Dünya kenti

İKİDE bir kesilen elektrik.. Sabah buz gibi evde uyanıp yüze çarpacak su bulamamak.. Trafik keşmekeşi.. Çöpler, çamurlar, çukurlar.. Sinirleri tel gibi geren deprem hipotezleri. Bunlar İstanbul'un gerçekleri. Ama bütün bunlara rağmen bir gerçek daha var. O da İstanbul'un bir "dünya kenti" olduğu..

DEPREMİN civcivli günlerinde dünyanın sayılı sanatçılarından bir grup, İstanbul Bienali'ne geldi. Ardından aralarında ABD Başkanı Clinton'un da bulunduğu dünya liderleri AGİT'te konuğumuz oldu. Ve son olarak, çağdaş dünya sinemasının en büyük ustalarından Terry Gilliam İstanbul'daydı.

"BRAZİL", "Baron Munchausen'in Maceraları", Robin Williams ve Jeff Bridges'li "Fisher King" (Balıkçı Kral), Bruce Willis ve Brad Pitt'li "Twelwe Monkeys" (Oniki Maymun) gibi unutulmaz filmlerin yönetmeni Terry Gilliam, Aksanat'ın düzenlediği "Ustalardan uygulamalı workshop ve söyleşiler" etkinliğine katılmak üzere İstanbul'a geldi.

BEN yedinci sanata, yani sinemaya tutkunum. Bir dönem sinema yazarlığı da yaptım. Terry Gilliam bence çağımızın en önemli, en ilginç ve en özgün yönetmenlerinden biri. Gilliam'ın filmlerinde genellikle çok ünlü oyuncular rol alır. Ama filmin bütününde oyuncu karizması, kurgu ve anlatımı ezemez. Ya ikisi atbaşı giderler, ya kurgu ve anlatım "star"ı gölgede bırakır.

ÖZELLİKLE "Balıkçı Kral" ve "Oniki Maymun"da Gilliam'ın bu müthiş ustalığı Robin Williams, Brad Pitt ve Bruce Willis gibi dünya sinemasının doruğundaki oyuncuların varlığına rağmen en amatör izleyiciye dahi kendisini hissettirmiş, ezici şekilde öne çıkmıştı. Gilliam'le birlikte aynı etkinliğe katılmak üzere yazar Arnold Wesker, oyuncu/yazar/yönetmen Israel Horowitz, tiyatro felsefecisi Terry Schrieber de İstanbul'un konuğu oldular.

İSTANBUL'u sevelim, onunla övünelim.. Ve en önemlisi, son derece kalburüstü yabancı konukların "dünya kenti" olarak kabul edip coşku ve arzuyla ziyaret ettikleri, etkinliklere katıldıkları İstanbulumuz'un kıymetini, İstanbul'da yaşayanlar olarak iyi bilelim.