kapat

12.12.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Bilisim99
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Bilen bilmeyenden daima üstündür
Hem bilgi sahibi olmamız, hem de bildiklerimizi uygulamamız gerekmektedir.

Kur'an'ın birçok ayetlerinde bilen ile bilmeyenin bir olamayacağı ifade edilmiştir. Gerçekten de Kur'an'ın hakikatini öğrenebilmiş bir kimse yüce Allah'ın hiçbir işi tesadüfe bırakmadığını ve hiç kimseye iltimas veya haksızlık yapmadığını da çok iyi bilir.

Bu dünyada hasip olduğumuz asli tabiatımız, Elest âleminden beri hak ettiğimiz şifrelerin bu dünyadaki varlığımıza intikalinin bir sonucudur. Kimse hırsız olarak uykuya yatıp yargıç olarak uyanamaz. Bunun gibi hiç kimse Elest âlemindeki sınavda çok başarısız olduğu haled çok iyi bir asli tabiat ile dünyaya gelemez.

Bu gerçeği bilen bir kimsenin dünyada maruz kaldığı ceza niteliğindeki kötü olaylardan ve kendi yaratılışının çirkinliğinden ötürü yüce Allah'ı sorumlu tutmaya kalkışıp, bir de isyan günahını sırtına yüklenmesi elbette mümkün olamaz. O halde, İslami gerçekleri bilmek çok önemlidir. Bilen, bilmeyenden üstündür.

Fakat, Kur'an'ın emirlerini sadece bilmek bizi kurtarmaz. Bilgimizi işleyiş haline getirmemiz, yani bildiklerimizi uygulamamız gereklidir. Nitekim ademe secde etmeyen şeytan bilgili idi ve meleklerin hocası durumundaydı. bundan ötürü o yüce Allah'ın, benlik davası ve üstünlük iddiası demek olan enaniyeti bize men etmiş olduğunu da çok iyi biliyordu. Ama, bu bilgisini uygulayamadı ve âdeme üstünlük taslamak yüzünden lânetlendi.

AYDINLIK ALMEME ÇIKIŞ
O halde, nasıl davranacağımızı bilmek bizi kurtarmaz. Hem bilgi sahibi olmamız, hem de bildiklerimizi uygulamamız gerekmektedir. Bilgi ise bu âlem için de, öbür âlem de, ancak gönül sahiplerinin elinde işe yarayabilir. Çünkü onlar Akl-ı Mead sahibidirler. Mevlana'ya göre gönlünü dünyaya veren Aklı-ı Meaş sahiplerinin yuları "zorla gelin" emridir. Aklı-ı Mead sahibi oldukları için gönlünü Allah'a verenlerin baharı ise "dileyerek gelin" emridir. Onlar, ALlah rızası için, en ağır işleri bile yerine getirirken baharda hoş kokulu bir çiçeğin karanlık toprak altından bu aydınlık âleme dileyerek çıkışı gibi isteklidirler. Yaptıkları her iyi iş, iyi ahlak tohumundan filizlenmiş bir çiçek gibidir. Bundan ötürü insanlara ve dolayısıyle Hak'ka hizmet zahmetine seve seve katlanırlar ve ihtiyacı olan mazlumların yardımına da koşa koşa giderler.

Amiran KURTKAN BİLGESEVEN


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır