kapat

21.12.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
microbanner
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Çakıcı, Nuriş'i yanına alamadı
Tek kişilik hücrede kalan Çakıcı, yanına Karagümrük çetesinin lideri Nuri Ergin'i istedi ama bu istek reddedildi

FRANSA'DAN Türkiye'ye iade edilen ve tutuklanarak Kartal Özel Tip Kapalı Cezaevi'ne konulan Alaattin Çakıcı'nın, Sibel Can olayları ile ün kazanan Nuri ve Vedat Ergin Kardeşler ile aynı koğuşta kalmayı talep ettiği öğrenildi. Çakıcı'nın bu isteği cezaevi yönetimi tarafından sakıncalı görülerek reddedildi.

Öte yandan, önceki gece cezaevinde meydana gelen elektrik kesintisi sonucu hükümlülerin duvarları ve hücre kapılarını yumrukladıkları doğrulanırken, kesintinin normal bir arızadan kaynaklanmadığı iddia edildi. Kesintinin sabotaj sonucu meydana gelmiş olabileceğini ileri süren kaynaklar, çevredeki binaların akımları kesilmezken sadece cezaevinde kesinti meydana gelmesinin ise akıllarda soru işareti bıraktığını vurguladılar.

SORGUYU REDDETTİ
Sadece iki suçtan yargılanması koşuluyla Türkiye'ye teslim edilen ve polis tarafından sorgulanmadan Cezaevi'ne gönderilen Alaattin Çakıcı, aralarında "Türkbank" skandalının da yer aldığı diğer suçlamalarla ilgili olarak sorgulama ve yargılama yapılmasını reddetti. 4 ayrı savcılıktan gelen talep üzerine, Kartal Özel Tip Cezaevi Savcısı'na sözlü ve yazılı olarak beyanda bulunan Çakıcı, Suçluların İadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi hükümlerine göre Türkiye'ye iade edildiğini, iadeye esas teşkil eden iki suçlama dışındaki iddialarla ilgili olarak yapılacak takibat ve yargılamayı kabul etmeyeceğini bildirdi.

Çakıcı'nın beyanı, aralarında "Türkbank" skandalının da yer aldığı 4 ayrı suçlamayla ilgili olarak Fransa'dan yargılama izni istemeye hazırlanan Adalet Bakanlığı'nı zora soktu. Suçluların İadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi'nin 12. maddesi gereğince Çakıcı'nın bu beyanı, önümüzdeki günlerde Fransa'ya gönderilecek olan dosyaya eklenecek. Fransa, Türkiye'nin "izin" talebini değerlendirirken, Çakıcı'nın görüşünü de dikkate alacak.

Asılmayacağına dair taahhüt vermiştik
ALAATTİN Çakıcı'nın Fransa'da yakalandığı sırada Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu, dün yaptığı açıklamada iade olayının perde arkasını anlattı. Denizkurdu, 5 dava için Çakıcı'nın iadesini istediklerini ve bu davalardan suçlu bulunsa dahi Çakıcı'nın idam edilmeyeceğini dair Fransa'ya taahhüt verdiklerini söyledi. Denizkurdu, bu taahhütlere rağmen Fransa'nın, idam cezası içermeyen 2 dosya için iadeyi kabul ettiğini söyledi. Denizkurdu Çakıcı'nın yeniden sorgulanabilmesi için yapılması gerekenleri de şöyle ifade etti: "Adalet Bakanlığı'nın iade dosyasının hazırlanmasından sonra ortaya çıkan dosyalarla ilgili Fransa'dan yeniden talepte bulunması lazım. Ya da Türkiye'nin idam cezasını kaldırması halinde o zaman "İdam cezası kalkmıştır; dolayısıyla biz bu yargılamayı yaparız" diye olay yeni bir mecraya dökülebilir. Yeniden izin almak gerekir, çünkü Fransa hiç iade de etmeyebilirdi.

Tantan elinden kaçırdı Güneş bizzat sorguladı
İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın, Alaattin Çakıcı'yı sorgulayamadığını itiraf etmesi, eski bir olayı akla getirdi.

1979 yılında dönemin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş, Abdi İpekçi'nin katili Mehmet Ali Ağca'yı bizzat sorgulamıştı

SORGULANDIĞI takdirde Türkiye'de gizli kalmış bir çok olayı aydınlatabilecek olan mafya babası Alaattin Çakıcı, Türkiye'ye iade edildikten sonra 7 saat boyunca İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde kaldı. Ardından alelacele mahkemeye çıkarılarak cezaevine kaçırıldı. Ancak eski bir polis olan ve "sorgulamanın tüm inceliklerini" bilen İçişleri Bakanı Saadettin Tantan'a bu 7 saat bile yeterdi. Tantan, hızlı davranmak yerine Adalet Bakanlığı'yla resmi yazışmalara başladı. Adalet Bakanlığı da 'uluslararası anlaşmaları" mazaret göstererek, Çakıcı'nın sorgulanmasına izin vermedi. Halbuki Tantan, emniyette kaldığı bu 7 saat içinde Çakıcı'yı bizzat sorgulayabilirdi. Cumhuriyet tarihinde böyle hızlı davranan bir başka İçişleri Bakanı var; Hasan Fehmi Güneş...

AĞCA DAVASI
Hasan Fehmi Güneş, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi'nin vurulduğu 1979 yılında İçişleri Bakanı'ydı. Şok suikastten 5 ay sonra Mehmet Ali Ağca, Abdi İpekçi'nin katil zanlısı olarak İstanbul'da yakalandı. Ağca'nın sorgulanması büyük bir titizlik içinde yapıldı. Sorguya katılanlardan biri de bizzat dönemin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş'ti. Güneş o günü şöyle anlattı: "Aramızda bir cam vardı, biz onu görebiliyorduk, Ağca ise bizi göremiyordu. Sorgusunda bizzat bulundum. Cinayetin Ağca tarafından işlendiği konusunda sorgu sırasında emin oldum, bugün de eminim..."

Ağca bugüne kadar hep 'yalnız bir terörist' olduğunu söyledi. Ancak Ağca'ya tetiği çektirenlerin kimlikleri bir yana, çok sıkı bir şekilde korunduğu askeri hapishaneden nasıl, hangi örgüt yardımıyla ve kimlerin desteğiyle kaçırıldığı ve yurtdışına nasıl çıktığı net olarak ortaya çıkarılamadı.

Bir kaçak daha dönüyor
UKRAYNA'DA bir süre önce yakalanan ve Türkiye'nin 3 dosyadan iadesini istediği "arazi mafyası"nın önde gelen isimlerinden Ayvaz Korkmaz'ın, gerekli işlemlerin tamamlanmasından sonra 25 Aralık'a kadar Türkiye'ye getirilmesi bekleniyor. Korkmaz'ın avukatı Ekrem Marakoğlu, Korkmaz için "Çete oluşturmak" ve "adam yaralamak" suçlarından dolayı yargılanacağını söyledi.

Cezaevi aracıyla pazar gezmesi
Kartal Cezaevi'nin 1'inci Müdürü ile yardımcısı tutukluların taşınmasında kullanılan zırhlı ring aracını alıp ailelerini Pendik pazarına götürdü

BARINDIRDIĞI ünlü tutukluları nedeniyle "Flamingo Yolu" olarak anılan Kartal Özel Tip Kapalı Cezaevi'nin Birinci Müdürü Halil Yenigün, cezaevinin "ring" aracını kendi malı gibi kullanıyor.

Yenigün, tutukluların adliyelere, hastane ve diğer cezaevlerine götürülmeleri için kullanılan zırhlı ve demir parmaklıklı aracıyla, ailesini Pendik'e alışverişe götürdü.

"SUÇ MU?"
Görüntülendiğini fark eden Halil Yenigün ve yardımcıları ring aracından aşağı inerek, "Burada suç mu işliyoruz? Ailemiz ile birlikte pazar alışverişimizi gidermek için geldik. Bunda ne kabahat var" diye bağırdı. Yenigün, çekim yapmakta ısrar eden muhabirlerin üzerine yürüyerek "Çenenizi kırarım sizin" diye de tehdit savurdu.

ARACI DURUYOR
Yenigün, her cumartesi günü ailesi ve akrabalarını "ring" aracına bindirerek alışverişe götürüyor sonra da eve bırakıyor. Müdür Yenigün, kendisine tahsis edilen lojmanların önüne park ettiği özel aracını kullanmazken, devlet mazotu ile çalışan ring aracını şahsi malıymış gibi kullanmakta ısrar ediyor.

KAAN ÖZBEKGÜLCAN DEMİRCİ (SHA)


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır