Türkülere geçmeyelim..
Boz ayıları koruyup kollamak iyi de aile ortamına almak iyi mi bilemiyorum.. Evin kızı boz ayıya tutulursa "Karanfil oydu beni, bir ayı soydu beni, soydu beceremedi, ortada koydu beni.." diye işin türküsü çıkar..
Özet: Bursa'daki Hayvan Rehabilitasyon Merkezi'nde sürünmekte olan görme özürlü üç boz ayı 1993 yılında "ameliyat için" Hollanda'ya götürülür.. Ayıların geri dönmek istememesi memleketimizdeki hayvanseverler arasında tedirginlik yaratır..
Hayvanları Koruma Derneği'nin yöneticileri "Boz ayıların keyfi yerinde ilişmeyelim.." derken, dernek içi muhalefet "Boz ayıların vatanı burası.. İade edilmeliler.." diye tuttururlar.. Hükümet adamları arada kalır.. Bu durum bana dert olur..
***
Hollanda ile aramızda siyasi krize sebep olan üç kör ayının Türkiye'deki durumunu şöyle bir hatırlayalım..
Hayvanları doğal hayata kazandırmak için Bursa'da kurulan Rehabilitasyon Merkezi'nde, söz konusu boz ayılar için fazla birşey yaptığımız söylenemez..
Gerçi Dernek Yöneticileri görme kabiliyetini kaybetmiş üç boz ayı için elinden geleni yapmış, hatta her birine Aksaray'daki tezgahlardan, koyu camlı birer güneş gözlüğü almıştır ama hepsi bu..
Daha fazlasını veremediği için boz ayıların Hollanda'ya gitmesine izin vermek durumunda kalmıştır..
Genetik hırsızlık..
Şimdi muhalifler "Efendim, elin gavuru bizim boz ayılar üzerinde deney yapacak. Hatta genlerini alıp kendi ortamlarında boz ayı üretecekler.." şeklinde söyleniyor.. Bu bir genetik hırsızlıkmış..
Üretsinler! Ne mahsuru var? Ürettikleri boz ayıları bara pavyona satacak değiller ya!
Bereket hükümetimizin içinde akıl izan sahibi insanlar var.. Başbakanımız Ecevit'i başta tutup, tek geçiyorum..
Onlar krizin büyüyeceğini görüp çare bulmak üzere kolları sıvadılar bile.. Şöyle bir formül geliştirildi.. Bizim gazetenin Cumartesi eki de bu müjdeli haberi dosta düşmana duyurdu..
Bulunan çareyi hemen arzedeyim..
Dünya Hayvanları Koruma Derneği (WSPA) ile işbirliği içine giren hükümetimiz, Sevgililer Günü'ne denk getirilmek üzere bir kampanya hazırlamış.. Kampanyanın sloganı da şöyle:
- "Sevgililer gününde bir ayı yavrusu evlat edinin.."
***
Evet yanlış okumadınız.. Hükümetimizin elin gavuru ile kafa kafaya verip, bulduğu çare bu.. Memleketimizdeki aşık çiftlerden biri; akıl edip diğerine bir ayı yavrusu armağan ederse, dünyada eşi benzeri olmayan boz ayı nesli kurtulacak..
Projeye, Türkiye Hayvanları Koruma Derneği ile Orman Bakanlığı da destek veriyor..
Hatta oturup bir de ilan yapmışlar.. İlanın üzerinde bir ayı yavrusunun resmi var.. Alt tarafı da form olarak hazırlanmış.. Ayı yavrusunun altında "I want to adopt Erol and Guler" ibaresi yer alıyor.. Yani konu mankeni olarak kullanılan boz ayı yavrusu:
- "Ben Erol ile Güler'i evlat edinmek istiyorum.." diyor..
Şaşırmayın.. "Valentino Dayı" yani "Sevgililer Günü" geldiğinde bu ilanı gazetelerde çarşaf çarşaf göreceksiniz.. Manitanıza verecek ayı bulamadığınız zaman görürüm ben sizi..
O yüzden ayınızı şimdiden tedarik etmeye bakın..
Ayılar daha şanslı..
Şahsen projeyi tuttum.. Lakin biraz tereddütlerim var..
Bir kere ayı hediye etme kampanyasında iş erkek kısmına düşüyor.. Öyle ya! Kız çocuğunun tek başına Belgrad Ormanı'na gidip ayı bulmasını bekleyemezsiniz.. Bulmasına bulur da.. Ayının ne yapacağı belli olmaz..
Demek ki ayı bulma işini oğlan tarafı halledecek.. Ayı yavrusunu bulup kıza hediye etti, diyelim.. Üç beş gün keyfini sürecekler.. Konu komşu hayvanın başına toplanıp "Aman ne şirin şey.." diyecek..
Orasını burasını çekiştirecekler.. Kendi çocukluğumdan biliyorum ayı yavrusu da sevimlidir.. Kendisini sevdireceğinden sokağa atmaya da kıyamazsın.. Belli ki evin içinde büyüyüp duracak..
Buna da itirazım yok.. Nihayet bir canlı.. Elbette büyüyüp gelişecek.. Ancak bunun sakıncaları o zaman başlayacak.. Kendisine ayı yavrusu hediye edilen kızın fikri bozulacak..
Gelişip serpilen ayıyı, sevgilisi ile kıyaslamaya başlayacak.. Ayı daha hassas ve kibar gelecek.. Tam anlamı ile "Bahçelerde enginar.. Oğlan ayı kız kibar.." halleri..
Hele bir de ayıyla evlenirse seyreyleyin gümbürtüyü.. Dışarda çalar düğün havası, içerde ağlar kızın anası..
***
Şaka değil, ayı kısmı gerçekten genç kızlara düşkündür.. Anadolu'da genç kızla ayı ilişkisini anlatan çok hikâye vardır..
Köydeki çeşme başından kaldırdığı kıza mağarada günlerce bakan, topladığı meyveleri getirip ona yediren ayıların hikâyesini eskilerden çok dinledim..
Üstelik ayı, balinadan sonra bütün memeli hayvanların en zekisidir.. Alet kullanabilme yeteneği olan sayılı hayvanlardan biridir..
Bütün bu yeteneklerine rağmen imaj sorununu aşamamış bir yaratıktır.. Onca hassasiyetine, ince ruhuna rağmen kabalığı tarif için kullanılması da bir haksızlıktır..
Bunları bildiğim için, projenin bu safhası bana korkutucu geliyor.. Babayiğit gençlerimizin bir ayıya tercih edilme ihtimalinden korkuyorum..
Yine de hükümetimizin bu projeyi iyi akıl ettiğine inanıyorum.. Ancak Hollanda'ya götürülen ayıları örnek alacak açıkgözler mutlaka çıkacaktır.. Bazıları kendisine ayı süsü verip, yurt dışına pasaportsuz gitmeye çalışacaktır..
Onu da araştırdım.. Tedbirini şimdiden almışlar..
- "Ben bir boz ayıyım.. Görünüşüme aldanmayın.. Hollanda'nın doğal ortamında yaşamak üzere dilekçemin işleme konulması.." diye konsolosluk kapısına dayananlardan belge istenecek..
Hayvanları Koruma Derneği'nden "Müracaat sahibi orjinal bir boz ayıdır.." şeklinde mühürlü, imzalı bir belge alamazsa, gidemiyecek..
Bu konuda hükümetimize hak veririm.. Neden derseniz? Adamın alacası içinde, hayvanın alacası dışında..