|
ŞÜKRÜ KIZILOT(skizilot@sabah.com.tr
)
|
Off shore hesaplar ve bankacılık...
Beş bankaya yönelik son operasyonla birlikte "offshore bankacılık" ve "off shore hesaplar" konusunda tartışmalar başladı. Bu arada, off shore hesap sahipleri de, şaşkın bir vaziyette gelişmeleri izliyor ve olayı anlamaya çalışıyorlar. Müdahale edilen bankalar kanalıyla off shore hesap açtıranlar, bu hesaplarda devlet güvencesi olmadığını öğrenince, perişan oldular.
Bu arada, ilgili Bakanın; "Off shore hesap açtıranlar, suça iştirak etmişlerdir. Off shore hesaplardan vergi alınmadığı için, devletin de sorumluluğu yoktur" şeklindeki açıklaması da, kafaları iyice karıştırdı.
Bu açıklama, aynı Bakanın; "deprem yardımlarının, memur maaş ödemelerinde kullanıldığı" sözü gibi, talihsiz bir beyandı...
İşin doğrusuna gelince;
- Off shore hesapların mevcut olması suç değil ki, hesap açtıran suç işlemiş olsun. Devletin bazı bankalarında dahi offshore hesapların olduğu ve mevduat toplandığı bu ülkede, offshore hesaba para yatıran nasıl suçlu olur ki?
Bir kez daha belirtelim, offshore hesap suç değil ki, para yatırmak suç olsun.
- Off shore hesap açtıran ve faiz geliri olanlardan vergi alınmadığına gelince, bu da doğru değil. Offshore hesap sahiplerinin faiz gelirlerinden yıllardır vergi alınıyor: Şu anda da, değişen bir durum yok. Off shore hesap sahibi, 50 milyon lira dahi olsa, bu gelirini beyan edip, gelir vergisi ödüyor.
İlgili Bakanın mantığına göre yorum yaptığımızda; buradan, "vergi alındığına göre, demek ki devletin de sorumluluğu var" sonucu ortaya çıkıyor.
Dünyada off shore bankacılık
Off shore bankacılıkla ilgili uygulama, dünyada son derece yaygın. Önemli offshore merkezleri olarak bilinen Malta, Lüksemburg, Kıbrıs Rum Kesimi, Bahreyn, Ceyman Adaları gibi ülkeler, küçük olmalarına rağmen, off shore kuruluşlarına ev sahipliği yapmaları sayesinde, yüksek bir refah düzeyine ulaşmışlardır. Örneğin, Kıbrıs Rum Kesimi'nde faaliyet gösteren 34 binin üzerinde offshore kuruluş, yaklaşık 65 milyar USD'lik kısmı yurtdışı kaynaklı olmak üzere, 90 milyar USD dolayında kaynak sağlamaktadır. Bu kuruluşlar bini yabancı olmak üzere beş bin kişiyi istihdam etmelerinin yanısıra, Kıbrıs Rum Kesimi resmi makamlarına, yıllık 700 milyon dolar civarında masraf ve harç ödüyorlar.
Kuzey Kıbrıs ve off shore bankacılık
KKTC'de ise, tescilli 42 şirket, 48 banka olmak üzere 90 offshore kuruluşu var. Bunların Türkiye'den sağladıkları mevduatın 4-5 milyar dolar, diğer ülkelerden topladıkları mevduatın ise, 2-3 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Toplanan kaynaklar da, yine Türk Banka ve firmalarına kredi olarak kullandırıldığından, Türkiye'den çıkan fonlar, artarak Türk ekonomisine geri dönüyor. Bu olayda KKTC'nin, ev sahipliği nedeniyle önemli bir gelirinin olduğu da kuşkusuz.
Kuzey Kıbrıs'ta off shore bankacılığın gelişmesi sayesinde, yurtdışındaki Türk vatandaşlarına ait yaklaşık 80 milyar dolar olduğu tahmin edilen kaynağın bir kısmının offshore kuruluşlar yoluyla Türkiye'ye gelmesi mümkün. Bu yolla Türkiye'ye girecek kaynağın mevcut 2 milyar dolarlık tutarın çok üzerine çıkacağı kuşkusuzdur. Ayrıca, Türkler'e ait fonların yine Türk finansal kurumları aracılığıyla değerlendirilerek, Türk ekonomisine kazandırılması, yabancı menşeli bankalara komisyon ödenmesini ve kaynak kullandırılmasını önleyebilecektir.
Türk bankalarının KKTC'de faaliyet göstermelerinin engellenmesi, Kuzey Kıbrıs'ın ekonomik gelişimi için önemli bir potansiyelin yok edilmesi sonucunu doğuracağı gibi, mevcut işlemlerin diğer offshore merkezleri aracığılığıyla yapılmasına yol açacak ve Türkiye'ye bu yoldan yabancı sermaye girişi olanağını da ortadan kaldırabileck. Bu da olayın bir diğer boyutu.
Offshore bankacılık, liberal ekonominin bir gerçeğidir. Bu aşamada yapılması gereken iki şey var. Birincisi, off shore merkezlerinde, sağlıklı bir denetim ve kontrolün sağlanması, ikincisi de, bu tür işlemlerin bankaların konsolide bilançosu içinde takip edilmesi ve yükümlülüklerinin izlenmesidir.
|
|
Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|