Artık hiç kuşkum kalmadı. Biz başarılarla değil, başarısızlıklarla tatmin oluyoruz. Başarının değerini bilmek yerine, başarısızlıkların önemini vurgulamak işimize geliyor.
Başarıları hızla unutuyor, başarısızlıkları tarihe kazımayı marifet sayıyoruz... Bu yüzden de hep kavga yolunu seçiyoruz. İşte Milli Takım'ın başarısı ve işte bu başarının hemen ardından gelen tartışmalar...
Denizli öfke ile öyle bir çıkış yaptı ki, artık yalnızca onu konuşuyoruz. Böyle giderse birkaç hafta sonra Milli Takım'ın Avrupa 2000'e gitmeyi başardığını unutacağız. Ama "Kim bu İrlandalılar?" sorusu baki kalacak. Korkarım bu kavga bitmeyecek.
Oysa eleştirisiz başarı olmaz. Hatta eleştiri olmadan başarının tadı da çıkmaz. Bu yüzden Mustafa Denizli'nin eleştirilere yöneltiği sert tepki belki gereksizdi. Ama bunları biliyor ve doğru kabul ediyoruz diye, Denizli'nin çıkışını gereksiz görsek bile "anlamsız" bulmaya hakkımız var mı?
Maçtan sonra basın toplantısındaydım. Denizli sevinçliydi ama sevinci buruktu. Yanındaki iki koltuk boştu. Ne Federasyon Başkanı oradaydı, ne de başka bir yönetici... Denizli'nin gözlerinde, futbolcularıyla birlikte yalnız bırakılmanın izlerini görmemek imkansızdı.
"İçimizdeki İrlandalılar" kavgasını bırakıp, bu yalnızlığı analiz etmekle işe başlamalıyız. Ve yanlışta ısrar etmeyip, başarının tadını çıkarmalıyız.