kapat

12.12.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Bilisim99
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.


Kadınsı bir toplumuz!


Dört gündür, "Türkiye feminal bir toplumdur" saptamasını ortaya koyan yazar Alev Alatlı ile nedenlerini konuştuk.

Kadınsı bir toplum olmamızın son örneğini deprem felaketi sırasında gördüğümüzü düşünüyor Alatlı. Diyor ki "Çok devlet bağımlı bir toplumuz, Kemal Tahir haklıydı. Devlet baba değil, anadır. Baba böyle vermez çünkü; babanın sevgisi koşulludur. Anne ise koşulsuz verir, tıpkı doğa gibidir. Halkın ezici çoğunluğu, koşulsuz sevgi veren bir devlet istemektedir. Kendi başına bir şey yapmak istememektedir. Her koşulda devletin yardımcı olmasını bekler. Ayağını taşa çarpsa devletten bilir.

Kadınsı toplumlara bir başka örnek ise Fransızlar. Verso'nun yaptığı yeni bir araştırma da bunu kanıtlıyor. Bu araştırmada, kadınlara ve erkeklere kadınsı denilebilen davranışları, ne yapıp yapmadıkları sorulmuş. Örneğin, aşk mektubu yazmak örneği. Fransız ve Türk erkeklerin çoğunluğu aşk mektubu yazıyor. Erkeksi toplum deyince de Alatlı'nın aklına hemen İngiltere geliyor. Anglosakson ülkeleri ve Almanya...

Şimdi gelelim kadınsı toplum olmanın iyi mi kötü olduğuna... Dört gündür olumlu ve olumsuzluklardan söz ettik aslında. En iyisi sözü yine Alatlı'ya bırakmak:

"Bana göre Türkiye sıkıntılarını yeni fiziğe destek vererek, bunları uygulayarak çözebilir. Türkiye saldırgan olmayan bir toplumdur. Toprak alacağım diye uğraşmaz ama toprak da vermez. Dişi kaplan gibi kendini korumak için saldırır ama erkeksi öğeyi fazla kullanmamaktan, bilmemekten veya reddetmekten dolayı başımıza gelen işler de var. Yaratıcı eksikliği var; sanatta, teknolojide, bilimde".

Ön-insan aşamasındaki çocuklar gibidir Türkiye. Taklit eden, acaba bu o kadar kötü bir şey midir? "Belki de değildir," diyor Alatlı. Bunu ben değerlendirmek istemiyorum. Ben vakayı ortaya koyuyorum gelin birlikte güçlenip, çözelim.

Eğer kadınsı toplum olmak istemiyorsak, belki de çocuk eğitimini anneye yüklemekten vazgeçmemiz gerekiyor. Çocukları eğitme yükümlülüğünü ve sorumluluğunu annenin üzerinden almakla, kadınların da kendi yaratıcılıklarını kullanma şansını vermemiz gerekiyor.

Aslında her iki türde toplum olmanın avantaj ve dezavantajları var. Erkeksi toplumlar da ailenin ve dayanışmanın kaybolmasından yakınıyorlar. Önemli olan ikisini birden görmek. Ve bütün içinde hem kadınsı hem erkeksi ögelerin varlığına ihtiyaç duymak, bir arada yaşamayı öğrenmek. Birbirinin eksikliğini birlikte bir armoni oluşturarak gidermek... Yeni fizik bunu amaçlıyor. Türkiye de buna uygun olmanın avantajları ile dolu. Ama bir an önce de eksikliklerini gidermek zorunda. Nedir en önemli eksiği Türkiye'nin? Alatlı'ya göre, dilimizin olmaması. Aynı dili konuşmamamız, birbirimizi anlamamamız. Bir lugatımızın olmamasını, tarihimizi, sosyolojimizi, kültürümüzü, psikolojimizi bilmememizi, bunları hep yabancı kaynaklardan öğrenmemizi büyük bir handikap olarak görüyor. Türkiye'nin en kısa zamanda kendi lugatını hazırlamaya başlamasının gerekliliğinin altını çiziyor.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır