TÜRKİYE'NİN Avrupa Birliği'ne (AB) resmen aday olması, Merve Kavakçı'nın milletvekilliğine dönüp dönemeyeceği ve Meclis kürsüsünde türbanıyla yemin edip edemeyeceği sorusunu gündeme getirdi.

"Türkiye eğer AB'ye tam üye olmak istiyorsa Merve Kavakçı'nın milletvekilliğini teslim etmeli ve ona yemin etme hakkı vermeli" diyenler iddialarını şu gerekçelere bağlıyorlar :

* AB normları ve Türkiye'nin altına imza attığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, devletlerin fertlerin düşünce ve inanç özgürlüğüne saygı göstermesi gerektiği kuralının altını kalın çizgilerle çiziyor. Merve Kavakçı, Müslüman bir kadındır ve dini inanışının gereği olarak türban takmaktadır. O halde kendisinin bu nedenle cezalandırılması sözkonusu olamaz. Bir seçime girmiş, gerekli oyları toplamış ve seçilmiştir. Ona oy verenler türbanlı olduğunu bile bile oy vermişlerdir. Yani burada toplumun bir kısmının demokratik temsili meselesi de vardır.

* TBMM İçtüzüğü'nün kıyafetle ilgili maddesi türbanı yasaklamamaktadır. Zorlama bir yorumla yasakladığı sonucuna varılmıştır. Kaldı ki yasaklasa bile İçtüzük hükmü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin altında bir hukuki düzenlemedir.

* Merve Kavakçı'nın ABD vatandaşı olduğu gerekçesiyle Türk vatandaşlığından apar-topar çıkarılması da insan haklarına aykırı bir uygulama olmuştur. Zira, Türk hukuku çifte vatandaşlığa imkan vermektedir. Ayrıca, çifte vatandaş olan birçok kişinin Türk vatandaşlığı elinden alınmadığı halde Merve Kavakçı için Bakanlar Kurulu'nun vatandaşlıktan çıkarma kararı vermesi tamamen siyasidir ve insan haklarına aykırıdır.