Kadın güzelliği: İki tarafı keskin bıçak

Herkesin işin aslını bildiği, ama ispatlanamayan ve inkâr edilmesi gelenek olan durumlar vardır.

Discovery Channel'daki olay gibi.

Siz hiçbir erkeğin iktidarsızlıkla suçlanmadığı halde, "şu kadın beni iktidarsızlıkla suçladı" dediğine tanık oldunuz mu?

Hiçbir erkek böyle bir şey yapmaz. Çünkü böyle bir iddianın ortaya atılmasını bile tehlikeli ve gurur kırıcı bulur. Ola ki inanan olur, diye korkar.

Güzelliği de kadının iktidarıdır. Hiçbir kadın durduk yerde, "şu erkek bana çirkin dedi" ya da "çirkin bulup şunu yaptı" diye ortaya çıkmaz. Hatta, çirkinliğinden kaynaklanan haksız muameleleri fark etse bile, konu açıkça yüzüne vurulmadıkça üstüne alınmaz. Ayrımcılık üstü kapalı bir biçimde yapıldığı sürece geçiştirmeye çalışır, imaları duymazdan gelir. Özgüveni açısından, gururu açısından böyle yapmak zorundadır.

O yüzden de bir kadın ortaya çıkıp "şu adam beni çirkin diye işten attı" diyorsa, bilin ki doğru söylüyordur.

***

Discovery Channel'ın kadın çalışanlarından Berin Yavuzlar genç patron Ali Karacan'ın, tipini beğenmediği, kilolu olduğu için gözönünden uzaklaştırılmasını istediğini iddia ediyor. Ve sonradan öğrendiği hikayeyi ayrıntılarıyla anlatıyor: Patron bir gün ofiste turlarken, Yavuzlar'ın kilolu hali göz zevkini bozmuş olacak ki, gözden uzak tutulması talimatını veriyor. Bu talimat yüzünden zor duruma düşen şefler, ara bir çözüm olarak genç kadını evinde çalıştırmayı deniyorlar. Ama bu da zorluklar yaratınca, Yavuzlar tekrar ofise dönüyor ve sonunda bu garip uygulamanın nedenini öğreniyor.

Bu noktada da isyan ediyor.

Olayın basında yer almasından sonra Ali Karacan doğal olarak her şeyi toptan inkâr ediyor, "Berin Yavuzlar zaten Discovery'de çalışmıyordu ki atılsın" diyor. Parça başı iş yapan biri olduğunu, ayrıca kanalda başka şişmanlar da bulunduğunu söylüyor. Ve ekliyor: "Monica Lewinsky olayı gibi bir olay mı yaratmak istiyor!"

Ali Karacan'ın kendini ABD Başkanı sanması olayın bir başka yanı tabii ama bu konumuz dışı.

Biz olaya dönecek olursak; bu konuda ispat yükümlülüğü suçlayan tarafa ait olduğuna göre daha şimdiden belli ki, Yavuzlar iddiasını ispatlayamayacak ve olay bir süre sonra kapanıp unutulacak.

Ama iddia ispatlanmasa da, bütün kadınlar ve erkekler, aslında Yavuzlar'ın doğruyu söylediğini biliyor olacak.

Erkeklerin çoğu, gizli bir suç ortaklığı duygusu içinde, için için Karacan'a hak verirken, lafta onun inkârına inanmış görünecekler. Onlar da tıpkı Karacan gibi, güzel ve çekici olmayı kadının topluma karşı baş görevi gibi algıladıkları; çirkin şişman ya da yaşlı kadınları suçlu gibi gördükleri halde, elbette ki bu fikirlerini alenen savunmayacaklar. Sadece küçük ve güvenilir ahbap çevrelerinde asıl duygularını espriyle karışık bir şekilde ortaya dökecek; "kamu alanında" fikir beyan ederken ise ser verip sır vermeyecekler. Ve bu sıkışmışlık içinde Yavuzlar'a sinirlenecek, herkesin malumu olan bir durumu böyle açık ettiği, toplumsal bir konsensusu bozduğu için affetmeyecekler.

Peki ya kadınlar?
Doğrusu kadınların durumu da erkeklerinkinden daha kolay değil. Kadınların büyük çoğunluğu bu çirkin ayrımcılığı protesto ederken içlerinden pek azı içine düştüğü tutarsızlığın farkında olacak.

Olaya isyan eden pek çok kadın, bir kadının şişmanlığı yüzünden işinden atılmasıyla, mevzun vücudu yüzünden işe alınmasının aynı şey olduğunu; bu iki tutumun aynı madalyonun iki yüzünden başka bir şey olmadığını düşünmeyecek.

Kimi kadınların sırf güzelliğinden dolayı çeşitli avantajlar elde etmesine itiraz etmeyenlerin, çirkinliğin dezavantajlarına da itiraz etmeye hakkı olmadığını anlamayacak.

Bu anlaşılmadıkça da bu oyun böyle sürüp gidecek.

Kadınlar, cinsi latif olmanın avantajlarını kullanabildikleri sürece ses çıkarmadan oyuna katılacak, erkek toplumun bu zaafı aleyhlerine işlediği zaman ise ya kör talihlerine küsüp kenara çekilecek ya da isyan edecekler.

Ama o zaman da kimse onları dinlemeyecek.