kapat

01.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CAN ATAKLI(ataklic@sabah.com.tr )


Grev çadırı, deprem çadırı

Radyo Televizyon Üst Kurulu'nu hep "televizyon ekranlarını karartmasından" tanıyoruz. Oysa RTÜK'ün "yasaklama alanına" sadece televizyonlar girmiyor. Kurumun adının başında bir de "Radyo" kelimesi geçiyor. Yani RTÜK televizyonlar gibi radyoların da başındaki "Demoklesin kılıcı."

Şimdi bir kapatma kararından haberimiz oldu. Çünkü bu kez kapatılan radyonun Genel Yayın Yönetmeni kararın çok haksız olduğunu vurgulamak ve RTÜK'ün davranışını protesto etmek için "açlık grevine" başladı.

RTÜK Kadir Çöpdemir'in Genel Yönetmenliğini yaptığı Radyo Klas'ı 30 gün kapattı. Gerekçe ise çok komik. Çünkü Mayıs ayında bir dinleyici canlı yayın sırasında küfürlü sözler sarfetmiş. RTÜK de bunu ağır bir suç olarak değerlendirmiş ve radyoya bir aylık kapama cezası vermiş.

Çöpdemir "Sesimizi duyurmamız gerekiyor, bu nedenle açlık grevine gitmeye karar verdim. Gerçekten kararlıyım, gösteriş olsun diye açlık grevi yapmıyorum" dedi.

Cumartesi günü açlık grevi çadırının kurulduğu Korukent'teki radyo tesislerinin bahçesine gittim. Yağmur yağıyordu. Kadir Çöpdemir "Bu kadar ağır bir ceza karşısında elimizden hiçbir şey gelmiyor, hiç olmazsa kamuoyunu uyanık tutalım" diye konuştu.

Kadir Çöpdemir'le "Çadırda yaşamanın" zorlularını da konuştuk. Çöpdemir "İlk gününden beri deprem felaketiyle ilgili elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Ama inanın çadırda yaşamanın ne zor olduğunu şu açlık grevinde öğrendik. Bir taraftan soğuk, diğer taraftan yağmur. Üstelik biz çadırdan çıktığımız an elimizin altında her imkan var. Paramız, giysimiz, battaniyemiz var. Ya deprem bölgesindekiler, çadırdan çıkıyorlar ve hiçbir şey yok" derken sesi çok hüzünlüydü.

Bir basın kuruluşunda ilk kez yaşadığımız bu etkili tepki olayı, radyonun diğer çalışanlarını da etkilemiş. İlk gün Kadir Çöpdemir'in tek başına başlattığı açlık grevi bugün, Yavuz, Aynur, Ebru, Siyah, Tans Cans ve Mert'in de katılımıyla sürüyor.

Bütün radyocuları, gazetecileri, televizyoncuları ve tabii bütün dinleyicileri bu onurlu direnişe destek olmaya davet ediyorum.

Etki tepki meselesi
Merve Kavakçı militan mı? Militan. Provokatör mü? Provokatör. Dış örgütlerle temastaki bir ajan mı? Ajan.

Şimdi bu Merve Kavakçı üç özelliğini de birleştirip yepyeni bir çehreyle karşımızda. Türkiye'yi çıkılması zor bir kaosa itiyor. Yarattığı hukuk tartışması bakalım nereye kadar gidecek?

Bu yanlışı hep yapıyoruz. Tepki gösterdiğimiz konularda sanki çok "Zekice" bir çıkış yolu bulmuş gibi davranıyoruz. Örneğin Merve Kavakçı'yı alelacele vatandaşlıktan çıkarmak, bu formülü bulanlar tarafından çok beğenilmişti.

Ama bu zekice buluş bir başka zekice buluşla deliniverdi. Vatandaşlıktan çıkarılan Merve Kavakçı, evlilik yoluyla, üstelik yasal bir engele uğramadan vatandaşlığı kazanıverdi.

Şimdi zeki buluşlar peşinde olanlar "Evlilik yoluyla vatandaşlık hakkı kazanmaya üç yıl süre getirmeye" çalışıyor. Yine aynı şekilde yama kapatılmak isteniyor. Oysa herhalde 76 yıllık Cumhuriyet'in bir militanı elinin tersiyle silip atacak gücü vardır.

Bu arada merak ettiğim iki konu var: Birincisi Kavakçı'nın nikahtaki türbanı çok moderndi. Bildiğimiz "Bayrak tipi türbana" benzemiyordu. Bu başıyla Meclis'e gelse ne olacak? İkincisi yeni damat "hülle" mi yapıyor? Geline elini sürecek mi; yoksa "hülledeki" gibi gelini uzaktan mı seyredecek? Cevapları herkes merak ediyor.

Jet-Pa halkı kandırıyor da!
Dünkü gazeteleri okurken şaşırmadım desem yalan olur. Çünkü pek çok gazetede "Jet-Pa'nın hayali bir kampanya ile halkı kandırdığı" yazılıydı. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gecesi pek çok büyük kanalı aynı anda kiralayan ve yapacağı otomobil fabrikasını tanıtan Jet-Pa'nın sahibi Fadıl Akgündüz yerden yere vuruluyordu.

Fadıl Akgündüz'ün, parlak şovlarına rağmen tıpkı "Titan olayı gibi" bir süre sonra patlayacağı konusunda ciddi kuşkularım var.

Bu yüzden Cumhuriyet Bayramı gecesi atv hariç Türkiye'nin bütün büyük televizyon kanallarında Jet-Pa'nın töreninin canlı yayınlandığını görünce hayretler içinde aldım.

Fadıl Akgündüz bozuk bir ifadeyle yapacağı yatırımı anlatıyor, her sözü alkışlarla kesiliyor, yabancı konukları sahneye çağırarak hepsini Türk usulü öpüyordu.

Ertesi gün, aynı televizyonların gazeteleri yaylım ateşi açmışlar. Ortak dil aynı "Halk kandırılıyor."

Peki nasıl kandırılıyor? Bu tür yayınlarla. Yoksa halkın Jet-Pa'dan haberi olabilir mi?

Bir yandan Jet-Pa'nın şovunu üstelik Cumhuriyet Bayramı gecesi canlı yayınlayacaksınız, sonra da "halk kandırılıyor" diyeceksiniz.

Halk kanmasın da ne yapsın?

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır