Yekta Kara ve Ali Taygun'u hem de nasıl alkışlamak gerek.. TRT'ye de teşekkür.. AGİT Zirvesi için yapılan Anadolu'nun Lirik Tarihi adlı gösteriyi pazar günü bir kez daha ekrana getirdiği için..
Ben olsam, ayda bir kez yayınlarım, bu ülke insanına moral, Kültür Bakanlığı bütçesini binde 2'ye indiren milletvekillerine utanç olsun diye..
Unesco "Yüzde bir olmalı" diyor en az.. Biz binde bire iniyoruz.. Yazık.. Günah.. Ayıp!.. Utanç!..
İstemihan Talay kıyameti koparmalı idi Meclis'te.. Komisyonlarda.. Hatta "istifa" silahını kullanmalıydı..
Bütün kültür ve sanat aşıkları sokaklara dökülmeliydik.
1990'da binde 7 gibi komik bir rakamken, şimdi binde 2'ye inmişiz..
..Ve de bu binde iki ile yaratılan mucizeye bakın!..
Cumhuriyetin 75. Yılı için Taksim Meydanında gerçekleştirilen muhteşem şovun bir salon için daha derli toplu hale getirilmişi idi, izlediklerimiz..
Göğüslerimiz nasıl gururla kabardı..
Arada Clinton'u görüyordum.. Ve de ailesini.. Nasıl etkilenmiş, nasıl coşmuşlardı.. 10 dakika ayakta alkışladılar, elleri kızarana kadar. Clinton ailesinin en unutamayacakları Türkiye anısının bu olduğuna inanıyorum.
İki şeyi aradım o gece..
Birisi.. Belki de duygusal..
Türkiye'yi beş kıtada ve 86 ülkede temsil etmiş, Türk Müziğini evrensel kurallar içinde çalıp söylemiş Modern Folk Üçlüsü, mesela Doğan Canku'nun o olağanüstü senfonik aranjmanı ile, Veysel'in Karatoprak'ını söylemeliydi, bu şovun içinde.. Anadolu musikisini Modern Folk Üçlüsü kadar derinden araştırıp evrenselleştiren olmamıştır bana sorarsanız.
İkincisi..
Üç beş entel ve de 'gentel', ileri geri konuştu diye, dünyanın en ünlü, en görkemli, en muhteşem gösterilerinden biri, Bursa Kılıç Kalkan ekibini unuttuk.. Kendi musikilerini, kılıç kalkan şakırtıları ile yaratan bu benzersiz ekip, yıllar yılı Edinbourg Folklör Festivalinde birinciliği kimseye bırakmayınca, İskoçlar şaka yollu "Artık gelmeyin, festivalde heyecan kalmadı" demişlerdi.
Sonra, bu olağanüstü görkeme, geri zekalı birkaç entel dil uzattı.. Aptalca, haince yazılar yazdılar ve işin acıklı yanı etkili de oldular.. Kılıç Kalkan ekipleri, bizim turistik organizasyonlarımızdan dışlandı.. Yok oldu, unutuldu..
Kılıç Kalkan ekibini her yıl en az on onbeş kez izlerdim. Son 10 yılda bir kez izlemedim. Artık, ekip falan da kalmamıştır belki..
Yazık değil mi?.. Ayıp değil mi?..
Bursalılar birleşmeli.. Bir dernek kurmalı..
Kılıç Kalkan Dansını Yaşatma Derneği..
Kültür Bakanı Talay, bu yok edilen kültüre sahip çıkmalı..
Kılıç Kalkan, sadece Türkiye'nin değil, Dünya Folkunun malıdır.. Gelip Unesco'nun kurtarmasını beklemeyelim lütfen!..
Hakan & Utku
Floransa'ya tekrar tekrar gitmek gerek..
Topu topu iki gün bir tarih ve kültür hazinesi Floransa'yı gezmeye yeter mi?..
Yüzde birini gezdiğim kanısında değilim.. Türk takımlarından biri Fiorentina'yı çekerse, bu kente gidip en az bir hafta kalacağım..
Kentin kendisi yaşayan bir müze.. Nasıl muhafaza etmişler.. Ama içi de müze dolu.. Sabah otelde enformasyon görevlisine "Müze görmek istiyorum" dediğimde güldü.. "Hangilerini" dedi..
Yola düşüp önümüze ne çıkarsa ona dalmaya karar verdik..
Otelin hemen ilerisinde şehrin tarihi kent merkezi, Piazza della Signoria var. Floransa'nın en güzel meydanı olduğunda herkes müttefik. Kent tarih boyu burdan yönetilmiş. 14. yüzyılda Cumhuriyet Hükumeti (Signoria diyorlar adına, meydanın adı da burdan geliyor.) burdaymış. Şimdi de belediye.. Meydanın etrafı tarihi binalarla çevrili, ama asıl güzellik tam ortasındaki Neptün Çeşmesinden geliyor. Olağanüstü bir heykeller dizesi yapmışlar, deniz tanrısı adına..
Hemen oracıktaki yığınla müzeden ikisine girdik..
Borgello..
Seda'yı deli edecek bir müze bu.. Heykeller enfes ama, konular dehşet..
Zeus'un kuğu kılığına girip, Hera'ya tecavüz edişini anlatan o dünyalar güzeli şiirsellik.. Ammanati'nin..
Giambologna'nın, Sabine'in tecavüze uğrayışı.. Hem de iki erkek tarafından..
Ve asıl.. Cellini'nin Perseus'u..
Perseus çıplak bir erkek.. Bir elinde kılıç.. Öbür elinde bir kadın başı.. Ayağının altında da başsız kadın cesedi.. Kadın Medusa.. Medusa mitolojinin en iğrenç yaratıklarından biri aslında. Didim'de heykeli var.. İstanbul Yerebatan sarnıcında da baş aşağı duran bir sureti.
Perseus, dünyayı bu felaketten kurtaran kahraman.. (Aman ha.. Bana göre değil, mitolojiye göre.. Seda'yı gene üstüme salmayın..)
Aslında her heykelin bir hikayesi var.. Onları ayrı ayrı anlatmam, kitap yazmamı gerektirir. Ben kendi hikayemi yazayım..
Bütün heykeller çıplak.. Ve de o zaman, erkek vücudu daha gözde olacak ki, heykellerin çoğu erkek. Kadın heykeli pek az.. Orhan, Feyha, ben geziyoruz ya..
Gene harika bir heykelin önünde durduk. Feyha sanatçı. Kızkardeşimle birlikte bir atelyeleri var Ankara'da.. Açtıkları sergiye bayılmış, size de yazmıştık..
Ne diyordum.. Bir harika heykelin önündeyiz.. Erkek.. Çıplak..
Feyha "Şu ayak tırnağının işlenişine bak" deyince güldüm..
Kız sabahtan beri başını daha yukarı kaldıramıyor ki!..
Borgello'nun bir salonunda Osmanlı eserlerine rastlamayalım mı?.. Kilimler, bakırlar, padişahların savaş giysileri.. Cam sanatı üzerine işlemeler..
"Bunlar niye burda" diye kızmanın alemi yok.. Bizde bunlardan tonlarla var nasılsa.. Bu salonda da dünya görüyor hiç değilse..
Carrefoursa!..
Efendim Carrefoursa beni mahkemeye vermiş.. "Burayı sömürge mi sanıyorlar" dediğim için..
Şimdi bana yığınla faks ve e-mail gönderen dostlarımdan bir ricam var.. Bu mektupları Yasemin'in onlarca klasör arasından bulup çıkarması çok vakit alır.. Duruşma gününe yetiştiremeyebiliriz.
Carrefoursa ile ilgili başınızdan geçen olayları ve duygularınızı tekrar yazar mısınız?..
Bizi sömürge insanları sanan bu insanlara Türk Mahkemeleri önünde yanıt verecek gücüm var, merak etmeyin. Mektuplarınız, sadece ulusça nasıl kenetlenebildiğimizin kanıtı olacak, o kadar..
Faks, e-mail ve mektup adreslerim köşede yazılı..
Teşekkürler zahmetleriniz için..
Çevik Paşa!..
Çevik Bir, "Cumhurbaşkanlığına aday olabilirim" demiş.. "Eğer halk seçerse.."
Bu kararını açıklamak için seçtiği yere bakın..
Ali Şen'in yönettiği bir toplantı.
Paşam öyle bir yanlış yaptın ki, değil Cumhur, Kadıköy Belediye Başkanı seçilme şansın kalmadı. Sakın heveslenme..
Acil yardım!..
Ahmet Emin Şimşek!.. Okuyucu.. Depremzedelere acil barınma öneriyor.
Küçükbakkalköy'de YEDPA adlı bir site.. Toptancılar sitesi.. Yapılalı iki yıl olmuş. Ama ekonomik kriz yüzünden dükkanların büyük bir bölümü açılmamış.
24 saat güvenlik görevlileri var.. 24 saat kaloriferler yanıyor. Bomboş..
"Benim dükkanımı, bir yıllık tüm site giderleri, aylık ısıtma, güvenlik ve diğer ortak giderleri de tarafımdan karşılanmak üzere çadırda yaşayan bir aileye vermek istiyorum. Benim gibi yüzlerce kişi var, bilgilerinize sunarım" diyor..
Ahmet Emin Şimşek..
İşte sen vatandaşsın dostum..
Telefonu 0212 278 68 32 ve 0212 264 64 87!..
Kriz masası yöneticileri, valileri, kaymakamlara duyurulur!..
SEVDİĞİM LAFLAR
İyi bir aşk mektubu yazmak için ne dediğinizi bilmeden yazmaya başlamanız ve ne yazdığınızı bilmeden bitirmeniz gerekir.
Jean Jacques Rousseau
TEBESSÜM
Yeni evli çift, orman kampı tatiline çıkmışlardı. Kamp ateşinin yanında otururlarken, bir gürleme sesi duyuldu. İkisi birden kaçmaya başladılar..
Kadın yirmi metre önünde giden kocasına bağırdı..
"Nedir bu Allahaşkına.. Ayı mı?.."
Kocası arkasına bakmadan cevap verdi:
"Nerden bileyim.. Ben tekstil işindeyim, kürk değil.."