kapat

17.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CAN ATAKLI(ataklic@sabah.com.tr )


Çaresizliğin de bu kadarı

Telaş şu; "Ne yapacağız?" Bu soru "Deprem olursa ne yapacağız?" biçiminde değil, herkes evinin durumu nedeniyle soruyor bu soruyu.

Deprem olsun olmasın, oturduğumuz ev sağlam mı? Sağlamsa mesele yok. Peki ya değilse. O zaman depremde evi yıkılanlarla ne farkımız kalacak? Bile bile çürük evde oturulmaz. Tamam da, evi terketmek çözüm mü? Yeni ve sağlam bir ev bulmak, ona para denkleştirmek, taşınmak, dile kolay, gerisi ne olacak?

İşte hepimizi saran korkunun temelinde aslında bu yatıyor galiba.

Önceki gün Reha Muhtar 11 yaşında bir çocuğun mektubunu milyonların gözüne soktu. Çocuğun sorusu basitti: "Ne yapacağız?" Evet, bu çocuğun evi yıkılmamış, aç ve açıkta değil, ama belli ki oturdukları ev sağlam değil. O halde ne yapacaklar?

Reha Muhtar soruyu Devlet Bakanı Safter Gaydalı'ya aktardı. Gaydalı "kem küm" etti. Zaten söyleyecek bir şeyi de yoktu. Çünkü Düzce depremine hızlı koşarak "dirilen!" devlet bu konuda bir çalışma yapmamıştı anlaşılan.

"Herkes evini kontrol ettirmeliydi" fetvası "geyik muhabbetinden" başka bir şey değildir. Elinizi vicdanınıza koyun ve kendinize sorun, bırakın 5-10 yıl önceyi, 5 ay önce ister trilyonluk villa, ister birkaç milyarlık sosyal konut alan kim "bu ev depreme dayanabilir mi?" diye merak etti. Kimsenin aklına böyle bir soru gelmez, bu çok normal.

Ama hükümetlerin bu riskten haberi vardı, herşeyi biliyorlardı, üç beş oy uğruna insanların çürük çarık evlere yerleşmelerine ses etmediler, nasıl olsa bir şey olmazdı bizim şark kafasına göre.

Ama oldu. Şimdi yetkililer "baktırsaydınız evlerine" diyorlar, ki belki sorumluluktan kaçacaklar.

Kaçamazlar. O 11 yaşındaki çocuğa cevap vermek zorundalar.

Adanalı'nın teşekkürü
Deniz Adanalı biliyorsunuz bir maganda sürücünün umursamaz tavrı yüzünden denize uçmuş, aklını ve zekâsını kullanarak mucize biçimde kutrulmayı başarmıştı.

Bugüne kadar pekçok sivil girişimin öncülüğünü yapan, bıkmadan usanmadan insanları uyaran Deniz Adanalı şimdi çok iyi. Hayata dönmenin mutluluğunu yaşarken, kendine gösterilen müthiş ilginin de sevinci içinde.

Tanıyan tanımayan, ama yaptıklarını bilen yüzlerce kişinin faks, telefon ve e-maillerle "geçmiş olsun" dediği Deniz Adanalı "kurtulmasını" bundan sonra yapması gereken pekçok işe bağlıyor.

Adanalı ile konuşuyordum, "herkese teşekkür etmek istiyorum, ayrıca bir mesajım var" dedi. Ben de bu mesajı size aynen yansıtmak istiyorum: "Türkiye içinden ve dışından bana erişen sevgili dostlarım, ilginize müteşekkirim. Oluş şekliyle de kurtuluş tarzıyla da inanılması güç bir olaydan, dünyada daha yapmam gereken şeyler olduğu için kurtulduğuma inanıyorum."

Adanalı teşekkür mesajını bir de sözle tamamlıyor:

"Söz veriyorum, tüm eğriliklere, özellikle trafikteki şehir magandalarıyla uğraşacağım ve sevginize layık olmaya çalışacağım."

Magandaların çekeceği var.
Kapalı yollar için çok kızmayın

AGİT zirvezi nedeniyle İstanbul trafiği üç gün kabžs yaşayacak. Pekçok İstanbullu tepki göstererek "Bu eziyet neden?" diyor.

Açıkçası başka çare yok. Dünyanın en önemli liderlerini ağırlıyoruz. Onların güvenliğini ve rahatını düşünmek zorundayız. Bu nedenle üç gün sabretmek durumundayız. İşleri nedeniyle Beşiktaş, Taksim, Nişantaşı çevresine gitmek zorunda olanlara toplu ulaşım araçlarını ya da taksileri tavsiye ediyorum. Şu üç gün içinde özel araçlar trafiğe çıkmazsa, kabžs yaşamaktan da kurtuluruz.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır