|
Fransa ticari diplomaside çok başarılı
Paris, geçen hafta insan haklarından sabıkalı iki ülkenin liderlerini ağırladı. Ancak, Fransa'nın yanısıra Çin ve İran Devlet başkanlarının ilk gündemi ticaret yapmaktı
LEVENT GÜRSES
Champs Elysees Meydanı geçen haftasonu Çin ve Fransız bayraklarıyla doluydu. Çünkü Çin Devlet Başkanı Jiang Zemin ilk kez Fransa'daydı. Onun hemen ardından İran Lideri Muhammed Hatemi geldi. Ve Paris hafta içinde de bu kez İran bayraklarıyla donatıldı.
Bu iki ziyarette ilginçti ve bir anlamda Fransa'nın dış politikasını da sergiliyordu. ABD'nin insan hakları ihlallerinden dolayı sık sık eleştirdiği ve ticari ambargo uyguladığı bu ülkelerin liderleri Fransa'ya ilk kez geldi. Paris, Batı'nın izole etmeye çalıştığı ülkelerin liderlerine evsahipliği yaptı. Zemin, 5 gün kaldığı Fransa'dan Salı günü ayrıldı, Hatemi ise hemen arkasından Çarşamba günü 3 günlük bir ziyaret için geldi.
Aslında bu durumu, Washington Post'ta yazan Charles Trueheart, ülke tarihine damga vurmuş devlet adamı Charles de Gaulle'ün bir sözüyle açıklıyor: Fransa rejimleri tanımaz, devletleri tanır. Trueheart, Fransa'nın bu ülkelerle ilişkisini kuvvetlendirerek ne yapmak istediğini de şöyle açıklıyor: ticari ortak kazanmak, diplomatik arabuluculuk ve ABD'nin hipergücüne bir alternatif oluşturmak.
Ticaret daha önemli
Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın Zemin'e gösterdiği ilgi de bu anlayışın bir ürünü. Çünkü, Zemin çok büyük bir pazarı temsil ediyor. O da gerekeni yaptı, Zemin'i güneybatı Fransa'daki evine götürdü, başbaşa oturuldu. Chirac, Correze'deki özel evine ilk kez bir yabancı lideri misafir ediyordu. Zemin de bu ilgiyi karşılıksız bırakmadı.
Çin'in 1.8 milyar dolara 28 tane Airbus alacağını açıkladı. Ayrıca, Fransa'nın Pekin-Şanghay hattı için Çin'e satmak istediği hızlı tren TGV ile de ilgilendiğini açıkladı. İki lider birlikte Lyon'daki TGV istasyonunda basın toplantısı yaptılar.
Tabii, ABD'nin hassas olduğu insan hakları konusuna da değinildi. Correze'deki 3 saat süren başbaşa görüşmede, liderlerin Tibet'teki durumdan, Çin'deki 9 milyon Hristiyana kadar herşeyi konuştuğu açıklandı. Ancak, o kadar. Alışveriş, her ikisi için de daha önemliydi. Tabii, bu arada sokaklarda Tibet'te Çin'in varlığı aleyhine gösterileri duyan olmadı.
Fransız şirketlerine ödül
Hatemi ise, 1979'daki İslam Devrimi'nden sonra Fransa'yı ziyaret eden liderdi. Paris'teki İslami rejim muhalifi İranlılar'ın yoğun protesto gösterilerinin gölgelediği bu ziyarette ekonomik ağırlıklıydı. İran, çok ihtiyacı olduğu 1.5 milyar dolarlık kredinin peşindeydi. Buna karşılık Elf-Aquitaine, Total Fina gibi Fransız şirketleri petrol ve doğal gaz anlaşmalarıyla ödüllendirildi. Ayrıca, Fransız Alstom'un 200 milyon dolarlık lokomotif motoru ihalesini kazandığı da açıklandı.
Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nden Dominique Moisi ise, bu iki ziyareti şöyle yorumluyor:
"Bu ziyaretler, insan hakları endişelerine karşı reel politikanın zaferi gibi görünüyor. Ancak, işin aslı çok farklı. Fransa, Hatemi'yi kabul ederek geleceğe ilişkin ümidini, daha ılmılı, gerçekçi ve açık İran beklentisini ortaya koydu. Zemin'i kabul ederek ise, Çin'in görülebilir bir gelecekte değişmeyeceği ve değişemeyeceği gerçeğini kabullendi.
İngiltere'de özel sektöre tepki
Londra'da orlarca kişinin ölümüne neden olan tren kazasından sonra, demiryollarına işleten özel şirketlere tepki yağmaya başladı. Guardian gazetesi ise, Salı günü halkın demiryolu şirketlerini devletin işletmesini istediğini duyurdu. Gazete, bu amaçla bir kamuoyu yoklaması yapmış. "Demiryolu şirketi Railtrack'in yeniden kamunun eline geçmesine ne diyorsunuz?" diye sormuş. İnglizlerin yüzde 73'ü "evet" demiş, sadece yüzde 18'i ise "hayır." Demiryollarının yeniden devletleştirilmesini onaylayan Liberal Demokrat Partililer'in oranı ise yüzde 85'e çıkmış, İşçi Partililer ise yüzde 79'da.
|
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|