Ankara'dan Clinton geçti
Meclis Başkanı Yıldırım Akbulut, eşi Samia Hanım'ı Başkan Bill Clinton ile tanıştırırken "hakimdir" diye söze başladı:
- Anayasa Mahkemesi'nde görev yapıyor... Bizim Meclis'te aldığımız kararları zaman zaman bozuyorlar.
Clinton güldü:
- Oh, oh... Demek akşamları evde gürültü çıkıyor.
Samia Akbulut da güldü:
- Hayır... Evde tartışma olmaz... Meclis nasıl görevini yapıyorsa, Anayasa Mahkemesi de öyle.
***
Büyüklerimiz "Doğu'ya giderken" pahalı hediyeler götürürler.
"Doğu'dan gelenlere" verilen hediyeler de yine pahalıdır.
Binlerce dolarlık "ipek halı" gibi.
Ama masafir "Batılı" ise...
"Ölçü" değişiyor.
TBMM Başkanı Yıldırım Akbulut, ABD Başkanı'na bir "gümüş ibrik" armağan etti.
Hillary Clinton'a da, "aynı ibriğin küçüğünü."
Yıldırım Bey'e sorduk:
- İki hediyeye "kaç para" verdiniz?
- 245 doların üzerine çıkmamamız gerekiyordu... Zira Amerikan yasaları öyle... Biz de "bu ölçüye" dikkat ettik.
***
Padişah Abdülhamid'in elinden "marangozluk geldiğini" biliyor muydunuz?
1876'dan 1909'a kadar tahtta kalan Abdülhamid, boş zamanlarını saraydaki marangoz atölyesinde geçirirdi.
Oymacılıkta ustaydı.
Dünya lideri Clinton, Ankara'daki temasları sırasında "padişahın marangozluğunu" da öğrendi.
Ve Abdülhamid'in oymacılığına hayran kaldı.
"Nasıl" mı oldu?
Abdülhamid'in "el yapması" bir masası var.
Cumhuriyet'ten sonra, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından kullanıldı.
Şimdi ise...
Yıldırım Akbulut'un danışmanı, eski milletvekili Orhan Demirtaş'ın odasında.
Clinton, Meclis'e gelince...
TBMM Başkanı'nı ziyaretten önce, Demirtaş'ın odasında bir süre dinlendi.
Dinlenirken de "etrafı" inceledi.
Ve "padişah yapımı" oymalı masaya hayran kaldı.
***
Bir ayrıntı da önceki geceden...
Çankaya'daki yemek sona erdi.
Davetliler, Köşk'ten ayrıldılar.
"İki aile" ise...
Demirel'in "makam odasına" gittiler.
Clintonlar ve Demireller.
Makamda, Clinton'ın bir ricası oldu.
- Amerika'yı arayabilir miyim?
Demirel hemen "makamın bitişiğindeki odayı" açtırdı.
ABD Başkanı "oraya" geçti.
"15 dakika kadar" telefonla konuştu.
Sonra "makama" döndü.
Ve bir süre "günü" konuştular.
Clinton "çok verimli geçti" diye söze başladı:
- Her şeyden memnun kaldım... Türk insanı çok samimi... Bize dostça davranılıyor... Türkiye'nin görüntüsü ise... Çok düzgün... Modern bir ülke... Bu ülke, Avrupa'nın dışında kalamaz.
Söz bir ara "Demirel'in odasından" açıldı.
Oda "müze gibi."
Bayan Clinton "etkileyici" dedi:
- Zevkle döşenmiş... İnsan sanki tarihte gezinti yapıyor... Odada, çok çalışan bir insanın izleri var.
***
Dün Başbakan Yardımcısı Cumhur Ersümer'le konuştuk.
"Çok iyi gidiyor" dedi:
- Tunceli'de iki baraj... Muş'ta Alpaslan-2 barajı... Zap Suyu üzerinde Hakkari Barajı... Hepsi de yüzde yüz kredi ile yapılacak... Anahtar teslimi.
Amerikalılar'ın "böyle yatırımlara" girmeleri güzel.
Ve özellikle de Tunceli'de... Muş'ta. Hakkari'de yatırıma soyunmaları.
Clinton'ın ziyareti, deprem nedeniyle "yas tutan ülkemize" moral oldu.