehmet Arıca, yakalandıktan sonra işkence yöntemlerini ve sorguda kimlerin öldüğünü şöyle açıkladı:
SORGULARINA KATILDIM
"1996 yılından itibaren cemaat üyelerinden polisçe yakalanıp serbest bırakılanların sorgulamalarını yaptım. 1997'den sonra ise örgütün MİT olarak suçladığı (Ajan) kişilerin sorgularında görev aldım. Sorgularına katıldığım Yılmaz Gökçe ile Hasan Duran dayanamayarak öldüler."
Mehmet Arıca, sorgulama yaptıkları Çınar'ın Pembeviran Köyü'ne kendilerini köylülerin traktörle götürdüğünü, sorgu sırasında ise çevrede nöbet tuttuklarını da öne sürdü. Hizbullah, örgüt üyelerinden polisçe gözaltına alınıp bırakılanlar, ajan olarak suçladıkları kişiler, fidye almak ya da karşı görüşte olduğu için kaçırdıkları kişileri sorgulamak için "özel sorgu timleri" oluşturdu. Timler, köy evlerinde sorgu hücreleri yaptılar.
GÜNDE YARIM EKMEK
Silvan ilçesine bağlı Yolaç köyü ile Çınar ilçesine bağlı Pembeviran köyünde yaptırılan yaklaşık 1-1.5 metre yüksekliğinde, 80 santimetrekare genişliğinde her tarafı kapalı hücrelerde sadece sorgulanan kişinin hava alması için bir delik, yemek ve su için küçük bir kapı ile zincir ya da ipin bağlandığı bir halka bulunuyor. Eğer kendilerine göre sorgudaki kişi hak etmişse günde yarım ekmek ve bir bardak su veriliyor.
Şahsa tuvalet ihtiyacını gidermesi için imkan tanınmıyor, tuvalet ihtiyacını içerisinde bulunduğu hücrede gideriyor.
Hizbullah'ın başka illere naklettiği rehinelerin elleri, ayakları, gözleri ve ağzını bağlayarak bir buzdolabının içerisine soktuğu ve dolabı rehinenin nefes alması için alttan deldiği belirlendi.
Domuz bağını Persler'den öğrenmişler
Hizbullah'ın rehinelerinde kullandığı "domuz bağı" yöntemini tarihte uygulayan tek ırk İranlılar. Hizbullah'ın hem insanın yavaş yavaş ölmesini, hem de cesedinin daha az yer kaplamasını sağlayan bu yöntemi İran'daki örgüt kamplarında öğrendiği belirtiliyor.
DOMUZ BAĞI?
Normal boy ve kilodaki bir kişi bu şekilde top haline getirilebiliyor. İlk önce kurbanın boynuna ip bağlanıyor. Ardından ipin ucu bedenin ön kısmından sarkıtılıp bacaklarının arasından arkaya geçiriliyor. İp çekilince bu insanın başı, bacaklarının arasına sıkıştırılmış oluyor. İp daha sonra arka tarafa alınan ellere bağlanıyor. Eller bağlanınca sıra ayaklara geliyor. Oldukça uzun tutulan bu iple ayaklar da bağlanıyor. Ardından dizler kırılıp yukarı doğru itiliyor. İp, bu şekilde üçe katlanan vücudunun çevresinde dolanıyor. Beden top gibi bir hale getiriliyor. Kurbanın kasları yavaş yavaş gevşedikçe ipler sıkılaşıyor ve yavaş ölüm daha çok acı veriyor.
|
Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|