
Yine o...
Denizlispor enteresan bir takım. Puana değil, görüntüye oynuyor. Yeşil-siyahlıların maçlarına giden seyirci keyif alır. Güzel hareketler ve gol seyreder. Ama hem atışını hem yiyişini. G.Saray da futbol oynayan bir takım. O da estetiğe önem veriyor. Şu anda diyebilirim ki ligin en iyi niyetli ve keyifli futbolunu oynayan bu takımların maçında güzel görüntüler olacaktı. Olamadı. Niye? Çok basit. Sahada İbrahim Aksoy diye bir hakem vardı...
İbrahim, iyi çocuksun, hoş çocuksun. Ama futbolu ve hakemliği bilmiyorsun. Milleti daha fazla delirtmeden hakemliği lütfen bırak. Manevi baban Ertuğrul Dilek'in gitmesiyle Hilmi Ok hâlâ seni nasıl tutuyor aklım almıyor. Bu saatten sonra bir şey olma şansın zaten yok. Ne olursun bırak da, bari genç, kabiliyetli çocuklar çıksın.
Bir hakemin en büyük hedefi ve özellikle vazifesi maçı 11'e 11 bitirmektir. Futbolcu art niyetliyse, hatalıysa, oyun kurallarını ihlal ediyorsa 3'er 3'er de atarsın. Ama takımın birine ayrı diğerine ayrı kartlarını gösterirsen sahadaki futbolcu isyan eder. Taraflı tarafsız basın tribününde bile anormal isyanlar vardı. Bak İbrahim maç yazalım dedik. Neler yazdık? Ne olursun lütfen git.
Denizli her maç gol yer
Denizlispor, özellikle bu savunma anlayışıyla her maçta gol yer. G.Saray bunların 4'ünden yararlandı. 12'sinden yararlanamadı. Ama G.Saray da anormal müdafaa hataları yaptı. Kaleci Mehmet'in o kafayı yememesi gerekirdi. G.Saray'ın en büyük özelliği, topu defansta boş yere fazla enlemesine alıp vererek oyalamıyor. İlk topu direkt orta alana sokuyorlar. Ama dün ciddiyetten uzaklaştılar. İnanılmaz pozisyonlar verdiler.
G.Saray'da Hasan ve Emre hatasız oynadılar. Marcio uyum sağlamaya başlamış. Suat yine çalışkan. Eğer 11'e 11 oynansaydı belki de bu yılın en heyecanlı ve keyifli maçını izleyecektik. Olmadı ne yapalım? Hilmi Abi'nin canı sağolsun.