Küçük meseleler...
Avrupa Birliği'ne adaylığımız eğer kesinleşirse, acaba hayatımızda ne gibi değişiklikler olacak.
Diyebiliyor musunuz ki:
- Kuduz gerekçesiyle koca bir mahalle karantinaya alınmayacak... Çünkü kuduz'un kökü kazınacak... Vay vay vay..
- Sarhoş sürücü kalmayacak.
- Toprak işgali, gasp ve arazi mafyası bitecek.
- Garajsız apartman, yangın merdivensiz han falan yapılmayacak.
- Ağaç kesilmeyecek, park kirlenmeyecek, tüp patlamayacak, orman yanmayacak...
*
Diyebiliyor musunuz ki:
- Maç öncesi ve sonrası taşlar ve sopalarla kimse kimseye saldırmayacak.
- Mecliste kimse kimseye hakaret etmeyecek... İftira elbet bitecek... ama ortada bir suç ve ayıp varsa, utanma duygusuyla birlikte istifa diye bir kurum gelecek.
Bunları diyebiliyor musunuz?
Adaylığımız kesinleşirse:
- Ticaret terbiyeli, rekabet seviyeli olacak... Pişkinlik, arsızlık, yolsuzluk son bulacak... Bulmayacaksa bile, bunlar himaye görmeyecek... Susurluk ve benzeri meselelerde ucu nereye ve kime varırsa varsın sahiden sonuna kadar gidilecek.
*
Avrupa Birliği adaylığımız kesinleşirse ve hele bir de üyeliğimiz -ileride- gerçekleşirse... diyebiliyor musunuz ki:
- Mini mini öğrenciler, artık at gibi yarıştırılmayacak.
- Bir sınıfa 80-90 kişi doldurulmayacak... Üniversite kapılarında her yıl yüzbinlerce genç perişan edilmeyecek.
- Eğitim sistemi bir daha yaz boz tahtasına dönmeyecek.
Dahası:
- Vergi, vatan borcu olacak... Adalet çabuk işleyecek... Cezaevlerinde hem huzur hem asayiş sağlanacak.
Diyebiliyor musunuz?
*
Hangi birini sayalım.
Sütunlara sığmaz.
Ama bâri diyebiliyor musunuz ki:
- Reyting ve tiraj uğruna sorumsuz yayınlar yapılmayacak... Medya'da insan haysiyetine önem verilecek... Karalamalar, haksız itham ve teşhirler son bulacak... Tekzip ve tavzih tıkır tıkır işleyecek vs..vs.
..........
Eğer bunları diyebiliyorsanız, Avrupa Birliği'ni beklemeye ne gerek... Bunları kendi kendimize yapar, zaten Avrupalı olabilirdik...
Olamadık.
Acaba hep böyle kalmak daha kolayımıza mı geldi ki, Avrupa Birliği'ne pek de heves göstermedik doğrusu...
Şimdi Avrupa, gelin sizi adam edelim mi diyor, ne diyor.
Biraz yalvarsınlar bakalım.
Kendimizi ağırdan satalım...
Kolay değil.
Çok alıştığımız şu kötü huylarımızı terketmek için, onlardan büyük tazminat bile isteyebiliriz... Hem de peşin.